Özgür Gündem gazetesinin bir ay süreyle kapatılması her kesimi rahatsız etti.
Yasakçı zihniyetin yasa maddelerini bahane ederek her geçen gün biraz daha tahakküm kurması elbette huzursuzluk verici.
Bu yasağı kararlaştıranların, bugüne kadar niçin ilgili yasanın o maddelerinin gereğini yerine getirmedikleri de izaha muhtaç. Öyle değil mi?
Benim bildiğim, mezkur gazete son dönemlerde yayın çizgisini değiştirmiş değil. Yayın hayatına başladığı günden beri aynı yayın politikasını sürdürüyor. Öyleyse yasa maddesini uygulamak savcıların aklına neden şimdi geldi? Haksız mıyım?
Son dönemde yükselen gerginliğe yargının mütevazı bir katkı sunma çabasında olduğunu düşünüyorum.
Neyse, bence meselenin bundan daha önemli olan başka bir yönü var.
Medyanın genel olarak bitkisel hayata girdiği bir ortamda, bir gazetenin bir ay süreyle kapatılması bizim için ne anlama geliyor?
Bir ay süreyle kapatılan gazetenin durumu, yayına devam etmekte olan gazetelerden ve TV’lerden daha mı acıklı?
Türk medyası tükenişin eşiğinde, farkında değil misiniz? Gazeteler, gazeteciler, haber kanalları can çekişiyor. Görmüyor musunuz?
Bugün yayınını sürdüren gazetelerden hangisi kapanırsa, ardından gözyaşı dökeriz?
Veyahut bugün köşe yazarlığı yapan arkadaşlardan hangisi “Köşe yazarlığını bırakıyorum” dediğinde gerçekten üzülürüz?
Var mı ortamdan çekildiğinde eksikliğini hissedeceğimiz bir gazete, TV veyahut gazeteci?
Tekrar ediyorum: Türk medyası bitkisel hayatta. Gazetecilik, özel haber, fikri takip, dönüştürücü etki hak getire. Kimse içinden geçeni yazacak kadar bağımsız, cesur, şahsiyetli değil. Kimse berrak, tarafsız, namuslu ve güler yüzlü bir gazetecilik yapmıyor veyahut yapamıyor.
Kimisi hükümetten korkup iktidarı eleştiremiyorken, bir başkası cemaatten korkup oraya hiç dokunamıyor. Bir kısmı hükümete yakın olduğundan içinden geçeni yazamıyorken, bir diğeri ise askere yakınlığından dolayı olup bitene sağır.
Kısacası kimse gerçek düşünce ve duygularını yazıya dökemiyor, istediği manşeti atamıyor, istediği haberi yapamıyor.
İkiyüzlülük genel geçer bir kural halini aldı.
Giderek, bu tıkanıklık, boğukluk; gazetecilerin sağlıklı düşünme, doğru sorular sorma vb mesleki yeteneklerini de köreltti.
Üzülerek söylüyorum, gazetecilerimizin mesleki ahlakı, psikolojisi, maneviyatı geri dönülmez biçimde tahrip olmuş görünüyor.
Gazetecilerin en karamsar, en sıkıntılı, en bereketsiz günlerden geçtiği saklanamaz bir gerçek.
Hal böyleyken bir ay süreyle kapatılan bir gazete için ağlamak… Gerçeği görememenin bir başka işareti haline geliyor.
Bir gazete, yayınına ara verilmesinden, müdahaleye uğramaktan bir övünç payı çıkarabilir. Fakat kendinden kaynaklanan bocalamalar, yalpalamalarla çöken bir medya; acıklı durumunu mazur gösteremez.
Diyeceğim, eğer ille ağlayacaksanız topyekun Türk medyasının haline, içinde bulunduğumuz duruma ağlayın.
Zira, mevcut manzara; çürümüş ağaçların, budanmış ağaca ağıt yakmasına benziyor.
Haksız mıyım? twitter.com/acikcenk