Habertürk’ün anketinde benim gördüklerim

Habertürk’ün anketinde benim gördüklerim

Habertürk’ün geçtiğimiz haftasonu yayınlanan anketinde ilginç sonuçlar var.

Anaakım medya anket sonuçlarını yayınlarken AK Parti’nin muhtemel oy oranını başlığa çekerek sanırım Başbakan Erdoğan’ın öfkesinden kurtulmayı amaçlıyor.

Çünkü AK Parti’nin oyunu düşük gösteren bir anket sonucunu yayınlayabilecek bağımsız bir medya yapısı ne yazık ki kalmadı.

"AK Parti’nin oyları düşmedi, hala yüzde 50.7" diyerek muhtemel öfkeden kurtuluyorlar ama içerik hiç öyle rahatlatacak veriler barındırmıyor.

Bize gösterilenden farklı bir tablo var bu anketin oranlarında.

Bütün anketlerin ortak sonucu AK Parti’nin kararsızlar eklenmeden gerçek oy oranının yüzde 35 bandında olduğu. Fakat "sandığa gitmem”,” kimseye oy vermem” diyenleri de partilere paylaştırdıklarında, oy oranları sizin de bildiğiniz rakamlara çıkıyor.

Burada dikkat edilmesi gereken şu: Başbakan Erdoğan’ın atacağı bir adıma ikna etmesi gereken oranın toplumun yarısı değil üçte ikisi, yani yüzde 65 olması.

Toplumun üçte ikisi yargıya da güvenmiyor.

Yargıya olan güvenin bu derece yerlerde süründüğü bir ortamda insanlar arasında adalet, hukuk, barış nasıl tesis edilecek, kimse bilmiyor. Görünen o ki bunu dert de etmiyor.

Yayınlanan ankette benim dikkatimi çeken en önemli sonuç barış sürecine toplumun bakışıyla ilgili.

“PKK sorununun çözümü için devletin Abdullah Öcalan ile görüşmesini onaylıyor musunuz?” Sorusuna yüzde 58.5 "hayır" derken, "evet" diyenlerin oranı yüzde 25.4’te kalıyor.

“BDP milletvekillerinin İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşmesini onaylıyor musunuz?” sorusuna yüzde 77.2 “hayır” derken “evet” diyenlerin oranı yüzde 22.8’de kalıyor.

Hani toplum barış sürecini destekliyordu? Hani bu insanlar artık tabut görmek istemiyordu?

Sizin de aklınıza bu sorular gelmiyor mu?

Sanırım halk tabut ile barış sürecindeki özensizliğin neden olduğu tablo arasında sıkışıp kaldı.

Bir tarafta bu ülkenin gencecik evlatlarının canı var, diğer tarafta ise milletin gururu.

Görünen o ki toplum barış sürecinde her iki tarafın da iş tutuşundaki özensizliklere, toplumun hassasiyetlerini görmezden gelen tutumlara  tepkisini yansıtıyor.
Barış'ı desteklemek demek herşeye "evet" diyeceği anlamına gelmediğinin göstergesi bu anket. 

Çünkü süreç toplumun duygularını görmezden gelen bir yöntemle yürütülüyor.

Farkında değil misiniz izlenen metot, kullanılan dil milletin gururuna dokunuyor.

Öcalan’ın birden bire bu kadar meşrulaştırılması ve Kürtlerin meşru lideri pozisyonuna oturtulması, BDP’li vekillerin Kandil’e gidip Karayılan başkanlığında toplanmaları,  o toplantı resimlerinin servis edilmesi, başkanlık sisteminin pazarlık masasına sürülmesi.. .Tüm bunlar toplumun hassasiyetlerini kabartacak türden davranışlar.

Verilen bu pozlar önemsizse, BDP’li vekilin dediği gibi “bunca genç boşuna öldü.” İnsanlar bunu kaldırabilir mi?

Çünkü çok değil daha 3-5 ay önce “Öcalan’ı asalım mı”, “PKK ile görüşen BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldıralım mı” diyerek toplumun hassasiyetleri kabartıldı.

Şimdi ise halktan bütün bunları unutmasını Öcalan’ı liderliğini ve BDP’liler’in Karayılan ile poz vermelerini sineye çekmesini bekliyorlar.

Süreci yürütenler açık olmakla hassas olmayı birbirine karıştırıyor.

BDP’liler kabaracak bu hassasiyetin hem kendilerinin hem de Öcalan’ın beklentilerini karşılamayı da zora sokacağını sanırım görmüyorlar.

Toplumda oluşacak memnuniyetsizliği görmezden gelecek bir sürecin ilerlemeyeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok. Birazcık dürüst olmak yetiyor.

Hem “barış görüşmeleri yapıyoruz” deyip Karayılan ile poz veriliyor, hem de göstermelik de olsa Kandil bombalanıyor. Demek ki toplum bu numarayı da yutmamış.

Diğer taraftan milliyetçiliğin bu kadar aşağılanmasının da toplumdaki reaksiyonu artırdığı kanaatindeyim.

Çünkü Türkiye’de kimse Milliyetçilikten Irkçılık anlamı çıkarmıyor. Bu ülke topraklarında ırka dayalı politikalar hiçbir zaman zemin bulamadı.

Buna rağmen kendi ülkesini, kendi toplumunu; sevmenin, yüceltmenin, önemsemenin adı olarak öne çıkan Milliyetçiliği aşağılayan, ayaklar altına alan başka bir ülke var mıdır bilmiyorum.

Milliyetçiliği istiskal ederek, ayaklar altına alarak nereye varacaklar, anlamış değilim.

Ankette benim dikkatimi çeken bir diğer sonuç da  “Hükümetin Suriye politikasını nasıl buluyorsunuz?” sorusunda.

"Başarısız buluyorum" diyenlerin oranı yüzde 59.6.

Gördüğünüz gibi soruların ortaya çıkardığı memnuniyet oranı "üçte biri" hiç geçmiyor.

Türkiye’deki kanı durdurmak için Öcalan’la bile görüşmeyi göze alan iktidarın, Suriye’de kanı durduracak muhaliflerin Esad’la masaya oturmasını engellemesi toplumun gözünden kaçmış değil.

Demem o ki anketler sadece AK Parti’nin oy oranının yüzde 50.7 olduğunu söylemiyor. Birçok şey daha söylüyor.

Ama söyledikleri aydınlarımızın, gazetecilerimizin, kanaat önderlerimizin söylediklerine pek benzemiyor haberiniz olsun.   twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın