Telefonuma Ahmet Altan ve Yasemin
Çongar’ın Taraf’tan istifa ettikleri
haberi düştüğünde inanamadım…
Etle tırnağın birbirlerinden ayrılması gibi bir şeydi bu…
“Taraf” adı her ikisinin de
“mütemmimi” idi adeta…
Tırnağın etten ayrılması, koparılması beden için nasıl bir
işkenceyse; Taraf’la, Altan ve
Çongar’ın birbirlerinden koparılması da öyle bir
şeydi…
Taraf’a ve Ahmet Altan’a karşı
gösterdiği vefayı her zaman takdir ettiğim
Rasim Ozan Kütahyalı’yı aradım…
Sesi ağlamaklı idi:
“Rasim Taraf’ta neler oluyor böyle?..” diye sorduğumda;
“abi çok duyguluyum şu anda; hani ‘dokunsalar ağlayacağım’
denir ya öyle. Benim için Taraf ve Ahmet abi çok değerlidir. Taraf
benim için okul oldu, Ahmet abi de öğretmen. Bugün bulunduğum yeri
Taraf’a ve Ahmet abiye borçluyum”.
“Peki neden oldu?
Nasıl oldu böyle birden bire?. Hükümet baskısı mı?..”
“Yok abi ya Ahmet abi yoruldu, parasız, pulsuz;
çalışanların maddi sorunlarını çözemiyor; en küçük paralar bile
ödenmiyor; Ahmet abi söylemedi ama ben dokuz aydır maaş alamadığını
biliyorum…”
“Yani sadece bunlar mı?”
“Kurumsallaşamadı Taraf; çok kişisel düzeyde kaldı ama
tabii en önemlisi ekonomik sorunlar. Ahmet abi gazete mi yapsın
para mı bulsun?.. Bir de yeni bir roman yazacaktı, vakti yok
sanırım bu da çok önemli”.
“Geri dönüş olur
mu?”
Yalan
diyenin!.. Ahmet Altan'ın veda yazısından: "Her gazetede iyi yazarlar vardır ama bu gazetedeki kadar iyi, dürüst ve yürekli yazarın birarada olduğu başka bir gazete olmadığını söylemek abartı sayılmaz." Bu tespite "yalan" diyenin... |
“Zannetmem, Ahmet abi ‘gidiyorum’ dediğine göre
dönmez.”
“Sen neler hissediyorsun şu anda?”
“Yüreğim yanıyor abi; Ahmet abi ile Yasemin Türkiye’nin
kaderini değiştirdiler, tarihe geçtiler, benim gibi liberal
demokrat gençlerin önünü açıp imkân tanıdılar. Toplumu boğmak
isteyen güçleri perişan ettiler.”
“Gerçekten de
Başbakan’ın baskı yapmadığından emin misin?”
“Eminim; Başbakan kamuoyu önünde söyler söyleyeceklerini
ama patronaja asla baskı yapmaz.”
“Ama Ahmet Altan da
çok ağır şeyler yazdı son zamanlarda. Sen Başbakan’ı en çok seven
yazarlardan birisin, kızmadın mı Ahmet Altan’a?”.
“Başbakan’ı tabii çok seviyorum ama Ahmet abiye vefasızlık
mı yapayım yani abi?. Bana göre adam işini yapıyordu;
demokratikleşme ve AB’ye giden yoldan kopuş olduğunu düşündü;
Uludere konusunda duyarsızlık olduğu için öfkelendi biraz da
falan”.
"Sen de onun gibi mi düşünüyorsun?"
"Öyle durumlar olur ki bazen, dostluk duyguları düşüncenin
önüne geçer".
"Yani"
"....."
Sonra da titreyen bir sesle “bu kadar” dedi.
Telefondaki vedalaşma sözcükleriyle konuşmayı bitirdik.
Taraf
olmasaydı
İnsaf, izan, edep… Yahu dostlar; Çalışırken rahat bırakmadınız bari ayrılığa saygı gösterin… 5 yıl süren şu çileli demokrasi yolculuğunda “tık” dememiş Taraf patronajı Taraf’ın yayın politikalarına bugün mü “isyan” edecek yani?.. Ayıp yahu!.. İnsaf, izan, edep… |
Dostlar!.
Bütün yayın hayatı
boyunca Taraf Gazetesi “taraftar” olmadı ama
“taraf” olmaktan da hiç vazgeçmedi…
Haber üretmedi, haberin öznesi olmadı, “gerçek
haber” adı altında kendisinden istenilen şeyleri uydurmadı
“haber” diye…
Ne yaptı peki?..
Olan biteni, hiçbir kişi ve kurumun yanında durmadan; çıplak
gözle nasıl görünüyorsa öyle duyurdu okurlarına…
Rasim’in dediği gibi liberal
demokrat gençler için
bir “okul” oldu; gerçek gazeteciliğin
nasıl yapılacağını gösterdi.
Ne iktidara destek verdiğinde fanatikti…
Ne iktidarı eleştirirken önyargılı bir nefret vantilatörlüğü
yaptı…
Şimdi kimileri diyorlar ki;
“Ergenekon yargılaması bitince Ahmet Altan ve Yasemin
Çongar’ın da işi bitti”…
Bu çirkin dedikodu
sadece Altan ve Çongar’a
değil; Taraf’ın patronajına da
hakarettir…
Hem Ergenekon yargılamasına kötü(!) bir
şey mi olmuş?..
“Fos” mu çıkmış?..
Taraf’ın haberlerinde bir manipülasyon, bir yalan,
bir düzmece, bir kurmaca falan olduğu mu anlaşılmış?..
Yooo…
“Taraf olmasaydı bunu kimse
yayımlayamazdı” denilecek haberleri
hep Taraf yaptı…
“Cemaatçi” dediler…
Birkaç gün sonra gazetenin birinci sayfasında “Cemaat
– PKK seçim işbirliği” diye atılan bir manşetten
sonra iddianın sahiplerinde kızaracak yüz olmadığı için pişmiş
kelle gibi sırıttılar yanıldıkları söylendiğinde…