Ertuğrul Özkök İnternethaber'e ziyarete gelmişti iki yıl önce...
İçeri girdi, çalışanları gördü, şöyle bir etrafı süzdükten sonra, sözünü esirgemedi:
- Hadi dikkat et, seni mıncıklayacaklar.
- ...?
- Başarılı insanları ülkemizde mıncıklıyorlar.
2000 yılında, İnternet gazeteciliğine ilk adım attığımda, "deli" dediler benim için. "Hadi Özışık" dediklerinde, kimi zevzekler, "Kafayı yemiş, İnternet'te gazetecilik yapıyor. Bulmuş kendine bir oyuncak, oynuyor zavallı" diyordu.
Kimin "zavallı" olduğunu zaman geçtikçe herkes gördü.
Benim için "Kafayı yemiş" diyen kim varsa, kapımı çaldı, iş istedi, aş istedi. "Bulmuş kendine bir oyuncak oynuyor" diyen kim varsa, benim peşime düştü, akıl istedi, destek bekledi.
Erken yol aldığım için, peşime takılan çok kişi ne kadar "zavallı" olduğunu herkese göstermiş oldu.
Hal böyle olunca; Ertuğrul Özkök'ün tam da dediğini yapmaya başladılar.
Mıncıkladılar yani...
Hâlâ öyle...
Beni mıncıkladılar ama, kendileri yok olup gitti.
Şu sıralar, vaktinde meni mıncıklayan zevzekler, Nihat Hatipoğlu'na sarmışlar. Başarısını alkışlamak yerine, bükemedikleri eli öpmek yerine, küfür ediyorlar, hakaret ediyorlar, iftira atıyorlar.
Yıllardır kendi alanında liderliği kimseye bırakmayan Nihat Hoca'ya her türlü yakıştırmayı yapıyorlar. "Paracı" diyenler de var, genç kadınlar üzerinden iffetsizlik yapanlar da...
Nihat Hatipoğlu, kendi işinde gücünde olduğu için.
Helalinden rızkının peşinden koştuğu için..
Çalmadığı için...
Ve Türkiye'de rakipsiz olduğu için bu saldırılara maruz kalıyor.
Kâh ekranda, kâh konferanslarda, kâh Sabah'ta milyonları peşinden sürüklüyor Hatipoğlu... Rating derdine düşenler, Nihat Hoca'nın başarısına gölge düşürmeye çalışıyor. Habire O'nu mıncıklıyorlar.
Birkaç gün önce görüştüğümüzde anladım ki Hoca'nın sabrı tükenmiş. Kimi zaman ekranda laf yetiştiriyor, "Yapma" dedim, yaptıklarıyla, başarısıyla gereken cevabı verdiğini hatırlattım.
Beni anlattım...
Ertuğrul Özkök'ün söylediklerini...
"İt ürür, kervan yürür" dedim özetle...
Başarılı insanları karalamak bir tek Türkiye'de var..
Alkış zor geliyor...
Ama gerçek şu ki...
Yapan kalıyor...
Yapamayan kaybolup gidiyor...
Nihat Hoca'ya sözüm, aman ha Hocam...
Sen sen ol, seni mıncıklayanları adam yerine koyma...
Koyma ki, kendi pisliklerinde yok olup gitsinler..
Ertuğrul Özkök sevindirik olmuş...
Gazeteler hâlâ yaşıyor diye..
Bana sorduklarında, dünyada gazetelerin yavaş yavaş öldüğünü söyledikten sonra, Türkiye'de gazetelerin patronaj yapısından ötürü ölmeyeceğini söyledim.
Neden?
Türkiye'de İnternet gazeteciliğine kimse yatırım yapmıyor çünkü.
Dağıtım, matbaa ve kağıt sorunu olmayan bir sektörden söz ediyorum. Buna rağmen, bizim sektörün büyümesine yönelik adımlar atılmıyor.
Buna rağmen, büyüyen ve büyüdükçe devleşen bir alan haline geldi İnternet gazeteciliği.. Biz büyüdükçe, gazeteler ölmemek için tedbir alıyor, "bu yarışta biz de varız" diyor...
Özeti...
Ölmek yok, tam gaz yarış var!
Biz İnternet gazetecileri olarak, gazetelerin ölmesi yerine yaşamasını istiyoruz. Zira bu sektörde çalışan onca meslektaşımızın işsiz kalmasını istemiyoruz.
Bizim arzumuz, diğer meslektaşlarımız gibi gazetecilik yapmak!
Yapıyoruz da...
Ama hâlâ bir yasamız yok!
2005 yılından bu yana, "sorunlu" olduğumuzu söyledim, "sorumlu" olmak istediğimizi haykırdım. En son Numan Kurtulmuş'un huzuruna çıkıp meramımı anlattım.
Numan Bey'in bu işe el atacağını sanmıştım.
Maalesef...
O da söz verenlerden ama sözünü tutmayanlardan biri oldu.
Maalesef...
Numan Bey, her bir şeyi hazır olan İnternet Medyası Yasası konusunda cesur davranmadı. Bırakın cesur davranmayı, emrindeki genel müdüre bile sözünü geçiremedi.
"Çalıştay yapın, bu işi bitirin" demesine rağmen!