Fehmi Koru meselesinde hasar raporu

Fehmi Koru meselesinde hasar raporu

Fehmi Koru meselesine yeniden girmeyi düşünmüyordum. Fakat olayın geldiği tuhaf nokta ve yol açtığı sığ tartışma beni bu meseleye tekrar çekti. Suskunluğum, efendiliğimdendir. Yoksa üstümüzü unlu görüp değirmenci zannetmeyin.

Dediğim gibi, medyanın meseleyi çektiği tuhaf nokta bu konuya ilişkin bazı olgulara dikkat çekmeyi de zorunlu hale getirdi.

Öncelikle şu tespitimi üzülerek sizinle de paylaşayım.

Fehmi Koru meselesinin tartışılma biçimine bakınca, bir kere daha gördüm ki medyanın sorunu ‘yandaş’ veyahut ‘malum medya’ gibi kamplara ayrılması değil. Hiçbir siyasi ve ideolojik ayrım olmadan genel bir çürümenin yaşanmasıdır. Ne yazık ki Sakillik, düzeysizlik, cahillik medyayı ele geçirmiş durumda.

Medya kof, düşünce üretmeyen, çıkardan başka bir şey gözetmeyen tarafgirliği bağımsızlığa ve adil olmaya tercih eden bir yapıya dönüştü, bir ucube halini aldı.

Fehmi Koru meselesinin tartışılma biçimi gösteriyor ki Türkiye’de gazetecilerin büyük çoğunluğu elde ettikleri makamları, konumları çok iyi gazeteci oldukları için kazanmış veyahut koruyor değiller. 

"Mesleki" hayatlarını daha çok birilerinin adamı veyahut bir kampın mensubu olarak sürdürmeyi tercih ediyorlar.

Fehmi Koru’nun Yeni Şafak’tan ayrılmasına varan süreç bunu iyice gözler önüne serdi.

Bir eleştirinin nerelere vardığı, nasıl bir hesaplaşmanın aracı haline getirildiğini hep beraber gördük. Görüyoruz.

Herkes bu olayı bahane ederek, kendi kişisel hesabını görmeye başladı.
 Bir çok kimse Fehmi Koru olayı etrafında bir pozisyon aldı. Fehmi Koru taraftarlığı veyahut karşıtlığı üzerinden hesap görme gayreti içerisindeler. Fehmi Koru meselesi neredeyse bir oyun kurma platformu haline getirildi.

Bu mesele üzerine TV ekranlarını ve köşeleri dolduran gevezelik artık son bulmalı.  Buradan Türk medyasının arızalarına, dertlerine bir fayda doğmayacak. Sadece medyanın değil, karın ağrısı olan mensuplarının  bu hastalıklarına da çare olmayacak.

Doğrusu Fehmi Koru’nun gazetesiyle tuhaf bir şekilde ilişiğinin kesilmesinden sonra olayın bu yönünün artık tartışılacak bir tarafı kalmadı. Eğer ortaya böyle ağır bir sonuç çıkmamış olsaydı, kuşkusuz eleştiride öne sürdüğüm olayları netliğe kavuşturacak farklı veriler de sunabilirdim.

Ama konu kulvarından çıkarıldı.  

Bu nedenle asıl tartışılması gereken konu Koru’nun gazetesiyle ilişkisinin kesiliş biçimidir.

Kimse buna cesaret edemediği için çıkan bu sonuç tartışılmıyor.

Peki Fehmi Koru’nun gazetesiyle ilişkisinin kesilmesinin asıl nedeni nedir? Niçin kimse bu işin arka planını merak etmiyor? Sizin de dikkatinizi çekiyor mu?

Ben şimdi Fehmi Koru’nun arkasından timsah gözyaşı dökenlerin Fehmi Koru’ya kapılarını açıp açmayacaklarını merak ediyorum.
Liberal yazarları gazetelerine almak için geçe gündüz çaba harcayanlar aynı çabanın onda birini bakalım Fehmi Koru için de gösterecekler mi?

Bundan sonra neler olacağını hep beraber göreceğiz.