Sezai Karakoç’un tavrından pay kapmaya çalışanlar.

Sezai Karakoç’un tavrından pay kapmaya çalışanlar.

Biliyorsunuz büyük düşünce adamı Sezai Karakoç Cumhurbaşkanlığı Büyük Edebiyat Ödülüne layık görüldü. Herkesin tahmin ettiği gibi, Sezai Karakoç  bu ödülü almak için Çankaya Köşkü’ne gitmedi.

Zaten ödül törenine gitmesi değil, gitmemesi haber değeri taşırdı.

Ben bu konudaki merakımı daha ödül töreni sırasında Twitter aracılığıyla giderdim.

Bu, AK Parti iktidarı döneminde bildiğim kadarı ile Sezai Karakoç’a verilen 2. Ödül. İlki, Kültür Bakanlığı’nın verdiği 2006 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüydü.

Sezai Karakoç 2006 yılındaki ödülü almaya gitmemekle kalmamış, ödülün kendisini de dolaylı da olsa almayı reddetmişti.

Amacım bu ödül sürecinde olup biteni anlatmak değil.

Bu ödül meselesiyle beraber gün yüzüne çıkan ilginç bir tablo var. Onu dikkatinizi sunmak niyetindeyim.

Sezai Karakoç üzerinden kendilerine bir değer katma çabasında olanlar var. Dikkatinizi çekiyor mu?

Sanırım siz de benim gibi şu cümleyi son günlerde çok sık duyar oldunuz: “Benim kişiliğimin, düşünce dünyamın, duruşumun oluşmasında Sezai Karakoç’un büyük etkisi var”

Bazı siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler Sezai beyin ödüle tenezzül etmeyen karakterinden kendilerine de bir kırıntı aktarma çabası içerisine girdiler.

Üstelik bunu öyle sıradan bir biçimde söylüyorlar ki, onların yerine siz utanıyorsunuz.

Sanıyorlar ki insanlar hiçbir şeyin farkında değil. Yapıp ettikleri, düşünce dünyalarındaki kıvrak danslar görülmüyor, bilinmiyor.

İktidar karşısında her türlü kişiliksiz tutuma bürünen, elde ettiklerini kaybetmemek için atılmadık takla bırakmayan, cumhurbaşkanı ile göz göze gelmek için hiçbir daveti kaçırmayan, başbakanın uçağına davet edilmek için her türlü şekle giren, ‘yükselen sosyete’ye kabul edilmek için yapmadık şaklabanlık bırakmayanlar nasıl oluyor da kişiliklerinin oluşumunu Sezai beye borçlu oluyorlar?

Siz bir şey anlıyor musunuz bu işten?

Bu pay çıkarma yarışında benim en çok dikkatimi çeken Fehmi Koru oldu.

Şimdi siz söyleyin Allah aşkına, Fehmi Koru’nun kişiliğinde Sezai Karakoç’tan zerre kadar bir yansıma görebiliyor musunuz? Fehmi Koru nerede duruyor, Sezai Karakoç nerede? Fehmi Koru hangi sağlam kişilik özelliğini Sezai Karakoç’tan almış olabilir?

Kendisine verilen hangi imkana, hangi ranta, hangi ‘kıyağa', hangi iltimasa 'duruşuma halel getirebilir' düşüncesiyle hayır demiş? Açıklasın da biz de bilelim.

Sezai Karakoç maddi olarak bunlardan kat be kat geride olduğunda bile, 2006 yılında verilen para ödülüne tenezzül etmemişti.

Bugün ‘Sezai Karakoç’tan etkilendim, ders aldım’ diyenlerden hangisi kendisine sunulan hangi rantı geri çevirmiş?

Bu rahatsız edici tutum elbette sadece Fehmi Koru’da yok.

Dindar, muhafazakar, İslamcı yazar, çizer, aydın ve düşünürlerden kaç tanesi göğsümüzü kabartacak bir tutum içerisinde ki?

Kim AK Parti iktidarı içerisinde eriyip yok olmadı? Kim üç kuruşluk rant veyahut üç kuruşluk makam için fikirlerini bir tarafa bırakıp iktidara, cemaate, ‘güç’e ram olmadı?

Nerede bu insanlar, nerede Sezai Karakoç’tan esinlenen düşünce adamları?

Nerede siyasetten bağımsız hayatını  sürdüren İslamcı aydınlar, yazarlar, gazeteciler?

Niçin biz düşünceyi küçük siyasi çıkarlardan bağımsız olarak sürdürecek bir kişiliği ortaya koyamıyoruz?

Niçin en küçük rant karşısında yıllarca peşinden koştuğumuz ‘ideallerimizi’ terk ediyoruz? Nedir bizim asıl derdimiz?

Kim ne derse desin İslamcı aydın, yazar, düşünürlere en büyük darbeler yine dindar iktidarlar döneminde gelmiştir. Çünkü ranta en yakın dönem o dönemlerdir.

İslamcı aydınlar ilk olarak Necmettin Erbakan döneminde oyuncak olmuş, iktidar potasında eriyip gitmişlerdi. Çünkü muhafazakar siyaset İslamcı düşünce adamlarına ancak kendilerine onay verdiklerinde, desteklediklerinde değer vermiş, aksi durumda ise dışlamış, yok saymıştır.

Şimdi ikinci yok oluş AK Parti iktidarı döneminde yaşanıyor. Yıllarca savundukları dünya görüşüne uygun sağlam tek bir veri olmamasına rağmen İslamcı aydınlar iktidarın cazibesi karşısında kişiliksiz, karaktersiz, bayağı bir duruma düşmekten kendilerini koruyamadılar, koruyamıyorlar.

İktidara rağmen varlıklarını sürdüremiyorlar. Güç karşısında eğilip bükülüyorlar. Kendilerine sunulan koltuklara, imkanlara tenezzül etmeyen bir tutum almayı göze alamıyorlar.

Fikirleriyle, sözleriyle, düşünceleriyle değil, elde ettikleri makamlarla itibar görmek peşineler.

Çünkü İslamcı aydınlar, düşünürler küçük gündelik siyasetten bağımsız durmayı, yazmayı, fikir üretmeyi başaramıyorlar. Kişiliği düşünceye değil, ranta dayandırıyorlar.

Şimdi tüm bu süreçte kaybettikleri itibarı ise Sezai Karakoç’un herkesi hayran bırakan duruşundan kendilerine pay çıkararak kazanmaya çalışıyorlar.

Sezai bey ile bir konuşmamızda şöyle demişti: "Bütün varlığımı muhafazakar siyasetçiler karşısında dik durarak, onlardan bir talepte bulunmayarak sürdürebildim. Bugüne kadar onlara boyun eğmedim."

Kişiliklerinin, dünya görüşlerinin oluşmasında Sezai Karakoç’un etkisinin olduğunu söyleyenler ise tam tersi bir tutumla yaşıyorlar. Hani Sezai Karakoç sizi etkilemişti? 



www.twitter.com/acikcenk