Demokrasi paketindeki asıl eksik

Demokrasi paketindeki asıl eksik

Hükümet bir “demokrasi paketi” açıkladı.

Bu paketin bir ‘devrim’ olduğunu söyleyen de var, “yetmez ama evet” diyen de. 

Paketi “boş ve cılız” bulan da var, “ülke için zararlı” diyen de.

Yandaş veya muhalif tüm medyanın gündemi demokrasi. Matbuatın önemli bir kısmı büyük bir sevinç içerisinde.

***

Gecikmeden belirteyim: Demokrasimizin gelişmesi yönündeki her türlü çabaya olumlu bakıyorum.

Peki bizler, demokrat mıyız?

Demokrasi paketini hazırlayanlar, açanlar, alkışlayanlar veya ona burun kıvıranların demokrasiyle ilişkisi ne durumda?

İslamcı, solcu, ülkücü, Kürtçü veyahut farklı ideolojik gruplara mensup insanların, “demokrasimiz yükseliyor” diye bu kadar sevinmesi beni biraz şaşırtıyor.

Zira etrafta, demokratik tutumu; ideolojik bağlılıktan, grupsal veya kişisel çıkardan üstün tutan kimse göremiyorum.

Mesele paketi az bulan BDP’liler başkalarına ne kadar demokrat? Ya CHP? Benimsedikleri demokrasi anlayışından bugüne kadar laiklerden başka kimse faydalandı mı? Bugün AK Parti? Ve ona destek veren medya?

Hangisinden diğer kesimlere karşı gerçek bir demokrasi gördük? Hangisi diğerine göre gerçek demokrat?

Bu paketi AK Parti değil de BDP veyahut CHP hazırlamış olsaydı kimin işine yarardı? Onlar kimi gözetirdi?

Gücü eline geçirdiğinde “işte bunlar gerçek demokrat” diyebileceğimiz bir grup, parti, topluluk, gazete, TV oldu mu Türkiye’de?

***

“Demokrasimizin gelişmesi yönündeki her türlü çabaya olumlu bakıyorum…” dedim az önce.

Bu basit cümleyi yazmakta zorlandım.

Çünkü kahir ekseriyet gibi ben de ideolojik bağların, mücadelelerin, iddiaların içinden geliyorum.

Takdir edersiniz ki, insan gençlik yıllarında benimsediği kalıpları kolay kolay aşamıyor.

“Döneklik”, “tutarsızlık” gibi ithamlar; çoğumuzu mertlikten de olgunlaşmaktan da alıkoyuyor.

“Öteki”nin hakkını gözeten, çoğulcu, eşitlikçi, paylaşımcı, barışçı… Herkesin istifadesine açık bir siyasal ve toplumsal yapılanmadan, yani demokrasiden yana olmak, göründüğünden çok daha zor.

***

“Yandaş medyada” birkaç hafta öncesine kadar bir dizi demokrasi yazısı yayınlandı.

Bu yazıları kaleme alanlar, demokrasiyi sertçe eleştirdiler.

Burada bir polemik başlatma peşinde değilim. O nedenle tek tek isim ve yazıları anmayacağım.

Mevcut hükümet, demokratik yollarla iktidara geldiği halde…

Dindarlar, muhafazakarlar; demokrasinin “kazanan” tarafı olduğu halde…

Kimi “üstat”, kimi “saygın akademisyen”, kimi “sıkı entelektüel” kabul edilen köşe yazarlarının demokrasi karşıtlığı hiç yadırganmadı.

Ben de yadırgamıyorum.

Bunları, sadece düşünsel bir yenilenme gerekliliğini işaret etmek için belirtiyorum.

***

Muhafazakar çevrenin yazarları “demokrasi karşıtı”, demokrasiyi reddeden bir yaklaşım gösterip o üslubu benimserken muhalifler ne yapıyordu?

Onlar da demokrasi dışı arayışlara kendilerini kaptırmışlardı.

***

Demokratlık, her şeyden önce bir üslup meselesidir.

Kabul etmek lazım ki dillerde, gündemde demokrasi var ama gönüllerde, kalplerde yok.

Demokrasiyi zihninde oturtmuş, duygu evrenine yerleştirmiş insanlar yok bu ülkede.

***

Galiba bizim bir paketten ziyade, hakikaten demokrat siyasetçi ve gazetecilere ihtiyacımız var.

Başkasının hakkına, hukukuna, yaşam tarzına, tercihlerine canı gönülden saygı duyan, demokrasiyi özümsemiş insanlara ihtiyacımız var.

Demokrasiyi, güç kazanmak amacıyla, kendisi için isteyen değil, başkasının huzuru ve mutluluğu için isteyen medyaya ve siyasetçilere ihtiyacımız var.

Demokrasiyi iktidarını güçlendirmek, sabit kılmak için ‘araç’ görenlere değil, bütün ülke için gerçek huzuru amaçlayanlara ihtiyacımız var.

Önce demokrasiyi özümsemek sonra ülkedeki demokrasinin standardını yükseltmeye kalkışmak daha doğru olmaz mı?

“Kapa çeneni, bu ülkede demokrasi var!” diyenlerin etkili olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Üstelik bu yeni değil. Demokrasi tarihimiz bu tür siyasetçi ve gazetecilerle dolu.

Birbirimize güvenmezken, farklılıklara samimiyetle hürmet etmezken...

Birbirimizi anlamaz, bu ülkede beraber yaşadığımızı, yaşayacağımızı kabullenip ona göre nazik bir üsluba, efendi bir tutuma yönelmezken...

Paketler dertlerimize derman olur mu?

***

Şu bir gerçek: Demokrasi eskiden Kemalistlerin işine yarıyordu şimdi ise dindarların işine yarıyor.

Halbuki tüm ülkeye hayrı dokunacak bir demokrasiye ihtiyacımız var.

Turistik demokrasi, üstünkörü demokrasi, süslü püslü demokrasi…

Bahşedilmiş demokrasi, limitli, kotalı demokrasi… bizi açmıyor artık.

Demokrat değiliz, ortada demokrat yok, ama demokrasimiz yükseliyor, öyle mi?

Allah, Allah?

Gene de umutluyum.

Kopya çekmek için hazırlık yapan öğrenciler, o sayede dersi öğrenirler ya…

Onun gibi bir şey.

Belki, alakasız niyetler bizi isabetli bir bölgeye yaklaştırır. Twitter.com/acikcenk 

 

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın