Referandum süreci, ateşli geçti. Herkesin zihnine sıkıştırdığı oylar, pazar günü açığa çıktığında, geride, sadece yapılan çirkinlikler kalacak.
Referandum sürecinde, aynı dili konuştuğumuz insanlarla aynı fikirleri paylaşmasak da, karşılıklı birbirimizi anlamıyor oluşumuz, birbirimize saygı duymuyor oluşumuz, ne kadar da acıklı değil mi?
"Evet" veya "Hayır" için çırpınan herkes...
Biri diğerini dinledi mi?
Ya biz?
Biz dinledik mi?
Sevmediğimiz, ya da gönül verdiğimiz kişilerin ne konuştuğunu, ne anlattığını dinledik mi?
İçimizdeki öfkenin esaretinden kurtulup, karşı tarafı duyduk mu?
Hayır!
Hepimiz, bilerek ve isteyerek duymamakta ısrar ettik.
Egomuzun yönettiği ne kadar çirkinlik varsa hepsini bir bir sergiledik.
Savaşa gitmiyoruz kardeşler...
Türkiye adeta kara bulutlarla kuşatılmış durumda. Avrupa istiyor ki, birbirimizin gözünü oyalım. FETÖ'nün karanlığı hâlâ üzerimizde. Onlar vicdanını kaybetti diye, biz de mi öyle olmalıyız? İnsaf ve vicdanı körelmişlerle aynı yolculuğa çıkmak zorundamıyız?
Milletvekilleri, danışmanlar, belediye başkanları, kendini bir halt zanneden belediye personeli... akşam yatıp sabah parlak fikirmiş gibi saçmalıklarıyla huzurumuzu ve sükunetimizi bozmak için yola revan olan ruh... O kadar çok ki bunlardan...
CHP milletvekili, "evet"çileri denize dökeceğini söylüyor.
AK Partili Belediye Başkanı, "hayır"cı personelini işten atmakla tehdit ediyor.
Allah'ın gurur ihsan etmediği bir zibidi ise, "17 Nisan'da savaşı kazanınca, bunların karıları ve kızları ganimet olarak 'evet'çilere helaldir" diyecek kadar alçalıyor.
Çürük kokularını etrafa yayan, kan, silah, bomba ve vahşetten beslenen bu soytarıların (Ömer A) salyalarından akan sözlerin, elbette toz zerresi kadar kıymeti yoktur.
Ama yine de midemizi bulandırıyor.
Tıpkı, milleti denizle dökmekle tehdit eden CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un alzheimer hastası annesinin fotoğraflarını gazetelere servis etmesi gibi..
Yalanlara bir anneyi alet etmek ne acı değil mi?
16 Nisan, (İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki zibidi 17 Nisan savaşı diyor) milletin tercihini ortaya koymuş hâli olacak. Milletin kararı, bütün bu çirkinlikleri silip süpürmeyecek elbette. Geride kalan her çirkinlik, sahibinin boynunda ömür boyu asılı kalacak.
O gün, "EVET" çıkarsa, büyük bir zafer kazanmışçasına başımızın dönmesine gerek yok. "HAYIR" çıkarsa, hayata küsmenin de bir anlamı olmasın!
Neticede milletin dediği olmuş olacak!
Zira, milletin kalbi de, gönlü de sürçmez!
Yeter ki biz bu millete, doğruları söyleyelim.
Twitter: @HadiOzisik
Facebook: Hadi Özışık
Instagram : @hadiozisik