Fatih Çekirge, 28 Şubat post
modern darbe döneminin “en etkin” gazetecilerinden
biri.
“Adını vermeyen bir general”e (veya öyle biri
olmadığı için) dayandırarak yaptığı darbe kışkırtıcılıkları
arşivlerde bir deve çanı gibi asılı
duruyor.
Dileyen internet ortamında bir tıklamayla o çanı hemen çaldırıveriyor.
Öyle ki;
O dönemde mevcut hükümeti askerler adına korkutmaya çalışan Çekirge ilerleyen yıllarda, 5 milyon dolar transfer ücreti alıp "zıpladığı" Uzan Gurubunda, patronu Cem Uzan’a, “generallerle görüşüyorum, bunları (Ak Parti Hükümetini) indirip siz başbakan yapacaklar” dediği kulaktan kulağa yayılmış (bendeniz bizzat Cem Uzan’dan duymuştum bunu) ve o konuda yapılan haberler ve yorumları da hiç yalanlamamıştı…
Daha sonra keser dönmüş sap dönmüş gün gelip hesap dönmüştü…
Ama…
Çekirge saptan da, samandan da, keserden de ve hesaptan da önce dönüp Ak Parti iktidarına yanaşmayı başarınca;
işler de yine onun dilediği gibi, yani onun lehine dönmüştü…
O artık, Ak Parti Hükümeti döneminin de yıldızlarından biriydi.
Hükümete en yakın gazetecilerin (mesela Elif Çakır’ın) doğum günlerinin “şeref misafiri” olmayı başaracak kadar yıldızıydı hem de…
28 Şubat döneminde yaptığı haberlerle hükümeti sürekli taciz eden Çekirge meğer daha önceleri de “haber üretme” yeteneğiyle medya patronlarının gözdesi olmayı başarmış.
Tevfik Diker’in aktardığına göre 6 Ocak 1995 tarihinde Sabah’ta “Çiller’e sahte muhtıra” başlıklı manşet haberi, dünya durdukça “en rezil gazetecilik ayıplarından biri” olarak duracak arşivlerde.
Evet, ortada bir sahtelik varmış ama o sahtelik içeren “muhtıra” değil; haberin bizzat kendisiymiş…
Yani…
Çekirge, dönemin Başbakanı Çiller’i korkutmak adına olmayan bir muhtıra yazıp, o muhtırayı da haberi bile olmayan kimi DYP’li milletvekillerin yazdığını uydurmuş…
Ben “uydurmuş” diyorum ama o sahte muhtırayı verdiği iddia edilenlerden biri olan Tevfik Diker, “mışlı geçmiş zaman” kullanmıyor…
Doğrudan “Düzmece haber” diyor…
Gelin de şimdi Ankaralı Turgut’un “çekirge”sini hatırlamayın…
Bakın ne diyordu Turgut:
Çekirge’yi saldım yazıya yazıya
Kurt doymadı koyun ile kuzuya
Hoplayıver çekirge, zıplayıver çekirge…
Hey beeee!..
Ne kuzu koydu bizim Çekirge, ne de koyun…
Kalmadı girmediği oyun…
Efendiler!..
Bu medya ve medyacılığa rağmen halen ayakta kalmayı başarmış bu ülke alkışlanmaz da ne yapılır?..
Ve…
Bu kısa makale bendenizin düzenlediği Ömer Hayyam’dan bir dörtlük ile bitirilirse fena mı olur?..
Felek ne kadar cömert aşağılık insanlara…
Hanı, hamamı, kebabı vermiş de hep onlara…
Bilin ki ekmek yok kalemini satmayan adama;
Gelin de “yuh sana” demeyin bu yalan dünyaya…