Muhalif medyada günlerdir yangınla ilgili dezenformasyon yapılıyor. Devlet var gücüyle yangınları söndürmeye çalışırken, özellikle Halk TV ekranında boy gösterenler, “Uçak yok, Kızılay nerede, asker nerede?” diyerek var olanı yok saydılar.
“Ormanları Erdoğan yakıyor” diyenler bile oldu.
“Otel yapmak için ormanları yakıyorlar” diyenler de oldu.
Tepelerinde uçaklar uçuşurken, Engin Altay gibi, “Uçak varsa namerdim” diyebilecek kadar şirazeden çıkanlar oldu. Antalya’da “yok” dedikleri uçakları ekranlara yansıtan Ülke TV ekibine bile saldıracak kadar kendilerinden geçtiler. CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek ve yanındaki hanzo, kadın gazetecinin üzerine yürümekten imtina etmedi.
Uçaklar vızır vızır.
Helikopterler yine öyle.
Halk bunu görmesin diye.
CHP milletvekili Rafet Zeybek ve yanındaki angut zorbalık yapıyor.
Ne utanç verici bir durum bu.
Akıl alır gibi değil.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da akıl sır erdiremiyor bu zorbalığa. Tepkisini sosyal medya hesabında şu sözlerle paylaşıyor:
“Milletin vekilliğini yapması gereken kişi, nasıl olur da bu zor günlerde kamuoyunu bilgilendirmek dezenformasyonla mücadele etmek için sahada çalışan basın mensuplarına böyle davranır? Hem de bir kadına;aklım almıyor! Haklı mücadelenizde yanınızdayız.”
Biz de öyle…
Zorbalık bununla sınırlı olsa iyi.
Kızılay çadırına da saldırdılar.
Halk TV’ye geleceğim. Ama önce CHP’nin zorbalıklarını tamamlayalım. Salim Şen adlı provakatör Halk TV’de “Kızılay nerede” diye bağırıyordu hatırladınız mı?
İşte Kızılay…
İşte Afad…
Milas’ta karargah kurmuş…
CHP’li Milas Belediye çalışanları olduğu iddia edilen eli sopalı zorbalar, önceki gece Kızılay çadırlarını yakıp yıkmaya çalıştı. “Biz devleti tanımayız, siz kimsiniz? Yangını AKP çıkarttı” diyerek tek gayesi yangınları söndürmek olan çalışanlara saldırdılar.
Yalanları havada uçuşan uçaklara, helikopterlere eşlik etti.
İnanılır gibi değil, “Tayyip Erdoğan düşmanlığı” ruhlarına öyle işlemiş ki, tepesindeki uçakları, helikopterleri göremeyecek kadar kör olmuşlar. Bir kadın çığlık çığlığa bağırıyor, Erdoğan’a öfke kusuyor… Neymiş devlet yokmuş, uçak yokmuş, helikopter yokmuş. Ama o bağırırken, uçaklar, helikopterler vızır vızır…
Bir tarafta zerre miskal insanlıktan nasibini alamayan tipler, öteki tarafta bir gıdım orman yangını önlemek için canını ortaya koyanlar.
Gizli bir kahraman.
Yangının tam göbeğinde…
Amiri mi, her kimse telsizle konuşuyor:
- Çık oradan yangın büyüyor.
- Çıkmam burada 80 milyonun hakkı var.
- Çık gardaşım çık helikopter geliyor.
- O helikopteri görmeden buradan çıkmam.
- Etme…
- 80 milyonun hakkını burada bırakamam.
Görüyorsunuz değil mi?
Helikopter gelmeden yangının tam göbeğinde olan bu kahramanımız, 80 milyonun hakkı var diyerek kılını kıpırdatmıyor. Ne olurdu bu kahramanımız gibi, herkes elini taşın altına koysaydı.
Siyasetiniz batsın!
Erdoğan’a düşmansınız diye…
Türkiye’ye düşmanlık etmeseydiniz ne olurdu!
Halk TV’ye geleceğim, merak etmeyin konuşacağız. Ama önce şu yalanları bitirelim. İlk günden beri THK uçakları üzerinden kıyameti kopardılar. AK Parti iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhuriyet’ten, Atatürk’ten intikam almakla suçladılar.
