Başbakan Erdoğan dün başlatılan yargı operasyonlarıyla ilgili olarak önce şöyle dedi:
"Bunların hepsi bir adli süreç, neticelenmeden bir şey söylemem doğru olmaz".
Haklı mı?..
Haklı…
Ama…
Konya’da yaptığı konuşmanın bir bölümünde aynı günün sabahı başlatılan yargı operasyonları için aldığı tavır yanlış…
Neresi mi?..
Ne de olsa kaynana Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar. Hal hatır sormuşlar. Sıra çocuklarına gelmiş. "Senin oğlan nasıl, evlendi mi?" diye sormuş biri. "Evlendi" demiş öteki. "Evlendi ama ah, sorma, öyle bir gelin çıktı ki, felâket!.. Sabahtan akşama çalışıyor, evde doğru dürüst yemek pişmiyor; üstelik bazen oğluma yemek pişirttiriyor. Sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor. Ne dikiş var, ne ütü. Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor. Sanki prenses! Çok üzgünüm, çok..." demiş arkadaşı. "Peki kızın nasıl, o da evlendi mi?" Kadın başlamış anlatmaya: "O da evlendi, ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor. Kızım çalıştığı için çok yoruluyor; çoğu akşam, yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor, inanır mısın öyle iyi bir çocuk ki, tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor. Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor; kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor. Kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, çok..." Bu fıkra nasıl da anlatıyor siyaset ve medyamızı... Onlar da kendi kızları ise kocasını kullanan; "damat iyi"... Kendi oğullarıysa karısına hizmet eden; "gelin kötü"...... |
Hatırlatayım:
“İstedikleri kadar kirli ittifakların içine girsinler. Türkiye'de artık söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir”…
İşte burası…
Neden mi yanlış?..
Çünkü…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’nda, demokratik laik hukuk devleti olduğumuz yazıyor…
Yani…
“Türkiye Millet Devleti” demiyor…
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kuvvetler Ayrılığı İlkesine dayanır…
Yargı bağımsızdır…
Yargılama gücünü tabii ki milletten alır ama yargılama yaparken millete sormaz, kanunlara göre karar verir...
O halde…
Başbakan’ın hukukun, yargının yerine milleti koyması kabul edilemez…
Eğer Hukukun Üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesi yerine milleti koyarsanız, o andan itibaren bir cinayetin kovuşturulması veya en küçük bir yolsuzluk, bir tapu uyuşmazlığında bile referanduma gitmenin ya da “halk jürileri” oluşturmanın yolunu açarsınız…
Ki…
Onu yaptığınız andan itibaren bütün demokrasiler tarafından dışlanırsınız…
Başbakan’ın her ağzını açışta milletten söz etmesi kulağa hoş geliyor, belki de milletin gurunu okşuyor ama hukukun üstünlüğü ilkesinden asla vazgeçemeyiz…
Başbakan’ı başbakan yapan da gücünü hukuktan alan Anayasamızdır…
Millet sadece “Seçen”dir…
Ama eğer yargı o seçimi tescil etmezse hiçbir başbakan o makamda oturamaz…
Güvenoyu meselâ…
Anayasa’nın getirdiği bir kurumdur…
Hükümet’in aldığı güvenoyunun Resmi Gazete’de yayımlanması da keza Anayasa’nın emridir…
Aksi halde seçimde en çok oyu alan siyasi patinin genel başkanı başbakanlık makamına gelir, kendisinden daha az oy alan ama bir önceki seçimin galibi olan başbakana, “in oradan aşağı; benim oyum senden daha fazla, koltuk benim” der…
Böyle bir durumun ancak savaşlardan sonra olacağını sanırım hepiniz kabul edersiniz…
Başbakan danışmanlarına sesleniyorum…
İşiniz Başbakan’ın her dediğine, her söylediğine her ortaya attığı fikre Ahfeşi’in keçisi gibi kafa sallayıp, “haklısınız efendim” demek değil…
Meselâ…
Hakan Şükür’ün istifasıyla ilgili “Ahlâk, milletvekilliğinden de istifa etmesini gerektirirdi” dediğinde ona CHP’den seçilip Ak Parti’ye transfer olan milletvekillerini hatırlatacaktınız…
Yani Başbakan’ın kuramına göre “ahlâksız” olarak Ak Parti Gurubuna katılanları…
Kimler mi?..
Ağrı Milletvekili Cemal Kaya meselâ…
2003 yılı Eylül ayında partisinden istifa edip Ak Parti’ye katıldığında hiçbirimiz Başbakan’ın o arkadaşa “Milletvekilliğinden de istifa edip öyle gel” dediğini hatırlamıyoruz…
Sadece o kadar değil tabii…
CHP’den seçilip meclise giren ve sonra istifa ederek Ak Parti’ye katılan Muharrem Eskiyapan’ı da sanırım hatırlamayanınız yoktur…
Hele Salih Fırat…
Daha dün gibi taze istifası…
Meclis’e CHP Milletvekili olarak girmiş bir süre sonra Ak Parti’ye transfer olmuştu…
Demek istemem o ki…
Başbakan o kadar işinin gücünün arasında unutmuş olabilir…
Siz hatırlatacak ve itibarını düşüren o açıklamayı yapmasına engel olacaksınız…
Yahu siz neden oradasınız?..
Başbakan’a gerektiğinde “Ek hafıza” olabilmek için…