Sevgili medya patronları ve
yöneticileri!..
Nereye gittiğinizi
göremiyorsanız eğer kendi ayaklarınıza sıktığınızı da
göremiyorsunuz…
Ne demek mi istiyorum?..
Dilimin klavyeme gücü yettiği kadar anlatmaya çalışayım…
“Medya” demek öncelikle “doğru
haber” demektir…
Haberlerinizin doğruluğu “güvenilir” olmanızın
teminatıdır…
Güvenilirliğiniz yoksa verdiğiniz hiçbir haberin
inandırıcılığı da olmaz ki o zaman akıntıya kürek
çekmiş olursunuz…
Peki;
Sahibi olduğunuz ya da yönettiğiniz kurumu
“güvenilir” buluyor musunuz?..
Pardon…
Bu soruya “hayır” diyecek haliniz yok…
O halde ben size bu konuda kamuoyunun görüşünü hatırlatayım:
“Kamuoyu size güvenmiyor”…
Ben nereden
biliyorum?..
Kamuoyu araştırma sonuçlarından…
Kamuoyu size neden güvenmiyor?..
Çünkü haberlerinizin çok azı “doğru”; diğer
birçoğu ise “doğru” olmaktan öte
“yönlendirme” amaçlı…
Yani;
Ekonomik çıkarlarınıza göre dizayn
ediliyor…
Kamuoyu verdiğiniz haberin arka plânında mutlaka “bir çıkar
ilişkisi” arıyor…
Ne fena!..
Peki “bağımsız” mısınız?..
Tabii ki “evet, bağımsızız” diyeceksiniz ama
“hayır”…
Hem de çok bağımlısınız…
Unutmayınız;
Devletle ticari ilişkisi, çıkarı olan herkes, her kurum
bağımlıdır…
İçinizde Devlet’le
(haliyle siyasal iktidarla) işi olmayanınız var mı?..
Yok…
O halde bağımsızlık türküleri söylemeye kalkışmayın sesiniz çok
kötü çıkıyor…
Gelelim, “tarafsızlık” konusuna…
Ne yazık ki “tarafsız” değilsiniz,
olamıyorsunuz…
“Taraf” olmak ayıp mı?..
Hayır; neden ayıp olsun…
Ama…
“Taraftar” olmak ayıp…
Habercilik yaparken kiminiz siyasal iktidarın taraftarısınız;
kiminiz muhalefetin…
Çok azınız “taraftar” olmaktan çıkıp sadece
“taraf” olarak kalabiliyorsunuz…
Fazla uzatmayacak ve hemen söylemek istediğim bir başka konuya
geçeceğim…
Geçtiğimiz Pazarı Pazartesiye bağlayan gece yarısından sonra
KanalTürk’te yayınlanan
“Futbolig” programı izledikçe zavallı
futbolseverleri düşündüm…
Düşündükçe yüreğim yandı…
Tepede birileri “Futbol” adı altında;
fukaraların ekmek paralarını çalmak için
birbirleriyle danışıklı dövüş bir kavganın
içindeler…
Onlar birbirleriyle kavga ediyormuş gibi görünüp ortamı gererek
futbola olan ilgiyi arttırarak zengin olurlarken;
fukara futbolsever; öğrenci evlâdından, evde köle gibi
çalışan karısından esirgediği üç kuruş parayı onları izlemek için
harcıyor…
Bazen rakip takımın seyircisini
bıçaklıyor…
Kimi zaman bir başka ülkeden gelmiş rakiplerin taraftarlarını
öldürüyor…
Neden?..
“Futbol” yüzünden…
Peki futbolun tepesindekiler ne yapıyorlar?..
Ne yaptıklarını geçen gece Mehmet Baransu
kendisini dinleyen herkese gösterdi…
Ama yine, her zaman olduğu gibi sadece o kanalda kaldı
Baransu’nun söyledikleri…
Sadece o saatte uyumayıp da
KanalTürk’ü izleyenler öğrendiler
“futbol” isimli oyunun içinde dönen kirli ve çöp
dolu dolapları…
Ne fena!..
Düşündükçe midem yanıyor…
[email protected]