Neymiş!
Güzel dinimizi anlatan Nihat Hatipoğlu gibiler, hizmetinin karşılığını almaması gerekiyormuş!
Bu fetvayı veren de Diyanet'in ta kendisi...
Neden şimdi?
Niye 12 ay boyunca Nihat Hatipoğlu'na ses edilmiyor da, Ramazan ayı gelip çattığında dillerde zehir saçılıyor?
Nihat Hatipoğlu bir tek Ramazan ayında konuşmuyor ki...
Yılın 12 ayında, her Perşembe ve Cuma günleri atv'de başarılı programlar yapıyor. Ramazan'daki saldırıların nedeni, ekrandaki hoca enflasyonundan kaynaklanıyor. Nihat Hoca'nın hızına kimse yetişemeyince, yaptıklarından çok, aldığı ücret konuşuluyor.
Bu zırvacılara söyleyecek tek söz var...
Çalışın sizin de olsun!
SÖZCÜ'YE EL Mİ KONULACAK?
Elbette hayır!
Gelin görün ki, endişeler bu yönde. Gazete yönetimi, günlük tepkilerine rağmen, "el koyma" meselesinde kaygılı..
Metin Yılmaz'la konuştum, "Yahu Hadi beni tanıyorsun, patron FETÖ'cü olsa, ben bu gazetede kalır mıydım?" diyor... Uğur Dündar'ı soruyor, Yılmaz Özdil'i, Bekir Coşkun'u, Rahmi Turan'ı... birlikte yıllarca polis muhabirliği yaptığımız Baki Avcı'yı da katıyor bu ekibe...
-Bunlardan FETÖ'cü olur mu?
Olmaz!
E canım kimsenin bu isimleri suçladığı yok ki...
Doğru..
Sözcü'de suçlanan üç kişi var...
Biri patron...
Diğerleri iki çalışan...
Gökmen Ulu ve Mediha Olgun yani...
Patronu bilmem, tanımam...
Fehmi Koru'nun şehadetiyle de hareket etmem, edemem...
Ertuğrul Akbay'ın o aşağılık açıklamalarına da katılmam söz konusu değil. Fehmi Koru'ya aslı astarı olmayan yalanlarla öfke kusması, en hafif ifadeyle ayıptır!
Burak Akbay'ın geçmişte, FETÖ'nün okullarında okuduğu, oralarda yetiştiği iddiaları velev ki doğru olsun!
Yahu arkadaş, 40 yıldan bu yana, ülkemizi yıkmak için hain plânlar yapan FETÖ ile geçmişte irtibatı olmayan kimse var mı Türkiye'de.. Hangi birimiz bu hainlerin alçak tuzağına düşmedik. Abant Platformu'nda hangi birimiz boy göstermedik. Dünyanın dört bir yanında açtıkları okulları yerinde görüp, birlikte gururlanmadık mı?
Hani 17-25'ti kriter?
Soner Yalçın'a katılıyorum!
FETÖ'nün yeni bir oyunuyla karşı karşıyayız...
Biz eğer, Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu haber yapan bir muhabiri içeri atıyorsak. Biz eğer, önüne düşen haberi siteye koymaktan başka hiçbir günahı olmayan Melda Olgun'u "FETÖ'cü" diye hapsediyorsak, bunların kurduğu tuzağa çoktan düşmüşüz demektir!
Muhabir Gökmen Ulu'dan şüphe duyuyorsan eğer, o haberin peşinden koştuğu günü irdele.. Telefon kayıtlarını çıkar mesela, kiminle görüşmüş, kimlerle plânlar yapmış, nasıl bir tuzak kurmuş... varsa böyle bir şey hepsi bir bir ortaya çıkar..
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, hiçbir araştırma yapmadan, sorup soruşturmadan Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu haber yapan gazeteciyi hapsetmek FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.
FETÖ'nün kaçkını Ekrem Dumanlı denilen haini dinlediniz mi?
Vuruyorlar, kırıyorlar, öldürüyorlar, sonra da bas bas "adam öldürdüler" diye bağırıyorlar. Gökmen Ulu'nun, Mediha Olgun'un, Oğuz Güven'in... tutuklanmasında kalıbımı basarım bunların parmağı var. O yüzdendir sahte isyanları!
Özeti şu:
FETÖ oyununu çok güzel oynuyor!
Biz de kurdukları tuzağa kolayca düşüyoruz!
MURAT KELKİTLİOĞLU'NUN ÇAĞRISI
15 Temmuz gecesi Türkiye'yi cehenneme çeviren hainler, mahkemelerde ağız birliği etmişçesine savunma yapıyor.
Hepsi masum!
Hepsi günahsız!
Peki biz ne yapıyoruz?
Hiç!
İzlemekle yetiniyoruz. 15 Temmuz'dan sonra bu hainlere kök söktüren biz değilmişiz gibi, bunların istediği gibi at koşturmasına seyirci kalıyoruz. Akşam'ın genel yayın yönetmeni Murat Kelkitlioğlu, çok anlamlı bir çağrı yaptı geçen gün:
- Demokrasi nöbetlerini mahkemelerin önünde tutalım...
Yerinde ve doğru bir çağrı!
15 Temmuz'dan sonra yaptığımızı bir kez daha yapmalıyız ki, bu alçaklar amacına ulaşmasın. Mahkeme salonlarında her ağızlarını açtıklarında, dışarıdan gelen sesle titretmeliyiz bunları. Hepsi düştüğü çukurda debeleneceğine, kahraman edasıyla konuşuyor. Gelin Murat Kelkitlioğlu'na kulak verelim ve mahkeme önünde demokrasi nöbetlerini başlatalım.
249 şehidin hatırına bunu yapalım..
Onca gazimizin hatırına bunlara bir kez daha kök söktürelim.
Var mısınız?