Erdoğan başta olmak üzere, neredeyse bütün kabine üyeleri o uçakların kullanılamaz olduğunu, hurda olduğunu söyledi ama Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere muhalif cenah, Halk TV’deki konuşmalar…
CHP lideri ilk gün ne demiştİ, THK uçakları ile ilgili..
Kıyameti koparıyordu.
Gitti gözleriyle gördü.
11 belediye başkanıyla birlikte THK’yı ziyaret etti.
Gazeteci sordu Kılıçdaroğlu’na “Uçak var mı?” diye…
Bakın ne cevap veriyor:
- Hayır yok!
Peki Özgür Özel ne diyor bu konuda?
Kemal Bey’in aksine “Uçak var, kullanmıyorlar” diyor hâlâ!
Hangisi yalan konuşuyor sizce?
Kılıçdaroğlu mu?
Özgür Özel mi?
Yalanlar bitmiyor.
Eski bir gazeteci…
Sesli bir mesaj almış ama, bu mesajı paylaşmak istemiyormuş. Kafasına takılan en hassas bölümleri yazmak istemiş.
E hadi biz de okuyalım bari…
”Halk Aksaz askeri üssündeki komutanlara ulaşmış, yardım istemiş. Zira bu askerler eğitimli ve sık sık yangına müdahale eğitimi yapıyorlar. Aldıkları cevap çok basit. Cumhurbaşkanı’ndan izin çıkmıyor. Halkın askerlerle iç içe çalışmasını istemiyor.”
Bakın aynı palavrayı dünkü videosunda Can Ataklı da ortaya attı. Bu ifadeler bir başka soytarı tarafından Halk TV’de de dile getirildi. Milli Savunma Bakanı değil, Genelkurmay Başkanı değil, Cumhurbaşkanı doğrudan askeri arıyormuş, halkın “çağrısına sakın ha” diyormuş!
Bir yalan silsilesi…
Dahası da var ama bu kadar yeter.
Yazı uzadı çünkü.
Halk TV var daha…
Aşağıdaki yazıda… Halk TV ile bitirelim.
Ülke TV muhabirine CHP’li Rafet Zeybek’in yaptığı zorbalığa nasıl karşı çıktıysam… Halk TV’nin canlı yayınına yapılan baskını da tasvip etmediğimi söyleyeyim önce.
Halk TV söz konusu olunca…
Kıyameti koparanlar…
Ülke TV’ye…
Ya da ahaber’e yapılınca sessizliğe bürünenler…
Ayşenur Arslan’ın yalanları, iftiraları saymakla bitmez.
“Gülnaz Şırınga” ve Özlem Gürses…
Bir de İrfan Değirmenci diye bir müptezel var..
Halk ekran başında bunları izlerken…
Ya saçını başını yoluyor, ya da tırnaklarını yiyor.
Geçelim, o geceye gidelim.
İsmail Saymaz meydanı boş bulmuş sallıyor.
Salim Şen denilen provokatör açık alandaki canlı yayında eski yalanlarına yenilerini katıyor.
Oradaki kişiler “Sizinle adam gibi konuşmak istiyoruz” canlı yayına dalıyor. Gökmen Karadağ canlı yayında konuşmak yerine reklama gitmeyi tercih ediyor. Arada ne oldu bilmiyoruz, bazı görüntülerde karşılıklı tartışma var. Bir ara İsmail’in kaçtığını görüyoruz. Gökmen’in de sağduyulu hareketlerini…
Bir televizyon kuruluşuna yapılanlar elbette kabul edilebilir değil. Ancak, o kadar yalan, o kadar iftira… aynı merkezden üretilen binlerce dezenformasyon… Canımızın, ciğerimizin yandığı bir dönemde.. halkın da bir sabrı var da…
“Sadece konuşmak, adam gibi konuşmak.”
Şiddete başvurmadan ama…
Küfür ve hakaret etmeden ama…
Buna izin verilse..
Keşke verilseydi…
O tatsız görüntüleri izlememiş olurduk.
Geçmiş olsun Halk TV.
İsmail Saymaz, Gökmen Karadağ geçmiş olsun.
Özeti şu:
Halk TV bazı moderatörlerinin üfürdüğü yalanların kurbanı oldu burada.