Türkiye'ye karşı yapılan her türlü düşmanlığa karşı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karamsar bulmadım Güney Afrika gezisinde. ABD'nin Brunson tezgahının farkında, "yaptırım" falan... geri atma niyetinde değil Cumhurbaşkanı.
Bazı arkadaşlar, Erdoğan'ın bu tutumu karşısında üzülüyor, kahroluyor. Trump rica etmiş, Erdoğan bu ricayı elinin tersiyle geri çevirmiş... sonra da vaziyet bu noktaya gelmiş. Buna ne gerek varmış!
Tayyip Erdoğan'a daha önce sempatiyle bakan Trump, ricası yerine getirilmedi diye hem çok kızmış, hem de üzülmüş...
Vah vah vah...
Trump'u, Pence'yi... hepsini
anladık da...
Bizimkilere ne oluyor acaba?
Türkiye'nin hesap hatası yaptığını söyleyen
arkadaşlar, Türkiye'yi ABD'nin bir
eyaleti sanıyor
galiba. Trump tak
diyecek Erdoğan şak yapacak öyle
mi?
Trump bile Erdoğan'ın kim olduğunu, nasıl bir karektere sahip olduğunu, Allah'tan başka hiç kimsenin önünde eğilmediğini, eğilmeyeceğini gördü ama... bizimkiler inatla Erdoğan'ın diz çökmesini, ABD'nin "yaptırım"larına karşı boyun eğmesini istiyor, umuyor, bekliyor.
Erdoğan'ın Trump'ın karşısında el pençe durmasını isteme gerekçeleri ise, ekonomideki gidişat!
Kendi köle ya, istiyor
ki Erdoğan da öyle
olsun!
Allah gurur ihsân etsin, ben ne diyeyim
başka...
NEREDE BU MUHALEFET, NEREDE BU CHP?
Gürsel Tekin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için erkenden yola çıktı ve aday olduğunu açıkladı.
CHP'deki "imza savaşı"yla oralı değil Gürsel Tekin. İstanbul yolculuğuna iki yıl önce başladığını belirterek, iyi bir ekiple çalışmaya başladığını söyledi dünkü görüşmemizde.
CHP'deki gidişattan da pek memnun değil gibi:
"Bir aydan fazla oldu seçim yapılalı. Türkiye'nin muhalefeti nerede, neyle meşgul? Ekonomideki gidişat ortada, muhalefet ne yapıyor, nasıl bir politika üretiyor? Bizim gündemimiz farklı olmalıydı."
Tuncay Özkan'la Muharrem İnce'nin "kaba saba" kavgasına getirdim sözü. O konuya çok girmek istemedi, tartışmanın medya üzerinden sürmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi:
"Şık değil... Biz bir aileyiz. Aile içi kavgayı, tartışmayı buraya taşımamalıydık."
Peki Gürsel
Tekin kimden yana?
Muharrem İnce'yi mi, yoksa Kemal
Kılıçdaroğlu'nu mu destekliyor?
"Hiç kimseyi" diyor... uzaktan
izlediğini söylüyor ve İstanbul'a baş
koyduğunu dile getiriyor... Hem de
CHP'nin adayı olarak...
Peki hangi CHP?
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si
mi,
yoksa İnce'nin CHP'si
mi?
KILIÇDAROĞLU'NA AZİZ YILDIRIM TARİFESİ
CHP'de işler fena halde karışık. Kemal Kılıçdaroğlu direniyor, Muharrem İnce bu direnci kırmaya çalışıyor. Bütün hesaplar, toplanan veya toplanamayan imzalar üzerinde yapılıyor.
Bugün dananın kuyruğu kopacak.
24 Haziran'ın üzerinden bir aydan fazla geçti, CHP hâlâ kendi gündemiyle meşgul. Beyhude bir imza tartışması üzerinde politika üretiyorlar. Bir taraf imza sayısında gerekli çoğunluğa ulaşılamadığını söylüyor, bir taraf ise bugün 630 yakın delegenin imzası ile, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kapısını çalmaya hazırlanıyor.
Peki muhalifler, yani Muharrem İnce'de karar kılanlar yeterli imzaya ulaştıklarını söylemelerine rağmen, neden gerekeni yapmıyor? Niçin toplanan imzalar genel merkeze teslim edilmiyor?
Muharrem İnce'nin safında yer alan eski bir milletvekili, bu gecikmenin nedenini "750 imzaya ulaşmak istiyoruz" diye açıklıyor:
- 750 imza ile kurultay kararı aldırdığımızda, Kemal Kılıçdaroğlu büyük bir hezimete uğrayacak. Biz dirensin istemedik, ahalinin sesine kulak versin istedik. Ama Kemal Bey, çekilmek yerine koltuğuna yapışmayı tercih etti. O yüzden kendisini Aziz Yıldırım gibi uğurlamayı plânlıyoruz.
İddialı bir hazırlık.
Peki
ya Kılıçdaroğlu taraftarlarının
söylediği gibi, muhalifler kurultay için yeterli imzayı
toplayamazsa... Kemal
Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, bir oy bile
eksik olsa, kımıldama niyetinde değil.
Ve fakat...
CHP'de macun tüpten çıktı bir kere.
Delegeler darmadağın... İl il saymaya kalkarsam liste uzar, o
yüzden illerdeki delegeler arasında ciddi
bir parçalanma olduğu gün gibi
ortada. Yani demem o ki, muhalifler imza
çoğunluğuna ulaşamazsa bile, Kemal
Kılıçdaroğlu'nun daha fazla direnme şansı yok.
Dedim ya...
Dananın kuyruğu bugün kopuyor...