Mumcu Cinayeti, Güldal Mumcu ve Tevfik Diker

Mumcu Cinayeti, Güldal Mumcu ve Tevfik Diker

Ulusal yazılı basın (nedense) Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması konusunda çok duyarsız.
Ulusal medya; cinayetin işlendiği gün, katilin/katillerin İran Hükümeti tarafından görevlendirilmiş tetikçiler veya yerel İslâmcılar (Hizbullah) olduğuna kendini inandırdı…
Bir daha da aksi yönde herhangi bir açıklama ya da bulguya hiç itibar etmedi…
İlerleyen yıllarda cinayeti işleyenlerin ya da işlenmesi için sipariş verenlerin İran Hükümeti ya da yerel İslâmcı kesim olmadığına ilişkin bulgular ortaya çıkmaya başladı.
Kemalist-Cumhuriyetçi-Laikçi Ulusal medya o bulguları da görmezden geldi.
Ortada bir cinayet vardı ya…
Cinayet kötüydü…
Ulusal medyamızın Kemalist-Cumhuriyetçi-Laikçi olanlarına göre “İslâm da kötü”ydü…
Kötü olmasaydı günahlarını, kötülüklerini ahlâksızlıklarının arkasına saklamazdı…

Sevgili akraba;
Mumcu
ailesindeki çatlak veya güvensizlik cinayetin gerçek sebebini ve failini bulamaya yardımcı olmaz.. Aksine şimdi olduğu gibi cinayet yerine aile içi sorun öne çıkar.
Nitekim bugünkü Milliyet Gazetesi bunu manşete çekmiştir.
Cinayetle ilgili yeni söylenen iki şey var.
Yeşil'in ve Ozan denilen kişinin Güldal Mumcu'yu evinde ziyareti.
Güldal Mumcu'nun kitabında yazdığı diğer şeyler ile diğer tüm konuşmacıların ve yazarların yazdıkları TBMM 20. Dönem Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyon raporunda geniş olarak vardır.
Ben farklı hareket ettim.
Cinayeti bir dedektif titizliğiyle tekrar yeni bilgilerle ele aldım.
Cumartesi olay yerinde iki arkadaşımla yeniden inceleme yaptım.
Cami avlusundan Mumcu Cinayetinin işlendiği yere tekrar baktım.
Soruşturma Savcılarının bazılarının yakınlarıyla yüz yüze görüştüm.
Güldal Mumcu, tehdit edilmiş ve Ceyhan Mumcu’dan bilgi saklamıştır.
Ayrıca Ceyhan Mumcu'ya güvenmemektedir.
Ceyhan Mumcu'nun (Doğu) Perincek ile olan ilişkisi rahatsızlık vermektedir.
Uğur Mumcu cinayetinde derin yapının - eski devletin ve bazı özel mihrakların eli vardır.
Bu ilişkiler Perincek-Öcalan ilişkisi malumdur.
Güldal Mumcu kafasında cinayeti çözmüştür.
Ceyhan Mumcu Güldal Mumcu kadar bilgi sahibi değildir.
Ceyhan Mumcu'nun sorduğu bazı sorulara da Güldal Mumcu cevap vermelidir.
Özellikle 23 ve 24.Dönemde TBMM Başkan Vekili ve milletvekili olarak neler yapmıştır?
Kamuoyuyla paylaşmamasının sebebi nedir?
Uğur Mumcu Cinayetinde hala unutamadığım ben önemli hatta komik bir olay şudur.
Komisyona davet ettiğimiz zamanın Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu'na "Sayın Vali, Uğur Mumcu'yu neden koruyamadınız?” dediğimizde verdiği cevap "Uğur Mumcu'nun Ankara' da ikamet ettiğini bilmiyorduk" oldu.
İşte zamanın yani eski devletin hali.
Diğer bilgileri yazılarımda detaylı bulabilirsin.
Selam.

Gelin görün ki…
Mumcu’nun son çalışmaları; PKK – MİT ilişkilerine, silâh ticaretiyle kimi emekli ve muvazzaf subaylar arasındaki bağlantılara ulaşmak üzere olduğu anlaşıldıkça; cinayetin failleriyle ilgili tahminler yön değiştiriyordu…
Ama…
Kemalist-Cumhuriyetçi-Laikçi ulusal medyanın umurunda bile değildi…
Sağlığında en çok sahiplendikleri;
bütün çalışmalarına ve ille de Laikliğin tehlikede olduğuna,
şeriat devletinin kurulmasının yakın olduğuna ilişkin söylemlerine bir kutsal kitap gibi iman ettikleri Uğur Mumcu mutlaka İran Hükümeti tarafından görevlendirilmiş tetikçiler veya yerli İslâmcılar (Hizbullah) tarafından öldürülmüş olmalıydı…
Aksi…
Yani Mumcu’nun “Laik sistem savunucusu üniter devlet muhafızları” tarafından öldürülmüş olma ihtimali bile kökleşmiş, beyin çeperlerine yüksek kolesterol plakası gibi yerleşmiş inançlarını yıkamamalıydı…

