Rating tartışmaları aslında neyi örtüyor?

Rating tartışmaları aslında neyi örtüyor?

Rating operasyonu bütün medyada tuhaf bir heyecan dalgası yarattı. Başlatılan operasyonu, izlenme pastasından en yüksek payı alan kanalların yöneticileri de en az payı alan kanalların yöneticileri de destekliyor.

İlginç bir tablo, öyle değil mi?

Herkes bu rating işinde bir ‘hile’ var diyorsa ve bu durumdan şikâyetçi ise, peki bu dağılımdan kim menfaat sağlıyor?

AGB kimi memnun etmek için bu ‘hileyi’ yapıyor?

İzlenme oranları sorunu yıllardır sektörün gündeminde. Defalarca tartışıldı. Şikayet edildi.

Bence de bu işlerde bir numara dönüyordur. Çünkü insanın, menfaatin ve rekabetin olduğu yerde bir hilekarlık mutlaka vardır. Ama hangi boyuttadır, sonucu ne kadar etkiliyordur, bu konuda emin değilim.

İzlenme oranlarındaki verilerin sağlamlığı böyle operasyonlara ihtiyaç duyulmadan test edilebilir.

Nasıl mı?

TV’lerin izlenme oranlarını ölçen, AGB verilerinin sağlamasını yapacak birkaç kuruluş  var, neden bunlar devreye sokulmuyor?

Mesela Digitürk ile D Smart’ın verileri açıklansın, AGB ne kadar hile yapıyor anlaşılır, öyle değil mi? Çünkü bu iki platform üzerinden bildiğim kadarıyla milyonlarca izleyiciye / aboneye ulaşılıyor. Buradaki verilerin yanlış olması mümkün değil.

Digitürk yöneticileri günün hangi saatinde, hangi kanalı, kimin izlediğini ayrıntılı olarak görüyorlar.

Tamam, bu platformlar üzerinden abone olanlar genelde AB grubu insanlar. Ama verinin büyüklüğü aşağı yukarı bir kanaat oluşmasına yardımcı olur. Haksız mıyım?

Bir dönem başında bulunduğum kanalın verilerini gayri resmi olarak Digitürk’ten aldığımda AGB verileri ile belirgin bir fark görmedim.

Ama yine de resmi olarak açıklanırsa daha net görürüz.

Bu sorun, bu şaibe iddiaları bir an önce netliğe kavuşturulmalı. Eğer bir sorun, bir hile yoksa onun da ortaya net olarak konması gerekiyor.

Çünkü bu ‘hile yapılıyor’ tartışması medyadaki başarısızlığın da önünde büyük bir perde görevi görüyor.

Nasıl mı? Anlatayım.

Özellikle muhafazakar TV kanalları izlenmiyor. Verilere bakıldığında ortada açık bir başarısızlık var. "Niçin bu kanallar izlenmiyor?" dediğinizde “biz çok kaliteli, milletin değerleri ile barışık programlar yapıyoruz ama AGB bizi kasten düşük gösteriyor” denilerek, aslında olmayan kalite varmış gibi numara çekiliyor.

Hiç kimse dönüp yapılan işlerdeki sefalete bakmıyor. Hamasetle bu sefaletin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Kaliteyle değil, sefil bir dindarlıkla ilgi çekilmeye çalışılıyor. Vizyonsuzluk bir çok işi daha başlamadan ölmeye mahkum ediyor.  

Ben şimdi soruyorum: Muhafazakar kanallarda izlenecek ne var Allah aşkına? Hangi kaliteli programlar, filmler, haberler yapılıyor da millet bu programları izliyor fakat AGB bunu saklıyor. Haksız mıyım?

Bu kanallarda Sırlar Dünyası, Kalp Gözü gibi safsataların yanında bir de üçüncü sınıf Türk filmleri bulunuyor. Bir de bit pazarına düşmüş yabancı filmler var, evet. Başka?

Ha, haksızlık etmeyeyim. Bir de mahalle karısı ağzıyla konuşan ‘tartışmacıların’ programları.

Hem bu kadar bayağı yayın yapılıyor, hem de ilgi görmeyince suç AGB’ye atılıyor.

İşte bu nedenle AGB’nin verilerinin üzerinde dönen şaibenin ve buna bağlı olarak yapılan tartışmanın biran önce ortadan kaldırılması gerek.

Ki görelim o zaman ak koyun ile kara koyunu

Diğer taraftan, herkesin dikkatinden kaçan bir durum daha var:  Hadi diyelim AGB verileri şaibeli, bu nedenle muhafazakar kanalların izlendiği saklanıyor, eksik gösteriliyor.

Peki bu cenaha ait gazeteler niye satmıyor? Orada da AGB mi var? Orada da bilgiler saklanıyor mu?

Biliyorsunuz, iki kesimin de dağıtım şirketi var.

Bu nedenle de gazete satış rakamları  üzerinden pek bir tartışma olmaz. Elle tiraj yazma işinde hepsi ortak oldukları için kimse bir diğerinin tavuğuna da kış demiyor.

Tez elden yapılan işlerdeki bayağılıktan ileri gelen başarısızlığı AGB’nin üzerine atmaktan vazgeçip niçin insanların ilgisini çekecek TV’ler, gazeteler kuramadığımızın hesabını vermeliyiz.

Bunca imkana rağmen niçin hala yüzümüzü ağartacak, göğsümüzü gere gere sahiplenebileceğimiz TV’ler veyahut gazeteler yapamıyoruz sorusuna cevap bulmalıyız.

Bu mutlak başarısızlığın nedenlerini gözden geçirmeliyiz.

AGB tartışması eninde sonunda bitecek. İşte o zaman gerçek tablo ortaya çıkacak.

Ben lafı evirip çevirmeden söyleyeyim: Muhafazakar kanalların veyahut muhafazakarların yönetimde oldukları kanalların bu halde olmasının kusuru  AGB ‘de değil, bu işlerden sorumlu olanların yetersizliklerinde iş ahlaklarında ve vizyonsuzluklarındadır.

‘Eski medya’yı taklit ederek ‘yeni medya’ yapmaya çalışanlar bilmeliler ki millet pespayeliği de en iyi yapanlardan alıyor. Taklit edenlerden değil.

Biliyorum biraz acı ama ne yazık ki gerçek.

‘AGB bizi gerçek değerimizde göstermiyor’ diyerek belki sektörü bilmeyenleri, medyaya yeni girmiş patronları kandırabilirsiniz ama emin olun kandıramadığınız milyonlarca insan var.

Şimdi durum böyleyken, sektörde başarılı olanın da başarısız olanında rating operasyonundan bu kadar heyecan duyması sizin da ilginizi çekmiyor mu?

Yoksa bu arkadaşlar başlarına gelecekleri tahmin mi edemiyorlar?

Acaba diyorum mezarlıktan geçerken ıslık mı çalıyorlar. Ne dersiniz? 
 



www.twitter.com/acikcenk