Saldırıya en dikkat çekici yorumu yapan yazar 


Saldırıya en dikkat çekici yorumu yapan yazar 


PKK saldırısının ardından yorumunu özellikle merak ettiğim birkaç köşe yazarı vardı. Güne onların yazılarını okuyarak başladım.

Bunlardan ilki Hasan Cemal’di. Hasan Cemal’in PKK’nın ortalığı kan gölüne döndüren saldırısına Zeki Müren’in meşhur ‘kahrol düşman al sana bomba’sı tadında bir yorum yapmış. Şaşılacak bir durum yok yani.

İçlerinde beni en çok şaşırtanlardan biri Mehmet Altan. Olayı ilginç bir açıdan ele almış

Fakat hepsinden önemlisi, dikkatimi en çok çeken yorum, Radikal yazarı Çengiz Çandar’dan.  

Çengiz Çandar saldırının failini hemen ilan etmiş: Suriye ve İran. Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarından çıkardığına göre bu saldırının arkasında Suriye-İran ikilisi varmış.

Hatta Barzani’nin alel acele başsağlığı için Başbakan Erdoğan’ı araması da meselenin bu kısmına işaret olarak yorumlanırmış. 

Ben benzer yorumların medyada önümüzdeki günlerde artacağını düşünüyorum. Bugün yapmaya çalıştığım meselenin bu boyutuna dikkatinizi çekmek.

PKK’nin bundan sonra yapacaklarının nereye bağlanacağını, buradan nasıl bir hesap görüleceğini medyadaki bazı kalemler vasıtasıyla bize anlatmaya çalışacaklar. 

Artık bu saldırıların arkasında Almanya, Fransa veyahut İsrail’i değil en yakın komşularımızı arayacağız.

Hiç kuşkunuz olmasın, Cengiz Çandar bu halkanın başını tutanlardan.

Bir önceki yazımda da dikkat çekmiştim. Ne demişti Hilary Clinton? “İran insafsızca Türkiye’ye saldırıyor.”

Cengiz Çandar’ın yazısını, Clinton’un bu cümlesiyle beraber okuduğumuzda fotoğraf daha belirgin hale geliyor. 

Daha ilk günden, bir önyargıyla, bu saldırının arkasında İran veyahut Suriye katiyen olmaz diyecek değilim. Elbette olabilir. Dış politikada ‘din kardeşliği’nin, yakın komşu olmanın bir kıymeti harbiyesinin olmadığını son 6 aydır acı bir şekilde öğrendik.

'Bu saldırının arkasında İran veyahut Suriye var' diyenlerin, asıl şu soruları beraberinde sormaları gerekmez mi? 

Daha 6 ay önce bütün dünyayı  karşımıza alma pahasına BM’de sahip çıktığımız, kısa bir süre öncesine kadar PKK’ya ortak harekat noktasında olduğumuz İran, hangi nedenle ‘bu saldırıları yaptıran’ ülke haline geldi?  

Aynı soru Suriye için de geçerli değil mi?

Daha 8 ay öncesine kadar sınırları  kaldırmaya niyetlendiğimiz,  ‘kardeş’ dediğimiz Suriye, ne oldu da birden PKK’lı teröristlere ‘kardeş’lerini öldürtecek kadar canileşti.  

Diğer taraftan, Suriye’nin terörist saydığı kişilerle dışişleri bakanı düzeyinde Ankara’da görüşmeler yapmanın konuşulacak hiçbir tarafı yok mu? 

Bütün bunların dünyanın patronlarının kurduğu bir oyun olduğu ortada.

Çok yakında Türkiye’nin İran ve Suriye ile ABD ve İsrail adına bir kavgaya girmesini isteyenlerin büyük çılgınlıklarına şahit olacağız.

Türkiye’yi bir tercihle başbaşa bırakacaklar. Ya İran ve Suriye ile açık bir kavgaya tutuşacağız veyahut her gün onlarca canımızı toprağa vereceğimiz benzer belalarla karşı karşıya kalacağız.

Sanırım ‘tercih sizin’ sorusuyla bizi baş başa bırakmak istiyorlar. 

Bu çılgınlığın ilk işareti bugün  ‘Irak’ın işgalinden büyük haz alan ve o günü hayatının en mutlu günlerinden biri’ olarak ilan eden Cengiz Çandar’dan geldi. Bakalım ikinci işaret fişeği kimden gelecek?

Benim aklımda bir isim var, ya sizin?