Köhnemiş Devletçi Sol zihniyet

Köhnemiş Devletçi Sol zihniyet

Her yıl, yaşadığımız seneyi yolcu etmeden önce absürt tartışmalar yapmaya mecbur muyuz ne?..
Geçen sene bu zamanlar "Noel baba dürüst olsa bacadan, pencereden değil kapıdan girerdi evlere" diye muhteşem bir ironi (öyle olmasa da fark etmez) yapan Keşan Müftüsü gündem yaratmıştı...
Diyanet İşleri başkanlığı da müftü için hemen soruşturma başlatmıştı...
Bu sene de kendisini "komik" ve "sanatçı" zanneden birinin edepsizliklerini tartışıyoruz...
Geçen sene bendeniz, "Noel baba dürüst olsa bacadan, pencereden değil kapıdan girerdi evlere" diyen Müftü için hiç vakit geçirmeden müfetti gönderen Devlet'e, TSK birlikleri tarafından Uludere'de "terörist" oldukları şüphesiyle öldürülen  35 vatandaşımızı hatırlatıyor;
"Yahu efendler!.. Her şeyi bir yana bırakın da Keşan Müftüsü için hemen müfettiş gönderen devlet, toplu katliam için neden soruşturma açmadı?.. gelin bunları tartışalım" diyordum..
Ama hayır...
Güzel medyam öldürülenlerin "terörist" değil kaçakçı" olduklarını söyleyerek minder dışına kaçıyor, kimisi ise; 
"bak gördünüz mü?.. Demek ki terörist değil, ekmek parası peşinde koşan kaçakçılarmış" diyerek "terörist"in yasa dışı, "kaçakçı"nın ise meşru olduğunu ileri sürüp insanın ölümüne değil; "kimliklerin" ölümüne ağlıyorlardı...
Ve...
Araya yılbaşı girince; Müftü de toplu katliam da unutuldu gitti...
Milletçe Noel Baba'nın gönlü olsun diye onun hatırına eğlenceler düzenledik(!)..
Öyle ya...
Kendisine Devletimizin bir memuru tarafından "Hırsız" muamelesi çekildiği için küser de bacalarımıza gelmekten bile vazgeçerse halimiz nic'olurdu?..

Ey Güzel insanlar!..
Ey kalplerinin duyarlılığı yüzlerine vuranlar!..
Bugün görüyoruz ki, toplu katliamla canlarına kıyılan 35 vatandaşın ve geride kalanlarının geyik muhabbetçisi Noel baba(!) kadar bile değeri yokmuş...
Bilirsiniz;
özgür dünyada bu tür cinayetleri işleyenlerin peşine solcular düşer...
Bizim solcularımız ve bilhassa müzmin muhalif solcu köşe yazarlarımız ise o gün bugündür öldürülen 35 vatandaşın neden öldürüldüğünü soruşturacaklarına; olaya fakirlik, fukaralık penceresinden bakıyorlar...
Yani, Komünizm...
Ama...
Fakirliğin temel sebebinin "yasakçılık" olduğunu eleştiren yok aralarında...
Ne demek istediğimi daha da açayım:
"Ey Devlet!.. İnsanların sadece düşüncelerini değil, ticaretlerini de özgür bırak... Varlıklı insanların paraları borsalarda bir saniyede ülke değiştirirken özgürce; o bölge insanlarının ekmek paralarını sınırlar ötesinde de özgürce kazanmaları için bölgedeki sınır ticaretini sıfır gümrüklü ve özgür bırak!" diyen var mı?..
Yok!..
Neden yok?..
Çünkü gümrük demek vergi demek...
Vergi demek bütçe açıklarına yama demek...
Bütçe açıklarına yama demek; refah içinde yüzenlerin denizlerine daha çok popülizm suyu taşımak demek...

Hâsılı ey güzel insanlar!..
Medyasının geneli, halen köhnemiş Devletçi Sol zihniyetin esiri olan...
Ve ey güzel insanlar!..
Medyasının geneli "komedyen" ya da "mizahçı" olarak "en solcu" geçinen ama yanında çalışan sanat emekçilerinin üç otuz para maaşlarını bile ödemeyen bir kara kapitalisti bilen... 
Medyasının geneli, halen sadece kendi düşüncelerine ve inançsızlıklarına özgürlük isterken; ticaretin (ille de sınır ticaretinin) devletin kontrolünde, dini inançların da Diyanet İşleri başkanlığının denetiminde olmasını isteyenlerin elinde olduğu sürece hangi İleri Demokrasi?..
Hangi Hukuk Devleti?..
Hangi Piyasa Ekonomisi?...
İnşallah dört gün sonrasından itibaren yeni yılla birlikte daha iyi, daha güzel, daha özgür günler görürüz...
İnşallah!..

Adnan Berk Okan