Medyada hükümetin Ergenekon davalarının üzerini örteceğine dair bir endişe oluşmaya başladı.
Başta Ahmet Altan olmak üzere Taraf yazarlarının dile getirdiği bu endişe, daha sonra Zaman yazarları arasında da paylaşılır oldu.
Zaman yazarlarından en son Hüseyin Gülerce bu konudaki endişesini dile getirdi. Hüseyin Gülerce’ye göre “Hükümet böyle bir şey yapmaz/yapamaz. Çünkü halk buna izin vermez.”
Gerçekten böyle mi? Halkın Ergenekon’a olan ilgisi aynı düzeyde devam ediyor mu? İlk günlerde bu davayla yapılmak istenenlere verilen destek, duyulan heyecan, beslenen umut ve beklenen sonuç aynı mı?
Hükümeti bilmem ama ben halkın Ergenekon davasına olan ilgisini kaybettiğini düşünüyorum.
Bu dava sürecinde yapılan birçok yanlışın insanların sürece, yapılmak istenenlere ve alınacak sonuca olan inancında ciddi bir sarsılma meydana getirdiğini düşünüyorum.
Özellikle tutukluluk sürelerinin birer mahkumiyete dönüşmesi bu desteğin azalmasında başat rol oynadı kanaatindeyim.
Sadece tutukluluk süresi de değil. Mesela Nedim Şener, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Soner Yalçın ve daha birçok kişinin bunca zamandır tutuklu kalmalarına sağlam bir gerekçe gösterilememesi hatta niçin tutuklandıklarının izah edilememesi de bu ilginin azalmasına ciddi rol oynuyor. İnsanlar ‘ne oluyor?’ diye meseleyi sorgulamaya başladı.
Diğer taraftan Ergenekon davası sürecinde sıkça duyduğumuz ‘sehven’ yapılan hataların açtığı yaralar da inancı ciddi anlamda sarstı.
30 yaşında bir teğmen gözaltına alınıp yaklaşık 2 yıl hapis yattıktan sonra suçlamalara esas olan delilin, yani telefon rehberindeki kayıtların, karakolda emniyetçiler tarafından ‘sehven’ yüklendiğinin ortaya çıkmasıyla serbest bırakılınca, vicdanı olan herkesin zihninde bir şüphe oluştu.
İnsanlar 'Nasıl olur böyle bir şey?' diye şaşkınlığa düştüler.
Deniz feneri sanıklarına işletilen kurallar ne yazık ki Ergenekon sürecinde hiç kimseye işletilmedi.
Ve bu kadar açıkça, bu kadar pervazsızca izlenen çifte standardın insanların ruhunda iz bırakacağı hesaba katılmadı.
Şimdi de kalkmış ‘Ergenekon'un üzeri mi örtülmek isteniyor’ diye feveran ediliyor.
Bana göre hükümette de bu davalara karşı bir ilgi azalması mevcut. Bunu hepimiz gözlemleyebiliyoruz. Çünkü hükümete mensup birçok kişi bugün benim sıraladığım hukuksuzluklardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmekten imtina etmedi. Etmiyor.
Ama bu uyarılar bile bazı çevrelerde gerekli etkiyi göstermedi.
İstiyorlar ki herkes onların yanlışlarına ortak olsun. Gidişata ses çıkarmasın.
Ben kendi adıma sürecin buraya geleceğini defalarca yazdım. Bu dikkatsizliklerin, bu yanlışların, bu çifte standardın, bu hukuksuzluğun, bu adaletsiz tutumların sürece zarar vereceğine olanca gücümle dikkat çektim.
Fakat ‘dertleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’ olanlar bu hukuksuzlukların neye mal olacağını hesaba bile katmadılar. Sadece gayri adil tutumlarını devam ettirmekle kalmayıp, yapılan her uyarının altında da bir bit yeniği aradılar.
Bugün 'davanın üzeri mi örtülüyor?' diye kalem oynatanlar Ergenekon davası sürecindeki yanlışları mesele etmeyenlerin ta kendisi.
Ne tuhaf bir durum öyle değil mi?
Bu sürecin bir benzerini KCK operasyonlarında da yaşıyoruz.
Geriye dönüp eski yazılarıma bakın, KCK’yla ilgili rahatsızlığını ilk dile getirenlerden biriyim. Kendi ilimdeki KCK’lıların seçim çalışmalarına tanık olmuş ve devlet içinde devlet yapılanmasına nasıl göz yumulduğunu anlamadığımı yazmıştım.
KCK operasyonları başladığında da bu operasyonlara destek vermekten imtina etmemiştim.
Fakat yargı her meselede olduğu gibi KCK’da da benzer hataları yapmaya başladı.
İlginç isimleri operasyonun listesine dahil etti.
En son, 29 gazeteci KCK’dan tutuklandı.
Benim gibi KCK operasyonuna desteğini açıkça belirten biri bile ‘acaba’ aşamasına getirildi.
Peki benim bile bu aşamaya gelmiş olmam sizce bir sorun teşkil etmiyor mu?
Bu davalara güven kaybının oluşması kimin umurunda?
Kim bu süreçte yapılan yanlışları dert edip meseleye el koyacak?
Doğrusu ben bir adres göremiyorum.
Toplumda KCK davasına güvensizliğin de her gün biraz daha artacağını hep beraber göreceğiz.
Bazı gazeteciler; insanların bu saçmalıkları, adaletsizlikleri, hukuksuzlukları gördükten sonra operasyonlara verdikleri destekleri geri çekmesine niçin şaşırıyorlar ben de onu anlamıyorum.
Yapılan onca haksızlığı toplumun görmezden gelmesini mi bekliyorlar?
Yoksa herkesin ‘vardır bunda da bir hayır’ diyerek sorgusuz sualsiz itaat etmesini mi umuyorlar.?
Ergenekon davalarına bu hukuksuzluklara rağmen desteğini eksik etmeyen gazetecileri, aydınları, yargı mensuplarını bilmem ama bu kadar bariz haksızlıklar namuslu insanlar üzerinden ciddi etki yapıyor.
İnsanların vicdanını rahatsız ediyor.
Bu davalarla elde edilmek istenen her neyse ona olan güveni sarsıyor.
“Sen büyük resme, yani asıl yapılana bak, birkaç küçük yanlışı görme” dediğinizi duyar gibiyim.
Fakat Tom Peters de diyor ki “Dürüstlükten küçük bir sapma diye bir şey yoktur.”
Toplumun güvenini kaybediyorsunuz, Ergenekon davalarını kazansanız ne olacak ki?