Türkiye çeyrek asırlık terörle mücadelede yeni bir evreye giriyor.
PKK ile mücadeleyi kazanamayan Türkiye artık masaya oturmayı tartışıyor.
Medyada, siyasette, iş ve sanat dünyasında ortak bir görüş var: Tek çare müzakere.
Son zamanlarda yüzlerce gencin ölümünün neden olduğu çaresizlik de toplumun büyük kısmını bu konuda ikna etmişe benziyor.
Evet, yenildik ey halkım.
Bir etnik köken, bir ideoloji veyahut toplumun bir yarısı değil, bu topraklar üzerinde yaşayan millet olarak hepimiz yenildik.
Türkiye ne yazık ki PKK’ya değil, kendi çürümüşlüğüne, kendi samimiyetsizliğine yenildi.
30 yıldır terörle ‘mücadele’ halindeyiz. Karakollar defalarca PKK baskınlarına hedef oldu, binlerce genci kaybettik. Buna rağmen hala çadırdan, korunaksız karakollara bu ülkeyi mahkum eden siyasilerin çapsızlığına yenildik.
Her karakol baskınının, her saldırının, her tuzağın ardından ortaya çıkan ‘ihmallerin’ sorumlusu, beceriksiz, sorumsuz, iş bilmez, ruhunu ve vicdanını kaybetmiş TSK mensuplarına yenildik.
On yıllardır doğu ve güneydoğuda “terörle mücadele” diye bölgede devlet adına terör estirip önüne gelen insanı dağa kaldıran JiTEM gibi organizasyonlarla PKK’nın toplumda taraftar bulmasına zemin hazırlayan kirli odaklara yenildik.
PKK ile mücadele adına Kürt halkına eziyet eden, hapishanelerde insanlık dışı muamelelere maruz bırakan; baskıyla, zorbalıkla, kardeşlikten, şefkatten, merhametten uzak yöntemlerle sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getiren, PKK'nin varlığını daha da meşrulaştırın akıldan yoksun devlete yenildik.
PKK’ya destek verdiğini bildiğimiz ülkelere tavır bile alamayıp üstelik ‘dost’ olmak için çabalayan, siyasi kariyerini bu ülkelerle olan yakınlığına borçlu olan muhteris siyasilere yenildik.
PKK’ya yardım ettiği açıkça belli olan Çekiç Güç gibi organizasyonları bu topraklardan yıllarca gönderemeyen, gönderme girişiminde dahi bulunmayan korkak ruhlu vekillere ve hükümetlere yenildik.
Kürt sorununu bölgeye yol, baraj, köprü ve havaalanı yaparak çözeceğini düşünen, halkin gerçek taleplerine kulak tıkayan vizyonsuz, bilinç ve zeka yoksunu, siyaset erbabına yenildik.
Rakibine, muarızına karşı üstünlük sağlamak için PKK’ya destek vermekten dahi çekinmeyen, terörü Türkiye’deki iktidar mücadelesinde kendi kazancı için kullanan hain ruhlu bürokrasiye yenildik.
Hem şehitliğin ‘muteber bir son’ olduğunu söyleyip hem de 30 yıldır bu payeyi kendi çocuklarına değil, sadece gariban halkın çocuklarına reva gören vicdan yoksunu, samimiyetsiz devlet yöneticilerine yenildik.
Toplumun dikkatini devletteki bu çürümüşlüğe, kirli odakların varlığına, siyasetin hesaplı tutumuna, bürokrasinin ihanetine çekeceğine, Türkiye’nin PKK ile masaya oturmasını tek amaç haline getiren tarafgir, ideolojik, takıntılı, korkak ruhlu bir kısım medyaya yenildik.
Yıllardır doğu ve güneydoğuya tek bir çivi dahi çakmayan, büyük şehirlerde market ve kasap reyonu açmayı marifet sayan yerlilikten uzak sermayeye yenildik.
Şehit analarının gözyaşlarını hatırlatıp “PKK ile asla pazarlık yapmayacağız” dedikten 5 dakika sonra da “gerekirse İmralı ile bile görüşürüz” diyen, bunu da topluma siyasi başarı diye takdim eden kurnaz siyasilere yenildik.
Kısacası bir ülke olarak PKK'ya degil kendi ihanetimize yenildik ey halkım.
PKK terörü ile bu çürümüş, samimiyet ve akıl
fukarası ‘yapı’nın arasında sıkışıp
kaldık.
‘Mücadele’ demek için cesaret alacağımız, güveneceğimiz
işini düzgün yapan ne ordumuz, ne yargımız, ne medyamız, ne de
bilinç düzeyi yüksek siyasilerimiz var.
Bunca yıldır PKK ile ‘mücadele’ edenlerin oluşturduğu tabloya ve Türkiye’yi getirdikleri noktaya bakınca ‘müzakereyi’ tercih etmekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor.
Peki ‘müzakere’yi tercih edelim de hangi zeka, hangi samimiyet, hangi ahlak, hangi vicdan, hangi derinlik Türkiye’yi o masadan yüzünün akı ile kaldırmayı başaracak?
PKK ile ‘mücadele’ ederken gösteremedikleri samimiyeti, zekayı, ahlaki sorumluluğu PKK ile ‘müzakere’ ederken nereden bulacaklar çok merak ediyorum. twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın