Seçim sürecince, mümkün olduğunca siyasi analizden uzak
durduk.
Hatta hiç yazmadık, sustuk...
Ama bizim de bir sabrımız var, yalanların haksızlıkların
havada uçuştuğu bir dönemde...
Söz konusu medya olunca dayanamadık, klavyemizin tuşlarına dokunmak
zorunda kaldık.
Hiç lafı evelemeden gevelemeden Muharrem İnce'ye, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayının sarf ettiği o sözlere getirmek istiyoruz. İsmail Küçükkaya'nın programında söz vermiş...
Ne demiş?
Kulak verelim:
"Beni eleştiren tüm gazetecilerle canlı yayına çıkmak isterim. Benim cumhurbaşkanlığımda bu olacak. Buradan söz veriyorum."
Ya işte böyle...
Muharrem
İnce'ye "yalancı" sıfatını
yakıştırmak istemezdik.. Ama ne yazık ki
öyle...
Yalan söylüyor, verdiği söz doğru
değil. Zira Muharrem İnce hiç bir zaman
Kemal Kılıçdaroğlu kadar hoşgörülü olmadı, olamaz.
İstanbul'da gazetecilerle buluştu dün biliyorsunuz.
Kimler vardı o buluşmada?
Ya da kimler yoktu?
Muharrem İnce'yi irili ufaklı eleştiren kim varsa yoktu.
Bizim sitelerden (İnternethaber, Gazeteciler, Gazeteoku) hiçbir
temsilci yoktu. Akşam yoktu, T24 yoktu, Haber 7
yoktu..
Biz de haklı olarak sorduk:
"Hani ötekileştirmeyecektiniz? "
Evet sevgili dostlar, Muharrem İnce, seçim meydanlarında
ötekileştirmemekten söz ederken, İstanbul'da ötekileştirmenin
alasını yapıyor.
Yandaş ve yalaka sıfatlarıyla suçladığı gazetecilere daha şimdiden
gözdağı veriyor. Dahası ve ötesi, kendi yandaşlarıyla bir olup,
kendisini eleştiren gazetecileri yok sayıyor.
El-hak...
Yapsın bir şey dediğimiz yok...
Ama yalan konuşmasın..
Medyanın özgürlüğünden, medyanın şeffaflığından dem
vurmasın. Daha cumhurbaşkanı olmadan medyaya akreditasyon uygulayan
birinin ağzına yakışmıyor bu sözler..
Samimiyetten uzak...
Kafasının arkasında öteki olan birinin ağzından çıkan bu sözler
inandırıcı değil, zira yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor
işte...
TAMAM MI?