Mehmet Baransu muhbir; ya Aslı Aydıntaşbaş ne?..

Mehmet Baransu muhbir; ya Aslı Aydıntaşbaş ne?..

İleri demokrasilerde ve hukuk devletlerinde “ihbar” erdemli bir yurttaşlık davranışıdır…
Bizim eskimiş kafalılara göre ise ihbar halen “müzevircilik”tir…
Bir suçun ortaya çıkması, suçluların yargılanması için emniyeti ve savcılıkları uyaran yurttaşlar “Muhbir” denilerek aşağılanır…
Düşünebiliyor musunuz?.
Gelişmiş ülkelerde suç işlediğine tanık olduğunuz birini emniyet kuvvetlerine ihbar ederseniz ödüllendiriliyorsunuz…
Bizde ise ”bavulla belge taşıyıp paşaları ihbar ettiler” denilerek aşağılanıyorsunuz…

Doç. Mukbil Özyörük isimli bir akademisyen 12 Mart 1971 muhtırasından önce, askeri darbe hazırlığı içinde olan kimi sivil ve askerlerin isimlerini ve eylemlerini ihbarlarıyla önlediği (ki buna rağmen darbecilerle birlikte hapis yattı, yargılandı) için ölünceye kadar “muhbir” diye aşağılandı sol medyada…
Daha sonra da “dönek” diye suçlandı…
Neden?..
“Muhbir”(!) iken solcu, cezaevine girip çıktıktan sonra ise “sağcı” olduğu için…
Oysa babası Halil Özyörük DP Hükümetlerinde bakanlık yapmıştı ve köken olarak zaten liberal demokrattı…
Ama dedim ya;
askeri darbeyi haber veren ihbarlar yaptığı için o hem “muhbir” hem de “dönek”ti…

Birkaç gündür bazı yazarlarımızı okuyunca merhum Mukbil Hoca’yı hatırladım…
Hele Aslı Aydıntaşbaş gibi “Liberal Demokrat” olduğuna inandığım bir meslektaşımın Taraf Gazetesi’ni ve Mehmet Baransu’yu Balyoz, Ergenekon, Oda TV ve KCK (bu da nereden çıktı Aslı?) davalarında emniyet ve savcıların borazanlığını yapmış olmakla suçlaması kabul edilebilir bir ayıp değildi…
Aslı’nın anlayışına göre Taraf da Mehmet Baransu da “muhbir” idiler…
Daha da öte, “Emniyet’in borazanlığını” yapmışlardı…
Hatta daha daha öte…
“Birçok masum insanın halen cezaevinde olmasının sorumlusu Taraf Gazetesi, Ahmet Altan ve Mehmet Baransu” idi Aslı’ya göre…
Ne kadar ayıp…
Ne kadar çirkin…

Orada kalsa ya…
Hayır…
Daha da ileri gidiyor Aslı ve diyor ki:
“Taraf, bilerek ya da bilmeyerek, bir dönem emniyette hâkim gücün maşası olarak bu operasyonlarda bizzat kilit rol oynadı; kamuoyunda arzulanan havayı yarattı. Dezenformasyonsa, alası yapıldı.”

E pes yani…
Aslı Taraf’ı yargıladı ve mahkûm etti:
“Emniyetin borazanı ve maşası, hapistekileri içeri tıktıran muhbir”…
Bir gazete ve gazeteci için Aslı’nın bu yazdıklarından daha “ağır”, daha “alçaltıcı”, daha “çürütücü” bir hakaret olabilir mi?..

Kimi yazarlara göre de “Taraf Gazetesi, Ahmet Altan'ın yönetiminde, düşman bir ülkenin yayın organı gibi çalıştı. Türk Ordusunun vatansever subaylarının yıpratılmasında, hapse atılmasında ciddi roller üstlendi”.

Efendiler!..
Bu medya zihniyeti ile hangi ileri demokrasiyi talep ediyorsunuz anlamıyorum…
Yahu demokrasi sizin nenize gerek?..
Size bir Esad, bir Saddam lâzım belli ki…
Keşke dürüstçe haykırabilseniz bu talebinizi…
İnanın öylesi “muhbir” avcılığından çok daha ahlâklı olur…

[email protected]