Orhan Miroğlu pimi çekilmiş el bombası gibi…

Orhan Miroğlu pimi çekilmiş el bombası gibi…

Bak Orhan Miroğlu;

Bu ülkede son otuz yılda milyonlarca vatandaş özgürce "Kürt'üm" diyemediği için 40 bin insanımız hayatını kaybetti...

Milyarlarca dolarımız silah tacirlerinin kasalarına transfer oldu...

Ana dillerini konuşamadıkları için (Tanınmadığı için) milyonlarca Kürt yurttaş çile çekti, halen de çekiyorlar...

Ama sen ne yapıyorsun?...

Her fırsatta “Türk” ırkını aşağılıyor, itibarsızlaştırıyor, Yasin Aktay’ın asla tarihi bir dayanağı olmayan  “Türk ırkı yoktur” iddiasını Aktay’dan daha radikal bir zihniyetle savunuyorsun…

Bu çirkin kafatasçılığına itirazım var kardeşim…

Benim atalarımı “yok” saymana isyanım var…


Ve...

Benim dilimi (Ki Türkçe aleyhinde yaptığın konuşma çok çirkin ve tahrik ediciydi) aşağılamana, "kötü ve sevmsiz bir dil" olduğunu söylemene isyanım var...

Oysa ben hayatım boyunca senin ırkını (Kürt) inkâr etmedim…

Senin diline hayatımın tek bir gününde hakaret etmedim, tanımazdan gelmedim...

Aksine; tarihi varlığınızın benim ırkımdan bile eski olduğunu, olabileceğini defalarca yazdım…

Söyledim…

Ama sen kendi ırkının varlığının inkârına itiraz ederken (Ki haklısın) benim ırkımın inkârına alkış tutuyorsun…

Bence ahlâki bir sorundan kaynaklanabilecek bir zihniyet bu... 

 

Ey Orhan Miroğlu!..

Ben neslimin “Türk ırkından geldiğine” inanıyorum arkadaş…

“Kürt olmak” nasıl ki senin önemli bir değerin ise “Türk olmak” da benim çok önemli bir değerim…

Ve…

Hiçbir tarih kitabı “Türk diye bir ırk yoktur” demiyor Orhan kardeşim…

Ya ne diyor?..

“Safkan Türk kalmamıştır” diyor…

Yahu buna itiraz eden var mı?...

Varsa kaç kişiler?..

Ciddiye alabilir misiniz?..

 

Ama arkadaş…

Siz (Ve Yasin Aktay); benim dedem ve büyük annem oldukları tarihi belgelerle kanıtlanmış, bütün tarih kitaplarında benim “dedem ve büyük annem” olduğu belirtilen (Meselâ) “Türk” isimli bir adam ile adı (Meselâ) “Türkiye” olan eşinin yaşamadığını iddia ediyorsunuz…

Yahu işte yanlışınız bu…

Adı “Türk” olan bir adamla, adı “Türkiye” olan bir kadın evlenmişler ve çocuk sahibi olmuşlar mı?...

Olmuşlar…

Tarih de bu karı kocanın yaşadığını kanıtlıyor mu?..

Kanıtlıyor…

Çocukları da olmuş mu?..

Olmuş…

Hem belgelerle ve hem de ağızdan ağza aktarılarak o karı kocanın benim en büyük dedem ve en büyük ninem olduğu kanıtlanmış mı?..

Kanıtlanmış…

Ama…

Siz buna rağmen; o dedemden ve büyükannemden sonra gelen dedelerimin, büyükannelerimin başka ırktan insanlarla döllenmelerini; haydi daha açık söyleyeyim: yatağa girmelerini bahane edip; adı “Türk” olan en büyük dedemle adı “Türkiye” olan karısının yaşamadıklarını ileri sürüyorsunuz…

Yahu asıl kafatasçılar sizlersiniz be…

Hem; benim yaptığım kafatasçılık olsaydı…

Türk ırkçısı olsaydım; “Safkan Türk’üm” derdim…

Ama demiyorum ki…

 

Dediğim şu:

Ben, binlerce yol önce Orta Asya’da yaşamış Türk isimli bir adamla Türkiye isimli bir kadının resmi ya da gayrı resmi birlikteliklerinden olan çocuklarının torunuyum…

Bugün ne o adın değişmesini kabul edebilirim ne de o dede ile büyük annenin yaşamadığının iddia edilmesini…

Ve…

Yurttaşı olmaktan onur duyduğum bu ülkenin adının dedem ve büyükannemden gelmesi en değerli kutsallarımdan biridir…

Gelin kabul edin…

Bu dünyada bir zamanlar bir yıl bile yaşamış olsa; ya da bir kuşak bile yaşamış olsa bir “Türk Irkı” vardır…

Olmadığını iddia etmek ahlâksızlıktır…

Irk hırsızlığıdır…

Soy hırsızlığıdır…

Nesep hırsızlığıdır…

Ayıptır yani…

Buna rağmen bir de utanmıyorsunuz ekran ekran gezip “Türk diye bir ırk yoktur” diyorsunuz…

Yuh ulan size…

Not: “Ulan” dedim diye bana kafa tutmayın çünkü o sözcük TBMM çatısı altında bizzat Başbakan tarafından da kullanılmıştır…