Gülen cemaatinden kim ne istiyor?

Gülen cemaatinden kim ne istiyor?

Gülen grubunun öncülük ettiği Cami- Cemevi projesi; cemaati, yeni bir tartışmanın da ortasına çekti.

Birçokları, cemaatin attığı bu adıma kuşkuyla yaklaşıyor.

Bana sorarsanız, Cami – Cemevi projesi, Aleviler için küçük olabilir, ama Türkiye için gerçekten önemli bir adım.

Mezhep savaşının bölgeyi kasıp kavurduğu bir dönemde, barışçı, birleştirici bir tablo oluşturması bakımından gayet anlamlı bir girişim.

Toplumun Sünni çoğunluğu, cemevine mesafeli yaklaşıyor. Cami – Cemevi projesinin, bu yaklaşımı müspet hale getireceğini, cemevine olan direnci hafifleteceğini görmezden gelmemek lazım.

Neyse, asıl yazmak istediğim, bu önemli proje değil.

Cemaat ne yaparsa yapsın, kimileri tarafından kuşkuyla karşılanıyor.

Bir samimiyet testine tâbi tutuluyor.

Peki niçin? Neden toplumun bir kısmının gözünde cemaat 'tehlikeli bir yapı’ halini aldı? Nasıl oldu da son derece zor işler başarmış bir topluluk “şüpheli” sıfatına hapsedildi? İşte bu konuyla alakalı olarak Gülen cemaatinin her mensubuna, sakince birkaç söz söylemek istiyorum:

Sayın cemaat…

Nasıl oluyor da ülkeye bu kadar hizmet ettiğiniz halde, toplumun bir kesiminin nefret ve korku objesi haline dönüştünüz?

Bu konu üzerine düşünmek gerekmez mi?

Doğrusu, bu ülke için gayet iyi işler yaptınız. İslami cemaatler içerisinde en kararlı, en çalışkan, en fedakar, en disiplinli olan sizdiniz.

Türkiye’nin binlerce fakir evladı sizin yardımlarınızla üniversite okuyabildi.

Binlerce genç sizin sayenizde büyük şehirlerde sığınacak bir yuva buldu.

Eğitim alanında yaptığınız işlerle herkesin yüzünü ağarttınız. İşinizi o kadar iyi yaptınız ki size mesafeli olanlar bile çocuklarını sizin okullarınıza göndermezlik edemiyorlar.

Ailenizi, hatıralarınızı, hayatınızı bırakıp Türkiye'nin adını, bayrağını, dilini dünyanın dört bir tarafına taşımak için seferber oldunuz.

Türkiye’de çok daha iyi imkanlarla çalışabilecekken Afrika’nın en sorunlu bölgelerinde samimi bir hizmet aşkıyla büyük fedakarlıklarda bulundunuz.

Dünyadaki birçok İslami hareket radikalizmin pençesine düşüp kuru gürültüye, slogana teslim olmuşken siz büyük bir sabır ve dirayetle esaslı sonuçlar alacak işler yaptınız.

Kısacası bu ülkeye, size kızanlardan daha çok hizmet ettiniz. Elbette ki yapılan her işin eleştirilecek yönleri vardır. Ama sonuç olarak baktığımızda umut verici, güzel işler çıkardınız.

Gelgelelim finansal imkanlara ve insan kaynaklarınıza rağmen medyada pek başarılı olamadınız. Ne kurduğunuz gazeteleriniz ne de TV'leriniz eğitim kurumlarınız gibi cazip değiller. Çocuklarını sizin okullarınıza gönderen “ötekiler”, sizin yayın organlarınızı takip etme ihtiyacı duymuyor.

Bütün bu hizmetleri "Siyasetin şerrinden Allaha sığınırım" şiarı eşliğinde yaptınız.

Fakat şimdi tuhaf bir havaya bürünmüş gibisiniz.

Okyanusu geçtiniz, fakat derede zorluk yaşıyorsunuz.

“Gizli hesapları olan yapı” olarak görülüyorsunuz.

Fakirlerin elinden tuttunuz. Ülkemiz için hayatınızı, geleceğinizi feda ettiniz. Ciddi sıkıntılara katlanarak emekler verdiniz. Şimdi tüm bu emekleri ve semereleri siyaset ve başka hesaplara kurban vermek üzeresiniz.

Yüzünüzü topluma dönmüşken olağanüstü işler yapıyordunuz.

Şimdiyse yüzünüzü devlete dönmek istiyorsunuz. Bu da sizi tartışmalı, kuşkulu hale getiriyor.

İnsanların gönlünde kurduğunuz tahtı, devlet tahtına feda ediyorsunuz.

Hizmet aşkını, o manevi şevkinizi; hırsla yoğrulmuş bir yarışa dönüştürmek size kazandırmaz.

“Her tarafta biz olmalıyız” sevdası size gönül verenlerin emeğini zayi eder.

Bürokraside, politikada ektin olma, direksiyon başına geçme eğilimi tüm bu emeklerin saflığını ve bereketini alır götürür.

Sizler, iktidara özgü illüzyonlara kapılmadığınız için…

Kolaylığa yönelmeyip zorluğa göğüs gerdiğiniz için…

En hüzünlü gecekondudaki en mazlum çocuğa yardımcı ve sırdaş olabildiğiniz için…

Kibirden uzak durabildiğiniz için…

Kişisel çıkar değil, millî fayda gözettiğiniz için…

İlgi, takdir, sevap, ödül, alkış, para… çok şey kazandınız.

Bu kazançlarınızı, bu teveccühü, bu bereketi heba etmeyin.

Unutmayınız ki en uçarı kimselerin, suçluların, serserilerin bile sağlam dostlara, şifalı bir arkadaşlık ortamına gereksinimi vardır.

Sizler, işte o arkadaş grubuydunuz.

Hepimizin umuduydunuz.

Sayın cemaat…

Gelinen yer, beni rahatsız ediyor.

Sizi etmiyor mu?

İsteğiniz gerçekten bu muydu? Twitter.com/acikcenk 

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın