Medya isterse Kılıçdaroğlu sokağa bile çıkamaz…

Medya isterse Kılıçdaroğlu sokağa bile çıkamaz…

Gitti arşive girdi…

Gazetecilik fikri takiptir…

Peki…

“Fikri Takip Gazeteciliği” kaldı mı?..

Hayır…

Neden kalmadı?..

Çünkü arşive girmek gazetecileri ürkütüyor…

Hemen hepsinin o kadar çok ayıpları var ki arşivlerde…

Diyelim ki taraflardan birinin gazetecisi / yazarı; karşı mahalleden birinin yanlışını, geçmişte söyledikleri / yazdıklarıyla bugünkü yazdıklarının birbirini tutmadığını kanıtlamak istedi…

Ve…

Gitti arşive girdi…

Geçmişte yazdığı yazılardan veya yaptığı televizyon konuşmalarından birini bulup çıkardı, yayınladı…

Ne oluyor?..

Bu defa da, geçmişteki ayıbı yüzüne vurulan meslektaşımız arşive girip kendisini mahcup edenin ayıplarını yüzüne vuruyor...

Dedim ya…

Arşiv; tarafların ayıpları ve utanmazlıklarıyla dolu…

Peki…

Kabul…

Ama ya muhalif basına ne demeli?..

Diyelim ki kendi ayıpları ortaya çıkmasın diye arşive giremiyorlar…

O halde başbakanın geçmişte söylediklerini araştırsalar ya…

 

Meselâ…

Bir yıl öncesine gitseler…

O günlerde Milliyet’te yayımlanan “İmralı Zabıtları” haberinden sonra Başbakan’ın neler söylediğine bir baksalar…

Hatırlayacaksınız…

Milliyet o günlerde İmralı’da yapılan ilk görüşmenin tutanaklarını yayımlamıştı…

Ve…

Hasan Cemal, Can Dündar, Derya Sazak kovulmuşlardı…

Peki…

Aynı günlerde Başbakan’ın yaptığı açıklamaları hatırlıyor musunuz?..

Tamam tamam, ben anımsatayım o halde…

Aynen şöyle demişti Erdoğan:
“Bunları kimin sızdırdığını biliyorum… Ya siz açıklayın o sızdıranları gazetenizde ya da ben açıklayacağım…”

Aradan tam bir yıl geçti…

Peki…

Başbakan o tutanakları sızdıranın kim ya da kimler olduğunu açıkladı mı?..

Hayır, açıklamadı…

Kusur Başbakan’da mı?..

Yoksa fikri takipçilikte sürekli sınıfta kalan medyada mı?..

Tabii ki medyada aabi...

Sormadılar ki açıklasın Başbakan

Yoksa hemen şeyderdi…

 

Başka?..

Hatırlayın..

Başbakan’a göre Gezi Parkı Protestocularını finanse edenler vardı…

Bunlara Başbakan’ın danışmanlarından biri “Faiz Lobisi” diyordu…

Başbakan ise o finansörleri “İhanet Şebekesi” olarak tanımlamış Muhalif Medya'ya, Faiz Lobisi’ne ve İhanet Şebekesi’ne şöyle seslenmişti:

“Ya çıkın ortaya milletimden özür dileyin; ya da ben bu şebekenin tüm bağlantılarını yakında milletimize açıklayacağım”.

Neredeyse 9 ay geçti aradan…

Çoktan rahmetli oldu Hüseyin Baradan…

Ama…

Kamuoyu halen Faiz Lobisi’nin kimlerden oluştuğunu bilmiyor…

Bu arada ne Muhalif Medya, Faiz Lobisi ve İhanet Şebekesi ortaya çıkıp milletten özür diledi...

Ne de Başbakan sözünü tutup da kim olduklarını açıkladı…

Sahi ya…

Başbakan’ın açıklayacağı sözünü verdiği ama halen açıklamadığı “Faiz Lobisi ve İhanet Şebekesi” kimlerdi?..

Bilen duyan insaniyet namına kamuoyuyla o bilgisini paylaşsa da öğrensek…

Başbakan belli ki ya unuttu kimler olduğunu ya da o kişi ve kurumlarla barıştı…

 

Başka?...

Başbakan 17 Aralık öncesinde bu defa da “Döviz Lobisi” diye bir ekonomik guruptan söz etti…

O kötü niyetli gurup piyasadan milyarlarca dolar toplamıştı…

Neden?..

