Sırrı Süreyya Önder olmak bu kadar mı zor?..

Sırrı Süreyya Önder olmak bu kadar mı zor?..

Bebekler parlak bir nesne gördüklerinde nasıl sevinip el çırparlar, keyiften ağızları kulaklarına varırsa; ben de aynen öylesine zevkle izliyordum Sırrı Süreyya Önder'i...
Meclis kürsüsünde öyle alışıldığın dışında ama özlemi duyulan bir konuşma yapıyordu ki, dinlerken Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi eski başkanlarından Carl Albert'i hatırladım.
Neden mi?..
Sırrı Süreyya Önder konuşmasının bir yerinde mealen şöyle dedi de ondan:

"Halkımıza 'eğer İdris Naim Şahin içişleri Bakanı olabiliyorsa biz de her şeyi olabiliriz' umudunu verdiği için İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin'e minnettarım".


Carl Albert'le ilgisi ne mi?..
O halde buyurun okuyun lütfen: 

Carl Albert yetmişli yıllarda ABD Temsilciler Meclisi Başkanı idi ve bizim şimdiki Meclis Başkanımızdan en az 30 santim daha kısa boyluydu: 1.35…
Ama karakteri, kimliği, ruhunun yüceliği kendisini dev gibi gösteriyordu…
Bir kasabanın seçim meydanında çıktığı kürsüde, ayaklarının altında yükseltici vardı.
Konuşmasına, “sizden önce uğradığım kasabada konuşmam bittikten sonra küçük bir çocuk yanıma yaklaştı; ‘efendim bugün bana verdiğiniz ilham için çok teşekkür ederim’ dedi” diyerek başladı…
Bütün meyan merak kesilmişti.
Albert devam etti:
“Gülümseyerek çocuğa baktım, ayaklarımın ucunda yükselip saçlarını okşadım”.
Meydanda bulunanlar hatibin çok kısa boylu olduğunu bildikleri için aynı anda gülüştüler. Albert konuşmasını sürdürdü:
“Kendisine ilham veren sözlerimin hangileri olduğunu sordum. Çocuk, ‘bana sözleriniz değil karides büyüklüğündeki boyunuz ilham verdi’ deyince şaşırdım, gülümsememi zoraki de olsa devam ettirmeye çalıştım. ‘Yani?’ gibilerden gözlerinin içine baktım. Çocuk, “siz bu karides boyunuzla Temsilciler Meclisi başkanı olduğunuza göre ben büyüyünce cumhurbaşkanı bile olabilirim’ diyerek bitirdi cümlesini.”
Konuşmasını bitirdiğinde Mr. Albert meydandakilerden daha çok gülüyordu.
Çünkü kibir denilen şeyin nasıl aşağılık bir duygu olduğunu; mütevazılığın ise sahibini ne kadar yücelttiğini çok iyi biliyordu…

İşte ilgi burada...
Carl Albert'in kendine olan güveni nasıl zirve yapmışsa, Sırrı'nın mecliste yaptığı konuşmada kullandığı dil, ironi zekâsı da aynen öyle zirve yapmıştı...
Hatta Bakan için şiir bile yazmıştı Sırrı...
Bakın nasıl bir şiir:

'Kurbanam kalın kaşına, taç yakışan başına/ Bir gün görmesem ey İdris Naim, yanarım ataşına'

Ey dostlar!..
Parlamentoda Sırrı Süreyya Önder tarzı milletvekillerinin sayısı arttıkça, demokrasimizin kalitesi de yükselecektir...

[email protected]