TGRT'deki Basın Odası'nın yayın tarihini
Facebook'taki bir arkadaşımla paylaştım
ve "izle" dedim.
"Hayır" dedi, sadece Ulusal
Kanal ve Halk TV'yi izlediğini söyledi...
İtiraz ettim, "benim programım, ben
sunuyorum" dedim ama dinletemedim:
-İzlemem!
Nedenini sorma gereği duymadım, arkadaşımın neden sadece iki kanalı
tercih ettiğini biliyordum. Saygı duydum, ısrar
etmedim. O da geri adım atmadı. Güzel dileklerle yazışmamızı
noktaladık.
***
Fikir özgürlüğünden dem vuruyoruz ya
hep...
İşin aslı öyle değil!
Ne kadar fikir özürlü olduğumuzu, şu Gezi
eylemleri boyunca gördüm.
Özışık ailesinin sıkı bir dostu.. Süleyman Özışık'a mesaj
atıyor:
-Seni Facebook arkadaşlığımdan
sildim.
-Niye?
-Gezi eylemlerinde bizim tarafta
olmadın!
"Şaka" sandım!
Süleyman'la kontrol ettik, gerçekten silmiş!
Allah'tan benim arkadaşlığımın sanal boyutu yoktu. Bu hafta yüzyüze
görüşeceğiz, beni de silip silmediğini o zaman
öğreneceğim.
Doktor yalnız değil bu yolda!
Gezi eylemleri sonrasında, birbirlerinin Facebook arkadaşlığını
bitiren çok sayıda kişi var. O kadar ki, arkadaşının isminin
önündeki TC'ye tahammül edemeyenler var.
***
Twitter'daki takipçi sayısı karşılıklı olarak azalıyor.
Geçen bir arkadaşım DM'den yazdı:
-Sana yakıştıramadım!
-...?
Bir başkası...
-Yakışıyor mu sana?
Ne İsa'ya, ne de Musa'ya yaranamadık!
Bu arkadaşlar ayrı düşünüyor, biz ise habercilik yapıyoruz. Her
ikisinin de hoşuna gitmeyen haberleri paylaştığımızda azar işittik
işitiyoruz.
Dedim ya bölündük...
Gezi bizi böldü, seçimlere 8 ay var, o zamana kadar birbirimizi
boğazlamazsak iyidir.