Büyükçe bir devalüasyon olacağını bildikleri için…

Daha doğrusu zorla devalüasyonu yaptıracakları için…

Ve…

Ne kaa devalüasyon o kaa kâr…

Başbakan danışmanlarından biri işte o lobinin devalüasyondan tam 2 milyar dolar götürdüğünü bile iddia etmişti…

İyi ama…

2 milyar dolar kazanmak için en az 20 milyar dolar toplamak gerekiyordu…

Ve fakat…

Gelin görün ki…

Piyasadan bırakın 20 milyar doları 2 milyar dolar toplayan bile olmamıştı…

Merkez Bankası’nın sattığı para miktarı ise komikti ve bir milyarı bile bulmuyordu…

Peki…

Aradan geçen şunca zamana rağmen “Açıklayın dolarları toplayanı yoksa ben açıklayacağım” diyen Başbakan beklenen şarkıyı söyledi mi?..

Pardon…

Beklenen açıklamayı yaptı mı?..

Hayır, yapmadı…

Canım tabii ki kusur Başbakan’ın değil…

Başbakan’a ne söylerse danışmanları o da onu söylüyor milletine…

 

Başka?..

17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu'nu (Pardon yaaaa... Yoksa "iddia olunan" mı demeliyidim?.. Neyse...) başlatan Savcı Muammer Akkaş´a hitaben ne demişti hatırlıyor musunuz?..

Bir kere de ben anımsatayım:

“Senin nereye çalıştığını biliyoruz. Nereye çalıştığını açıkla yoksa biz açıklayacağız…”

Ben görevden alınan Savcı Akkaş’ın nereye çalıştığını halen bilmiyorum…

Başbakan açıkladı da duymadıysam lütfen duyanlar beni de bilgilendirirler mi?..

 

Başka?..

Başbakan bir dönemler avukatlığını yaptığı Ergenekon davalarının çok sevdiği ve övgüler düzdüğü savcısı Savcı Zekeriya Öz´e birden çok kızıverdi…

Neden?..

Zekeriya Öz, üç bakanın çocuğu ve Başbakan’ın en itimat ettiği işadamlarımızdan (Vatandaşlığı yeni olsa da dönemin İçişleri Bakanı’nın ayaklarının altına yatmayı göze alacak kadar sevdiği) Rıza Sarraf’ı (Reza Zarrab) tutuklatan sorgulamayı başlatmıştı…

Ve Savcı Öz’e çok öfkelenen Başbakan, Savcı Bey’in bir yılda 22 kez yurt dışına çıktığını cümle âleme ilân ettikten sonra şöyle demişti:

“Bütün deliller elde… Ya çık ortaya bir yıl içinde 22 kere yurt dışına neden gittiğini açıkla ya da ben açıklayacağım…”

Savcı Öz, “ben 22 defa yurt dışına gitmedim” diye bir açıklama yaptı…

Başbakan’ın yapacağı açıklamayı ise halen bekliyoruz…

Mutlaka açıklayacaktır…

Savcı Öz’ün emekli olmasını beklemiş olabileceği için bu konuda ben de çok acele etmeden bekleyeceğim…

 

Ve son olarak…

Başbakan, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının arkasında “Dış Güçler” olduğunu ilân etmiş; “Hepsini tek tek açıklayacağım” demişti…

O konudaki açıklamasını da bekliyoruz…

Belki de dış güçleri seçime giderken mahcup etmek istemiyor olabilir…

Bekleyeceğiz…

Beklemesine bekleyeceğiz de…

Şunu merak ediyorum:

Deyin ki muhalif medya tembel…

İyi ama iktidar medyası bari bu soruların cevaplarını almak için Başbakan’a hatırlatsa ya…

Tam da seçime giderken amma da iyi olur hani…

İhanet Şebekesi başta olmak üzere Faiz / Döviz Lobisi, Savcılar Muammer Akkaş ve Zekeriya Öz kamuoyuna rezil olurlar…

Hele Kılıçdaroğlu sokağa bile çıkamaz…

Çıkamayınca, “Başçalan” gibi saçma sapan, gerçekle uzak yakın alâkası bile olmayan suçlamalarını da kimseye duyuramaz…

Ben kıyağımı yaptım…

Bundan sonrası artık İktidar medyasına kaldı…