Şefkati kardeşin yalancılarından biri de benim...

Şefkati kardeşin yalancılarından biri de benim...

Demek ki sahiden de yalancıymışım...

Rüyasında gördüklerini anlatan birisine inanırım ben...
Çünkü...
Çocukluğum Hacı anacığımın "Yalan rüya anlatmak günahtır" uyarılarıyla geçti...
Bugün bile çocukluğumdaki kadar dindar olmasam da; net hatırlamadığım rüyamı anlatmam...
Hatırlıyorsam da içine yalan katmam...
O nedenle...
Hidayet Şefkati Tuksal'ın anlattığı rüyaya inandım...
Ama...
"Star'dan beni başbakan kovdurmadı" deyişine inanmadım...
Çünkü...
Başbakan'ın beni kovdurma gerekçesinin ne kadar saçma sapan olduğunu bildiğim için Tuksal'ın mezkûr yazısıyla kovulacağını tahmin ettiğim için; Hidayet Hanım'ın mesleki "intihar" etmiş olabileceğini yazmıştım...
Nitekim hemen birkaç gün sonra Şefkati Tuksal'ın "veda" yazısını okudum...
Türkiye'de her ne kadar adım anılmasa da "en çok kovulan" yazarların başında geliyorum...
Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Tayyip Erdoğan (İki kere) köşemi elimden gasp eden eski başbakanlar…


Ve...


Her seferinde de, "kovulmuş" olmamak için veda yazılarımı yazıp da ayrıldım köşemden...
Nitekim Şefkati Tuksal'ın da aynı şeyi yaptığını şimdi çok daha iyi anlıyorum...
Zira...
Benim veda ettiğim bir gazeteye yeniden teklif edilse de dönmemek gibi bir huyum vardı ama Tuksal'ın belli ki yokmuş...
Belli ki "belki bir gün yeniden" diye hesaplamış...
Nereden mi çıkardım?..
Buyurun:

"Yalan habercileri üzmek pahasına belirteyim ki, Star gazetesinden ayrılma hikâyem bundan ibaret! Ancak daha sonra bir ara, hakkımdaki bazı karalamalara cevap yazabilmek amacıyla gazeteye yeniden dönmek istediğimde talebim kabul edilmedi; bunu da gerçeğin tamamını ortaya koymak adına belirteyim."

Neymiş...
Hakkındaki bazı karalamalara (Oysa ben nasıl da takdir etmiştim kendisini... Ama ya o anlamamış ya da benim ifadem pek zayıfmış) cevap vermek için geri dönmek istemiş ama kabul edilmemiş...

Sevgili kız kardeşim;

Bizlere "yalancı" demek için bahane üretmene gerek yoktu...
Sizin mahallelinin bize "yalancı" demesine o kadar alışığım ki...
Yok eğer Başbakan’ın gönlünü almak istiyorsan; bizi neden karalıyorsun anlayamadım?..
Günah yahu!..


Neyse...

Demek ki Başbakan - Karaalioğlu ses kaydındaki konuşmalar da montajmış...
Kim bilir?..
belki de "yetenek sizsiniz" yarışması birincisi Sefa Doğanay isimli, delikanlı Başbakan ve Karaalioğlu'nu taklit etmiştir...
Ne dersiniz sevgili Hidayet kardeşim?..
O konuşmalar (Başbakan'ın sizi kovmasını emrettiği konuşmalar) taklit olabilir mi?..
Söyleyin efendim, söyleyin...
Rüyanızın doğruluğuna inandığım kadar ona da inanacağım...