Sabah Gazetesi Penguen ve Leman ile rekabet ediyor…
Yahu çok komik…
Öyle komik ki gülmekten çatlatır insanı…
Komik olan kim mi?..
Sabah Gazetesi..
Ya da genel yayın yönetmeni…
Neden mi komik?..
Anlatayım…
Sadece bizim halkımız değil…
Bütün dünya halkları (Dünya, iletişimdeki gelişme sayesinde küçük bir köye dönüştü çünkü) 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan operasyon sonucu Türkiye’nin soyulduğunu gördü…
Dikkat!..
“Hükümetle Hizmet arasında denge kuracaksın diye Hizmetin gazetelerini de yerden yere vurmak zorunda mısın?” diye mesaj atacak… Oysa öyle bir şey aklımın ucundan bile geçmez… Sabah’ın bugünkü manşeti gerçekten komik ötesiydi… Ama… Ya Zaman’a ne demeli?.. Onun manşet haberlerinden birinin başlığı da şöyle: “Telekulak skandalı”… E vallahi pes yani… Yahu arkadaşlar…
Bre efendiler!.. “Bu ülkenin milli ordusuna kumpas kurulurken” (Laf Başbakan Başdanışmanına ait ama siz de çok sevdiniz) telekulaklar yok muydu?.. O telekulakların iğrenç, düzmece, ahlâksız kayıtlarını yayınlayan da sizin gazeteniz değil miydi?.. Siz o gün o gizli dinlemeleri haber yaparken ahlakiydi de… Bugün zaten ahlaki hassasiyet gibi bir duyguları olmayan çıkar gurupları aynı tarz gazetecilik yapınca mı ayıp oldu?.. Efendiler!.. Aylardır ülke halkının huzurunu kaçıran, Hükümetle Cemaati kavga ettiren sizler değil misiniz?.. Hüseyin Gülerce bu tehlikeyi görüp de köşesinde hepinizi, her iki tarafı da sükûnete davet ettiğinde onun yazdıklarını değil de kavgayı kaşıyanların köşelerini ön plâna çıkaran da sizler değil miydiniz?.. Buyurun görün memleketin halini… Ama… Asıl hata; sizlere olağanüstü maaşlar vererek kendilerini savunmanızı isteyen gizli/açık/kâğıt üstünde/kâğıt altında patronlarınızda… Onlar; böylesine büyük paralar verdikleri tetikçilerin sonunda kan içmeden duramayacaklarını bilmeliydiler… Ama… Tetikçileri düşman (Aslında rakip) kanı dökerken öyle keyif alıyorlardı ki… Sonunda O elin kendilerine döndürüleceğini akıl
edemediler… |
Soyulan halk Ugandalı değildi…
Türkiye Cumhuriyeti halkı idi…
Siz bakmayın bakanlardan birinin “rüşvet devlet hazinesinden verilmedi” deyişine…
Eğer bir kamu görevlisi rüşvet alıyorsa, aldığı rüşvetin en az yüz (100) katını rüşveti ödeyene verdiği için alıyordur…
Ne yani…
Evinde ayakkabı kutuları içinde 4.500.000.—Dolar bulunan ve Başbakan’ın da “yanlış yaptı” diyerek rüşvet aldığını kabullendiği genel müdür, rüşvet aldığı işadamına sağladığı avanta geliri babasının malından mı alıp da verdi?..
Yoooo…
Elbette milletin malından, mülkünden, parasından çalıp da verdi…
Ey efendiler!..
Evindeki ayakkabı kutularında 4.5 milyon Dolar bulunan kamu bankası (Milletin bankası) genel müdürü o kadar çok parayı, Galatasaray – Fenerbahçe maçı bileti temin etmek için almadı herhalde…
Demek istemem o ki…
Sabah Gazetesi’ni yönetenler ve yazarları Türkiye’yi soyanlara sesini çıkarmıyorlar…
“Haber” bile yapmıyorlar…
Bir kamu bankasının (Milletin Bankası) genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde çıkan 4.500.000.—Dolar rüşveti görmezden geliyorlar…
Bakanların çocuklarının (Ki ikisi halen tutuklu) rüşvet aldıkları somut iddiaları nedeniyle ve zorla istifa ettirildiklerini unutuyorlar…
Onun yerine Uganda milletine acıyorlar…
Nereden mi çıkardım?..
