Sözcü'nün tepe ismi Metin Yılmaz benim
arkadaşımdır. İyi gazetecidir, Rahmi Turan ekolünün devamıdır.
Behiç Kılıç'ın önünü açtığı, yol verdiği her daim destek olduğu
temiz karekterli bir gazetecidir.
Metin için, "sayfa ustası"da diyebiliriz!
İki, bilemediniz üç dakikada, gazetenin birinci sayfasını hazırlar,
devamını yıllardır birlikte çalıştığı arkadaşlarından bekler ve
sonuca gider. Rahmi Turan'ın yaptığını yapıyor bir başka
deyişle!
Sabah, Günaydın, Meydan, Gözcü ve Bugün gazeteleri nasıl büyüdüyse,
Sözcü'de öyle büyüdü büyüyor!
Anahtar kelime "halk gazeteciliği!"
***
Metin'in Sözcü'sü de, "halk gazeteciliği" yaparak yüksek tirajlara
ulaştı!
Rahmi Turan'la çalıştığım için biliyorum!
"Halk gazeteciliği"nden küçücük bir sapma, her şeyi altüst etmeye
yetiyor!
"Yalan haber" sözünü ettiğim "halk gazeteciliği"nin en
büyük düşmanıdır.
Seni zirveye çıkaran halk, aldatıldığını hissettiği an, seni
yerlerde süründürebiliyor!
***
Sözcü'de sapma var mı peki?
Var!
"Kara paracı Evcil" haberi Sözcü'nün bugüne kadar
yaptıklarının üzerini örten kapkara bir
haber.
Üstelik manşet!
MNG'nin CEO'su Abiş Hopikoğlu'nu Erol Evcil yaptı
Sözcü!
Niye biliyor musunuz?
AK Parti'ye muhalefet etmek için!
WOW Otel'de verilen iftarda, İbrahim Tatlıses'in elini sıkan Abiş
Hopikoğlu'nu, sırf muhalefet olsun diye, cezaevindeki Erol Evcil
diye, kendisine inananlara gazetenin tepesinde yutturdular.
İnternet Medyası'nın bu kepazeliği gündeme getirmesi üzerine
Sözcü bir özür metni yayımladı!
Nerede?
Gazetenin iç sayfalarında!
"Kara paracı Erol Evcil" rezaleti nerede yayımlanmıştı?
Manşette!
Öyle mi olmalıydı?
"Halk gazetesi" iddiasındaki sözcü, MNG'de büyük işler yapan
Hopikoğlu'ndan niçin o haberin yayımlandığı yerde, aynı büyüklükte
ve iri puntolarla yayımlamıyor? Gazetecilik, "kara para" ile Erol
Evcil'le toplu iğnenin ucu kadar ilgisi olmayan birini "haber
terörü" ile tarayıp, sonra da sağlık ocağına atıp tedavi etmek
midir? 5 yıldızlı hastane dururken, niçin mahalle arasında kıytırık
bir sağlık ocağı?
Abiş Hopikoğlu'nun itibarını manşetten ayaklar altına
alacaksınız, bir gün sonra da "özür dileme" adı altında, vaziyeti
kurtaran bir metin yayımlayacaksınız?
Bu mudur gazetecilik?
***
Benimki de soru yani!
Hürriyet aynı şeyi İstanbul Üniversitesi Marmara İletişim Fakültesi
Dekanı Yusuf Devran'a yapmadı mı?
Devran'a manşetten vurdular, açıklamasını içeride bir köşeye
attılar.
İşte tam bu noktada, "İyi ki İnternet Medyası
var!" demekten kendini alamıyor insan. "Cevap hakkı" söz
konusu olunca, mağdur edilenler, İnternet Medyası'nın kıymetini
daha iyi anlıyor. Yusuf Devran olsun, Abiş Hopikoğlu olsun, hatta
Türkiye'de en çok "haber terörü"ne maruz bırakılan ve "cevap
hakkı"na saygı gösterilmeyen Halis Toprak...
Gazeteciler.com bu konularda gerçekten müthiş bir yayın
yapıyor!
Eyüp Can'la ilgili bizi yanıltıcı bir haberin yalan olduğunu,
mağdur ettiğimiz kişi haykırdığında, geri adım atmanın tek yolu
vardı bizim için.
O haberi yayından çıkarmak ve Eyüp Can'dan özür
dilemek!
Öyle yaptık!
Hiç gocunmadan, iri puntolarla manşetten özür dilemeyi
bildik!
***
İçimizde "asalaklar" olsa da, "gazeteci kılıklı" şahsiyet yoksunu
kimi "tetikçiler" İnternet Medyası'nı lekeleyen yayınlar yapsa da,
bugün ve gelecek bizimdir. Yarınlarda İnternet
Medyası hüküm sürecek! İPAD gençliği söz sahibi olacak!
Yeter ki biz büyüdükçe Sözcü ve benzerlerinin düştüğü hataya
düşmeyelim. Yeter ki, şımarmayalım, yeter ki cevap hakkına saygılı
olalım!
Bunu yapmazsak, çöküşümüz kaçınılmaz olur!
İnternet Medyası'nda namusuyla gazetecilik yapan arkadaşlarıma
buradan sesleniyorum:
Gelin bir olalım, gelin hep birlikte İnternet Medyası
olalım!