Bir afra, bir tafra ki sormayın! Küçük dağları o yaratmış sanki...
Kılımız kımıldadığında, ortalığı yıkıyor mübarek:
-Vayyyy bunu bana nasıl yaparlar!
Bizim bir şey yaptığımız falan yok birader, işimizi yapıyoruz
sadece... Ama sen işini yapmıyorsun! İşini yapanlara da "ince
mesaj"larla tehdit salıyorsun.
Ne ayıp?
Bak birader, sen dost, arkadaş filan aramıyorsun...
"Köle" arıyorsun sen!
O ben değilim...
İnternethaber Yayın Grubu'nda çalışan hiç kimsede senin aradığın
özellikler yok...
Biz gazeteciyiz!
Gerçek gazeteciler...
Sen değilsin!
Toysun daha... Yetişeceksin, serpileceksin, büyüyeceksin ve en son
olabilirsen gazeteci olacaksın. O sınıfa terfi ettiğinde, anyayı
konyayı işte o zaman anlarsın. Gazetecilerin birer köle olmadığını
asıl o zaman anlayacaksın.
Ha diyeceksin ki, "ben gazeteci değilim, iş adamıyım"
Olabilir!
O zaman gazetecilik konusunda ahkam kesmeyeceksin...
İşini yapacaksın...
Biz de kendi işimizi yapacağız...
O mübarek baban bunu sana öğretmedi mi birader?
Bak sana bir şey söyleyeyim, arkamızdan afra tafra yapman bizi
küçültmez... Ama sen bu hareketlerinle, üstümüze adamlarını salarak
tehdit etmekle kendini küçültüyorsun. Unutma ki, bulunduğun yer
babanın malı değil, sen orada sadece bir memursun!
Bir gün gelecek, senin de memuriyetin son bulacak.
O yüzden sana bir abi tavsiyesi, riyadan uzak dur...
Tepesinde bulunduğun kurumu, çiftlik kullanmaktan vazgeç.
İkiyüzlü davranma...
Dürüst ol, net ol...
Hani senin bir duvara toslaman çok önemli değil de...
Seni o makama getirenlere yazık olmasın istiyorum.
Ha bu arada, hiç etrafına bakıyor musun? Evinin içini pisletenlere
niye gücün yetmiyor sahi? Gıkın çıksın ya yine! Yemiyor değil mi?