HDP'nin Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, 7 Haziran öncesinde daha sevimliydi!
Gülen bir yüz vardı hep...
Selahattin Demirtaş'ın da yüzünde tebessüm eksik olmuyordu hiç. "Barış, kardeşlik" sözleri ve Ahmet Hakan'ın refakatinde saz ziyafeti.
Yüksekdağ ve Demirtaş'ın o gülen yüzü, o sevimli hali, ne kadar Tayyip Erdoğan düşmanı varsa, hepsini "PKK sevicisi" yaptı. Öyle gizli saklı sevmediler PKK'yı, aleni her şeyi açık açık yazdılar, konuştular. Ahaliyi kendileri gibi PKK'yı sevmeye, HDP'ye oy vermeye davet ettiler.
O birliktelik, bildiğiniz gibi, HDP'ye yüzde 13 puan kazandırdı.
Ve fakat...
PKK sevicileri kadar cesaretten yoksun bir seçim propogandası yapan Selahattin Demirtaş, 7 Haziran öncesinde, Abdullah Öcalan'ın adını anmaktan özenle kaçındığı halde, yüzde 13'ün galibiyetini seçim gecesinde Abdullah Öcalan'a borçlu olduklarını söylemekten çekinmedi.
Dakika bir, gol bir yani!
"Abdullah Öcalan'a teşekkür" mahiyetinde selam sarkıtmalar...
13'ün sarhoşluğu ile, teşekkür mitinglerinde Abdullah Öcalan posterlerini sallamalar... kibir, riya ve en son Ankara patlaması ile birlikte devlete dil uzatmalar...
"Katil devlet" gibi...
7 Haziran seçimlerinde gülen yüzler 1 Kasım seçimlerinde çok gülmedi. Yüksekdağ ve Demirtaş'ın eskisi gibi sevimli olamadı. Öfkeye teslim oldular.. Tehdit ettiler, suçladılar, aşağıladılar, küçümsediler ve PKK'nın arkasına sığındılar..
Sözün özü...
Millet gerçek yüzlerini görsün diye, 7 Haziran seçimlerinden sonra ne gerekiyorsa yaptılar, yapıyorlar!
1 Kasım gecesi yaşanan hezimet...
Ve 7 Haziran gecesinde gülen iki yüz, bu sefer kararmış bir şekilde karşımızdaydı... Öfkelerine esir düşmüş iki yenilgiye doymayan pehlivan. Yine estiler, esiyorlar, gürlediler, gürlüyorlar. Yine tehtidler, yine gözdağı vermeler... Yine silah... yine terör yine yine yine...
Yine gülüyorlar...
Ama bu gülüşleri sahte...
Zora ki gülüş..
Figen Yüksekdağ, kusura bakmasın ama, ben dünkü yüzünü hiç sevimli bulmadım! Gülen yüzü kararmıştı çünkü...