Oysa cinayetin failleri de siparişçileri de artık net olarak ortaya çıkıyordu.
Hatta belki de çıkmıştı bile…
Nitekim cinayeti soruşturmakla görevli savcılar ya işten el çektiriliyor, ya işi bırakıp bir köşeye çekiliyor ya da durduk yerde ölüyor(!)lardı…
Ulusal medyamızda tek bir kalem bile resmi devlet içine çöreklenmiş “kirli devlet bürokrasisi”nin işlediği giderek netleşen Mumcu Cinayetinin aydınlatılmasını istemiyordu artık…
Düşünce sistemleri her türlü kötülüğü isimleri “İslâm” ve “İslâmiyet” ile birlikte anılan kimi karanlık güçlere yıkmakla programlanmış Kemalist-Cumhuriyetçi-Laikçi gazeteci, yazar ve siyasetçiler “Uğur Mumcu” adının anılmasından bile rahatsız olmaya başladılar…
Neden?..

Çünkü kendilerini inandırdıkları “Uğur Mumcu’nun katilleri paradigması” çöküyordu…
Hatta çökmüştü bile…
Sonunda Mumcu’nun, iki dönemdir CHP milletvekili olan eşi Güldal Mumcu Hanımefendi, kocasının İran ya da yerel İslâmcılar değil, “kirli devlet bürokrasisi – (Onlar kendilerine “Derin Devlet” diyorlar) tarafından öldürüldüğünü daha da netleştiren bir olay anlattı bizzat yazdığı kitabında…
Kökten Laikçi, cumhuriyetçi, Kemalist medya iyice sustu…
Bir dönemler masanın üzerine koydukları tabancanın üzerinde ellerini birleştirip “ortak mücadele andı” içen iki arkadaşı (Çölaşan ve Aşık) yazdıkları gazetedeki köşelerinde Güldal Mumcu’nun;
“Uğur’un öldürülmesinden üç yıl sonra bir bayram sabahı ellerinden tuttuğu iki küçük çocukla Yeşil kod adıyla bilinen Jitemci astsubay evimde beni ziyaret etti” deyişini görmezden, duymazdan, okumazdan geldiler…
Ama her yolsuzluğun gizlenmeye çalışıldığı, her faili meçhulün üzerinin örtülmek istendiğinde hemen sesini yükselten Tevfik Diker yine gösterdi kendini…
Ve…
Ulusal medyanın var gücüyle haykırarak sorması gereken ama sormadığı soruyu yazdığı internet gazetesinde (haberanaliz) sordu…
Çalıştığı süreçte; “Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu Başkan Vekili” ve Manisa Milletvekili olan Tevfik Diker; Güldal Hanımefendi’nin Yeşil’in kendisini ziyaret ettiğini neden komisyona ve soruşturma savcılığına açıklamadığını sorguladı…

Ne oldu biliyor musunuz?..
Ulusal medyada ZAMAN ve TAKVİM’den başka hiçbir gazete Diker’in bu sorgulayıcı haberinden alıntı yapmadı…
Diker’in sorgulamasını gündeme getirmedi…
ZAMAN
ve TAKVİM’den başka hiçbir gazete Diker’in arkasında/yanında durmadı…
Sadece internet gazeteleri (bilhassa internethaber) Diker’in; Mumcu Cinayetini kesin çözüme ulaştıracak bu haberciliğini kendi okurlarına duyurdu…
Kemalist-Cumhuriyetçi-Laikçi medya ise susmakta direndi…
Dün; birbirimize “Akraba” diye hitap ettiğimiz Tevfik Diker’den bir mektup aldım…
Mektup yan taraftaki kolonda…
Lütfen okuyunuz…
Ve…
Uzun yıllardır kendine “Derin Devlet” süsü veren kirli devlet bürokrasisinin çanına ot tıkayan Başbakan Erdoğan’a saldıran gazete ve gazetecilerle:
Güldal Mumcu’nun; “Uğur’un öldürülmesinden üç yıl sonra bir bayram sabahı ellerinden tuttuğu iki küçük çocukla Yeşil kod adıyla bilinen Jitemci astsubay evimde beni ziyaret etti” açıklamasını ısrarla görmezden/duymazdan/okumazdan gelen gazete ve gazetecilerin aynı olduğunu göreceksiniz…
Neden acaba?..

[email protected]