Sözcü gazetesi, manşetinden veryansın ediyor.
TOKİ, inşaat şirketlerini tehdit ederek Sözcü’ye ilan vermelerini engelliyormuş.
Mesela Ali Ağaoğlu, tüm gazetelere boy boy ilan verdiği gün Sözcü’yü es geçmiş.
İnsan okuyunca üzülüyor.
Tirajlara bakınca Sözcü, bu ilanları en çok hak eden gazete.
Sözcü’ye yapılan haksızlığa iç geçirerek sayfalarını karıştırırken, o da ne!!
TOKİ’den tırstığı için Sözcü’ye ilan vermeyen Ali Ağaoğlu’nun sattığı konutların, Sözcü’de tam sayfaya yakın haberlerine yer vermişler.
Ağaoğlu’nun boy fotoğrafının yanına, ne muhteşem evler yaptığı haberi yazılmış. Reklamı olsa bundan iyisi olmaz.
İşte o zaman, üzüntü yerini “müstehak” sözcüğüne bırakıveriyor.
Sözcü, okuru ciddiye alsa iyi olur. Hürriyet ciddiye almadı, ne tirajlar kaybetti.
KOCASAKAL’A UMUT BAĞLAMAK İÇİN
İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’da, kendisinden umut etmek için çok şey var.
Kararlılık var. Heyecan var. Tutarlılık var. Tutku var. Sağlam bir dünya görüşü var. Müthiş bir zeka var. Mustafa Kemal sevdası var. Hırs var. Hitabet var. İnandırıcılık var.
Var da var.
Kocasakal belli ki CHP’de büyük oynamaya hazırlanıyor.
İyi de yapıyor.
Sadece. Kendisinden öncekiler gibi harcanmak istemiyorsa, maceraperestlikle liderlik arasındaki ince farka dikkat etmeli.
CHP, ne kanı deli akan gençlere mezar oldu.
NORMAL…
“Normal” oynak bir sözcük. Ülkeden ülkeye, kişiden kişiye değişiyor.
Ortalamaya işaret ettiği için tehlikeli de.
Her gün onca şehit vermek bizim “normal”imiz olmamalı.
TRUMP’IN SKANDALI BİZDE OLSA…
ABD Başkan adayı Trump bile, adı cinsel içerikli bir skandala karışınca çıkıp özür diledi.
Aynısı bizde olsaydı;
Hemen “montaj bu montaj” denirdi.
“Rakiplerimin oyunu” denirdi.
“Derin devletin kumpası” denirdi.
“O sırada ben orada değildim” denirdi.
HEY ALLAHIM
Bolu Belediye Başkanı inciler savurup “Allah bazılarını özel yaratır, ben de onlardan biriyim” demiş.
“Başka siyasetçilerle kıyaslanmak aşağılanmam olur” demiş.
Bak bak bak.
Sanırsın ki Bolu’yu dünya şehri yaptı.
Olmadı, milli gelirini katladı.
O da olmadı, Bolu’nun şahane aşçılarından küresel efsaneler yarattı.
Bu başkana çimdik atıp kendisine getirecek cesur bir Bolu beyi aranıyor.
TUHAF SORULAR
Eyy THY yönetimi, kaçırdığı uçak için bomba ihbarı yapıp inmesine neden olan şahıs sadece gözaltıyla mı kalıyor?
Zararın tazmini de kendisinden istenmeli.
Eyy Hamdi Akın, Akfen’in Bulvar Loft kampanyası Mine Tugay, Deniz Gökçe gibi silik isimlerin cilalanmasını mı hedefliyor?
Bana biraz öyle gibi geliyor.
Eyy TFF Başkanı, favori olarak rakibi İzlanda’yı gören, bunu da maç öncesi rahatça açıklayan Fatih Terim’e daha ne kadar göz yumup, doğum gününde pasta keseceksin?
Tazminatı ödemeden kurtulmanın yolunu bul.
Eyy güzel ülkem, ilkokul mezunu bir yazarın yazdığı kitaplara satış rekoru kırdırarak gelecekten umudumu daha ne kadar keseceksin?
Yayınevleri bir oturup tartışsa diyorum.
PAMUK PRENS’Lİ BİR ANI
Tamer Karadağlı günlerdir yeni filmi “Pamuk Prens” için konuşuyor. Biraz film, biraz özeleştiri, biraz tanıtım babında.
Karadağlı’nın henüz “Çocuklar Duymasın”ın “Haluk”una sıkışmadığı günler. Mütevazı Ankara dizisi “Ferhunde Hanımlar”da damat rolüyle ortalığı yıkıyor.
Daha genç, daha enerjik, daha az beyaz saçlı. Ve çok daha yakışıklı.
Genç kızların rüyalarının prensi olduğu günler.
Ortak dostumuz Engin Aybakan, Tamer’i almış, Fakültedeki odama kahveye gelmişlerdi.
(Engin halâ, “Tuttum yakışıklı adamın elinden odana kadar getirdim kaçırdın elinden” diyerek benle kafa bulur. Serseri.)
Biz kahve içiyoruz ama rahat yok. Odamın kapısı açılıyor, bir öğrenci kafayı uzatıyor sonra kapı kapanıyordu.
Bir, iki, üç derken.
Çıktım dışarı. Ne göreyim! İletişim’in kızları koridora toplanmış. Hep bir ağızdan “O, o değil mi?” diye bağırmaya başlamasınlar mı?
Ekran şöhretinin karşısında, fakülte karizması yerle bir olmuştu ama biz de çok gülmüştük.
MEZUNLARIMIZA DUYURU
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin özel sektörde karar mekanizmalarında çalışan mezunlarını arıyoruz.
Onlardan biriyseniz, ya da onlardan birini tanıyorsanız lütfen bana yazar mısınız?
Önemli not: Kesinlikle para yardımı falan istemeyeceğiz.
KİMİ GÜLER KİMİ KIZAR
İmam tweet atmış.
“Hayırlı cumalar. Cumaya gitmeyen erkekler bacımızdır” demiş.
Kimi ciddiye alıp kızmış, ben hayli zekice bir espri muamelesi yaptım, çok güldüm.
İLETİŞİM YÖNETMEYİ BİL-Mİ-YO-RUZ!
NTV Spor’a çıkan Arda Turan büyük olay olmuştu.
Gündem yaratmıştı. Taşları oynatmıştı.
Orada duracaktı. Durmadı. Bir kez daha konuştu.
Cılkını çıkarttı.
Tadını kaçırdı.
Konuşmasın barış çubukları tüttürmesine bakılırsa belli ki birilerinin ricalarını kıramamıştı.
Kendi imajını birilerinin ricalarına kurban edivermişti. Yanlış yaptı.
AKLIMDA KALAN
“Habercilikte bu da bir şey mi?” sorusu: Adalet Bakanı Bozdağ, sabahın körü, Haymana yolunda kıstırılan teröristlerin operasyonunu saat 10’a doğru haber yapan CNN Türk’ü kutlamış. Sayın Bozdağ bilmiyor olabilir, gazeteciler gazeteciyken, Twitter geyiğine düşmemiş, masa başına çakılıp kalmamışken sürekli polis telsizi dinlerlerdi. Böylece, bazen olay yerine polisten bile önce varırlardı.