Sabah gazetesi buğu birinci sayfa manşetten veriyor haberi de oradan biliyorum…
Günlerdir Türk milletinin soyulduğunu, milletin parasının çalındığını haber yapmayan Sabah;
Uganda halkına ait bir rafinerinin bir Türk firmasına verilmesi için araya giren Gülen’in o aracılığını “kirlilik” olarak tanımlıyor…
Yani…
İktidar partisinin atadığı bir kamu bankası genel müdürü, milletin parasından en az 450 milyon dolarlık avantayı kendisine 4.5 milyon dolar rüşvet veren bir sözde işadamına ava verirse o iş “temiz iş” oluyor; Sabah’a göre…
Ama…
Uganda’daki okullarıyla siyaset üzerinde de etkin olduğu için bizzat Uganda Hükümeti tarafından bizim milletimizle hiç ilgisi bile olmayan bir rafinerinin ihalesini, (Kendisine Uganda Hükümeti tarafından verilen bir inisiyatifin kullanılması sonucu) bir Türk firmasına verilmesi için çabalayan Gülen’in yaptığı iş “Kirli” oluyor ha?..
Babababababa…
Yahu efendiler!..
Uganda Hükümeti isterse rafineriyi Türk olmayan bir şirkete de pek ala verebilir…
Ama öyle yapmayıp, bir Türk Hükümeti’ne vermesi için Gülen’e hak tanıyor…
Yani…
Bir yanda Türkiye soyuluyor siz hırsızdan yana tavır alıyorsunuz…
Diğer yanda Türkiye’ye döviz kazandırmak için araya giren Gülen’in yaptığı işe “kirli” diyorsunuz…
Pardon yani…
Bundan daha komik (Aslında kara mizah) bir gazetecilik olur mu yahu?..
O kadarla kalsa iyi…
Ali Sabancı baş köşede..
Neden?..
Fethullah Gülen’e “Geçmiş olsun” mesajı göndermiş…
Pardon…
Telefon açıp “geçmiş olsun” dememiş…
Mesaj göndermiş…
Yani…
Kaset var ama ortada Ali Sabancı’nın “Geçmiş olsun hocam” diyen sesi yok…
Ki…
Telefon açsa ve “geçmiş olsun” dese ne olur?..
Ayıp mı?..
Suç mu?..
Eğer Gülen’e telefon açıp da “geçmiş olsun Hocam” demek suç veya ayıpsa; Başbakan da aynı ayıbı ve suçu işlemedi mi?..
Yani…
Bu Sabah ve yönetenleri için ne desem bilmem ki…
Bir başka mesaj gönderen de kimmiş biliyor musunuz?..
Turgay Ciner…
O ne mesajı göndermiş?..
Gazete HT yazarlarından birinin Gülen aleyhinde bir yazı yazmaya hazırlandığı haber alınmış(mış)…
Ama…
Turgay Ciner devreye girip, yazının yayımlanmasını engellemiş(miş)…
Ve…
Demişmiş ki; “gazete Hizmet’in efendim…”
Peki…
Ciner’in böyle söylediğine ilişkin bir ses kaydı var mı?..
Yok…
Onu da bir ortak dost(!) öyle aktarıyormuş…
Yani; “dedikodu” olma ihtimali söylenmiş olma ihtimalinden çok daha yüksek…
Ey güzel insanlar!..
Bir dönemlerin Hürriyet ile birlikte Türkiye’nin “en etkin, en güvenilir” iki gazetesinden biri olan; merkez duruşuyla yüzbinlerce eve giren Sabah ne hale geldi görüyor musunuz?..
Tam bir “Tetikçi”…
Hatırlarsanız Ahmet Çalık gazetenin sahibiyken uyarmış; “Sabah’ın marka değeri sıfırlanıyor dikkat!” demiştim…
Burada bir tespit daha yapayım…
Lütfen bir tarafa not edin:
Sabah ikinci el otomobil haline geldi…
Şu andaki sahibi son kullanıcı…
Bu gazeteyi bundan sonra satın alacak olanlar sadece matbaa makinelerine para verirler…
Markaya değil…