TSK’yı yargı 'temizliyor', yargıyı kim ‘temizleyecek’?

TSK’yı yargı 'temizliyor', yargıyı kim ‘temizleyecek’?

Biliyorum, generallerin Türkiye’ye verdikleri zararlar, darbe hevesleri, topluma yıllarca tepeden bakan tutumları ciddi bir öfke oluşturdu.

Balyoz kararları ile öfkesini söndürmeye çalışanlar bir hayli kalabalık.

Birçok kişi generallerin geçmişte yaptıklarından dolayı verilen cezaların güttüğü hesabı ve Türkiye’nin birliğine vereceği tahribatı görmezden geliyor.

Fakat kendi adıma söyleyeyim, öfkemi başkalarının hesaplarına sermaye yapma niyetinde değilim.

Türkiye’de bazı odaklar toplumun öfkesini ve sevincini kendi hesaplarına sermaye yapmaktan imtina etmediler. Şimdi de aynı yöntemi yargının kullandığını düşünüyorum.

Türkiye’de yargı eliyle ‘bir şey’ yapılıyor.

Bunu Balyoz Davası’ndaki onlarca ihmale, delillerdeki tarih uyuşmazlığına, dikkate alınmayan raporlara bakarak söylemiyorum.

Yargının son 3 yıldır yapmaya çalıştıklarını bir araya getirince çıkan resme bakarak söylüyorum.

İşte bu nedenle bugün Balyoz sanıklarına olan öfkemi bir tarafa bırakıp, onlara verilen cezalar üzerinden ‘Demokrasi şöleni’ gösterisine katılanları yalnız bırakacağım.

Lafı dolandırmadan sorayım: Balyozcu generallerin yaptıkları ‘darbeye eksik teşebbüs’ ise, yargının 7 Şubat’ta MİT müsteşarı üzerinden hükumete yapmaya çalıştığı ne?

Başbakan Erdoğan’a göre “yargı bu hamlesi ile yasaları bir tarafa bırakıp devletin tekerine çomak sokmaya kalkıştı.” Peki niçin?

Yargının son dönemdeki reflekslerine, verdiği kararlardaki pervasızlığa, hak-hukuk gözetmeyişine bakınca, geçmişte generallerin yaptıklarının benzerini görüyoruz.

Eskiden generaller hak hukuk tanımaz, bildiğini okurdu, şimdi ise yargı bunu yapıyor.

Hesap vermez, kural tanımaz pozisyonda olan artık TSK değil, ne yazık ki yargı.

Yargı öyle işler yapıyor ki herkesin nutku tutuluyor.

Onlarca insan yıllardır içeride yatıyor. Üstelik niçin yattıklarını kimse bilmiyor.

Mesela siz Türkiye’de -eğer gerçekse- ‘kadın pazarladığı’ veyahut ‘hovardalık’ yaptığı için aylardır hapis yatan Cübbeli Ahmet’ten başka kimse biliyor musunuz.

Bir ülkenin yargısının eski genelkurmay başkanına ‘terör örgütü lideri’ demesindeki rahatlığı, hesapsızlığı neye yoracağız? Bunun ülkeye verdiği tahribatı görmemeleri mümkün mü?

Yargının bu tür adımlarda hiçbir hassasiyet gözetmeyişi neyle açıklanabilir?

‘Temizlik yapıyoruz’ diyerek açtığı yeni yaralar, toplumsal barışa vurduğu ağır darbeler, suçluları düşürdüğü mağdur pozisyonlar.. Hepsi yargının bir "çaba" içerisinde olduğunu göstergeleri değilse nedir ki?

Hal böyleyken, yargıyı “7 Şubat’ta MİT üzerinden hükumete karşı darbe yapmaya kalkıştı” diyerek tefe koyanların Balyoz kararlarından ‘demokrasi şöleni’ çıkarmaları anlaşılır bir şey degil.

Dikkat edin, Balyoz davasında görev üstlenen gazeteciler ile MİT davasında pozisyon alan gazeteciler aynı. Bu bir tesadüf mü?

Balyoz kararlarına en çok sevinenlerle, MİT soruşturmasında yargıya açık destek veren gazetecilerin aynı olması sizi de rahatsız etmiyor mu?

Bu ittifakın MİT’te yapmak istediği niçin kötü de, TSK’da yaptığı niçin iyi?

MİT davasında bu ittifaka dikkat çekenler, mesele TSK olunca bu hassasiyeti niçin yitiriyor?

Hürriyet yazarı Şükrü Küçükşahin’in 13 Ağustos tarihli yazısında Ankara kulislerinde konuşulanlarla ilgili şunları yazıyordu:

“Özellikle Hakan Fidan sonrası MİT ilk kez yürütme üzerinde çok ciddi etkide bulunan, yönlendiren, bilgi veren kurum oldu. Cumhurbaşkanı ile başbakanın güven ve desteğini kazanma nedeni bu.”(…) Çünkü o MİT,  ABD, İsrail, Suriye, İran ve Irak istihbaratları ile öyle ilişki kurmuştu ki PKK’ya bu sayede önemli darbeler indirdi.(…) Herşey çok iyi giderken araya bir güç girdi ve MİT hem kaynakları deşifre edilen hem de yöneticileri yargı sorgusuna alınan bir örgüte dönüştürüldü. (…) Şimdi bunu kimlerin yaptığı araştırılıyor.”

Peki yargı bu töhmetten nasıl kurtulacak? Böyle bir suçlamanın muhatabı iken verdigi kararların ülke menfine olduğuna nasıl hükmedeceğiz? 

Bütün bu sorular cevap bulmadan, emekli generallerin yanında yüzlerce muvazzaf rütbeliye de ceza verilerek yapılmak istenenin ne olduğunu nasıl anlayacağız?

Balyoz kararları dahil, yargının son dönem aldığı kararlardan hükümet mutsuz. Ama MİT operasyonuna destek veren gazeteciler ‘çak’ gösterileri içinde. Bunun altında bir bit yeniği aramayacak mıyız?

Diyeceğim o dur ki yargı kararlarının üzerinde Türkiye'nin lehine olmayan problemli bir hava var. 

TSK’nın yıllardır hukuk tanımaz, tepeden bakan,  kibirli tutumunu ne yazı ki şimdilerde yargıda yerleşti.

Daha önce TSK toplumun bir kesimini ötekileştiriyordu, şimdi yargı  toplumumun bir kesimini ötekileştiriyor.

‘Eski’ ile ‘yeni' derin ‘yapı’nın çok ortak yönü var.

En çok dikkat çeken ortak yön de varlıklarını İran aleyhtarlığı üzerinden sürdürme cabalarının aynı olması. 
Gerekçeleri farklı olsa da motivasyon kaynakları aynı. 

Bugün yargılanan generallerin de, bu generalleri yargılayanların da İran aleyhtarı olmasi sizin de dikkatinizi çekmiyor mu?
Bu kadar tesadüf Uganda'da bile olmuyor. twitter.com/acikcenk

 Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın