Gündem KCK tutuklamaları.
Daha önce de yazdığım gibi, medyadaki bazı kalemlerin tarafgir tutumu Türkiye’de sorunları içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Medya tutuklamalardaki bazı ‘saçmalıkları’ da kullanarak KCK operasyonunu gitgide içinden çıkılmaz hale getiriyor. Hatta getirdi bile.
KCK’nın PKK’nın şehirleri Kandil’e döndürme operasyonu olduğuna, gayri yasal işler yaptığına, tehditle bölge halkını sindirdiğine, mahkemeler kurup belediye başkanlarını yargıladığına, PKK’nın uzantısı olduğunda herkes ittifak ediyor.
Bu konuda, en tarafgir yazarın bile itirazını görmedim. Durum böyleyken bu tutuklamalara yoğun eleştiriler var.
Peki mesele böyleyken bu zorbalığa çözüm bulmak için tutuklama dışında nasıl bir yol izlenmeli? Gazetecilerin, aydınların, yazarların bu konudaki görüşü nedir? Ben merak ediyorum.
Tamam, devlet tutuklamaları yapmasın. Peki ne yapsın?
Öyle değil mi? Eğer tutuklamalar yanlışsa, bunun karşılığında KCK’nın bu yapıp ettiklerine devletin nasıl bir tutum takınması gerektiğini de söylemeniz gerekmiyor mu?
Halkın bir kesimine ‘zulüm eden’ bu yapıya devletin göz mü yumması lazım? Aydın sorumluluğu tarafsız bir tutumla bu soruya cevap aramayı gerektirmez mi?
Evet, ben de KCK tutuklamalarının meseleyi gitgide daha da içinden çıkılmaz hale soktuğunu görüyorum. Fakat tutuklamalar olmazsa bu şehir eşkıyalığına nasıl bir yolla son verileceğini de bilmiyorum?
Peki bu tutuklamalara bu kadar kesin bir dille karşı olanların bir alternatif önerisi var mı?
Tamam, tutuklamaları yapanların zekalarından benim de şüphem yok değil.
Dikkat ediyorsanız, Ergenekon davasındakine benzer bir kırılma KCK tutuklamalarında da yaşanıyor.
Biliyorsunuz Ergenekon davası da Hanefi Avcı, Nedim Şener, Ahmet Şık gibi hiç kimsenin ikna olmadığı tutuklamalar yapılınca büyük destek kaybı yaşamış, toplumda bu davaya var olan inancı neredeyse tersine döndürmüştü
Şimdi aynı ‘cinayet’ KCK tutuklamalarında işleniyor. Anayasa komisyonundaki bir Profesörü tutuklamak, ancak KCK’nın taban bulmasına yardım eder. Öyle değil mi?
Ben yargıda olup bitenlere gerçekten şaşıyorum. Gerçekten aklım almıyor. Dikkat ediyorum, AK Parti’nin kendisine oy vermeyenler nezdindeki en büyük itibar kaybı hep yargı kararlarından kaynaklanıyor.
Öyle değil mi? Dikkat edin, AK Parti aleyhine oluşan olumsuz havanın çok büyük kısmı yargının aldığı ama vicdanları rahatsız eden kararlarından kaynaklanıyor.
Eminim hükümet de bu durumun farkında.
Şimdi aynı olumsuz hava KCK’daki herkesi rahatsız eden tutuklamalarda yaşanıyor.
Görünen ve açık olan birşey var ki bu yargı kararlarında AK Parti’nin etkisi yok
Peki kimin etkisi var?
Bir hanımefendinin Ayanasa komisyonundan çıkarılıp hapse atılması bir çok gazeteci gibi hükümeti de rahatsız ediyor. Bunu ben de görüyorum.
Peki durum böyleyken kim KCK tutuklamalarını yaparken Prof Esra Büşranlı’yı ve Ragıp Zarakl’u bu listeye dahil ederek hükümeti büyük bir açmazla karşı karşıya bırakıyor?
Sizce de olup bitenlerde bir tuhaflık yok mu?
Gerçekten ilginç bir dönemden geçiyoruz.
Yargının ‘hangi kafaya’ hizmet ettiği sorusuna ben bir türlü cevap bulamıyorum. İçinizde bu soruma cevap verecek kimse var mı?