Ertuğrul Özkök’ün cüretkarlığı

Ertuğrul Özkök’ün cüretkarlığı

Hürriyet Gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’te ‘öfke patlaması’ olmuş. Ayrılmayı tartışmalıyız deyince gelen tepkiler söylediğine göre bir hayli canını sıkmış. Özkök ve şürekasının ülkeye verdikleri tahribat bir film şeridi gibi kafamda akmaya başlayınca, öfkesine küçük bir katkı da ben sunmak istedim.

Ertuğrul Özkök biliyorsunuz medyanın amiral gemisi olarak kabul edilen Hürriyet’in tam 20 yıl boyunca amiralliğini yaptı. Bu amiralin komutasında gerçekleşen yayınlar; Türkiye’nin rotası, gidişatı, aldığı şekil, başarıları ya da başarısızlıklarında belirleyici bir etki uyandırdı. Bu çerçevede benim de Ertuğrul Özkök’e bir çift lafım var.

Sayın Özkök, yıllardır Hürriyet’in başındaydınız. Türkiye’de uçan kuşa bile müdahale etme, akıl fikir verme hakkınız vardı ve bu hakkı sonuna kadar kullanıyordunuz.

Bugün sizin de önemli katkılarınızla şekillenmiş Doğu Sorunuyla ilgili olarak ‘ayrılmayı’ öneriyorsunuz. Türkiye’nin bütün ya da parçalı hali bir önem taşımıyorsa, bu, sizin de içinde bulunduğunuz bir güruhun eseridir. Türkiye’nin kimliksiz karaktersiz, değersizleşmesine sebep olan zemini siz teşkil ettiniz.

Türkiye’yi hiçbir zaman dünyada itibarlı, birici sınıf bir ülke kategorisinde görmediniz. Birinci sınıf olsun diye uğraş da göstermediniz.

Hevesle yöneldiğiniz Batı’da da ne yazık ki kendinizi hep ikinci sınıf hissettiniz.

Böyle hissetmekte haklıydınız, o ayrı.

Bu ülkenin insanlarının arasındaki derin bağı korumaya dönük hiçbir çaba içerisine girmediğiniz gibi ortadan kaldırmak için sorumsuzca müdahalelerde bulundunuz.

Bir türlü benimsemediğiniz Türkiye’nin, şehirlerini de benimsemediniz.

Belediye başkanlarını sadece ideolojik açıdan değerlendirdiniz. Aynı belediye başkanları sizin çıkarınıza dokunmadığı takdirde, şehri berbat etmelerine sesinizi etmediniz.

Belediyelere içki konusunda gösterdiğiniz tepkinin onda birini,  yapımına izin verilen estetikten yoksun yapılara göstermediniz..

 “Kültürde, sanatta, bilimde bu toplum, bu ülke bir adım ileri gitsin” demediniz. Pespaye, düşük profilli işlerin hepsine destek verdiniz.

Ne iyi sanatçı ne de iyi sanatın gelişmesine ilerlemesine destek olmadınız.

Gidip yurt dışında arya dinleyip döndüğünüzde, sözgelimi Malatyalı kaysı üreticisinin arya dinlemiyor oluşuna hayıflandınız.

Hayal ve beklentileriniz de düşünceleriniz gibi mesnetsizdi.

Rehaveti, gevşekliği, kaypaklığı, o da olur bu da olurculuğu yaşam kalitesinin bir garantisi saydınız.

Türkiye’yi hiçbir zaman bir bütün olarak görmediğinizi ve bir bütün olarak kalmasını istemediğinizi de artık itiraf edin Sayın Özkök.

Bugün dile getirdiğiniz ‘ayrılalım’ önerisi önceden beri kafanızda var olan bir düşünceydi. Konjonktür uygun olunca ortaya attınız. Yoksa aklınıza yeni gelmiş, öylesine söylediğiniz bir fikir olmadığını siz de biliyorsunuz.

Çünkü Türkiye bu acıklı hale gelsin diye her türlü gayreti sergilediniz.

Yine de size vatan haini demiyorum.  Çok net görüyorum ki bu ülkeyi hiçbir zaman vatan kabul etmemişsiniz.

Çünkü Türkiye’yi bir yabancı ülke, kendinizi de turist addediyordunuz.

Siyasette Demirel neyse medyada da siz osunuz Sayın Özkök. Bu ülkenin namuslu insanlarını BDP, Başbuğ, düşük profilli ve sığ kanaat önderleri arasında sıkıştırıp bıraktınız

Medyanın amiral gemisinin kaptanlığını hep müptezel işler için kullandınız.

Sizi takip eden meslektaşlarınız da sizden farklı olmadıkları için ya kıskanıp yerinizi almaya çalıştılar ya da size benzemek için canlarını dişlerine taktılar.

Sermaye destekli icraatlarınız, Türk medyasının genel atmosferini ve işleyişini de belirledi.

Hiçbir iş yapmayan iktidarlarla ilişkinizde, Türkiye’nin değil, kendi çıkarınızı temel esas kabul ettiniz.

Şimdi de “Ayrılsa da olur, bölünse ne çıkar, zorla birlik olmaz” diyorsunuz.

Çünkü bu ülkeye aidiyet hissetmediniz.

Sayın Özkök,

Bilin ki gittiğiniz her ortamda, her kafede, her restoranda bu ülkenin mevcut halinden ötürü canı yanan insanlar var ve size acıyarak, kınayarak bakıyorlar.

Ve bu bakışlardan kurtulamayacaksınız. 

Yorumlar