ADNAN BERK OKAN
Bilirim; ben ne dersem tersini yapacaktır...
Ne söylesem anlamayacaktır..
O halde ben yazayım, birileri alsın "kendi
fikriymiş" gibi
aktarsın Emin'e...
Neyi mi?..
Yaptığı yazarlığın bin yıl geride kaldığını...
Demokrasilerde, hele ileri demokrasilerde devlet başkanlarında
siyasi tarafsızlık aranmadığını;
artık ilkokula başlayan sabi sübyanların bile siyaset
yaptıklarını...
Nereden mi çıktı?..
Söyleyeyim...
Bugünkü Sözcü'de "Böyle olacağı
belliydi" başlığını taşıyan köşe yazısından...
Emin, Gül'ün hükümet
ile "uyum" içinde çalışmasını içine
sindiremiyor...
İstiyor ki Gül'den bir "Sezer" çıksın...
Olmaz Emin olmaz...
Olamaz...
Sezer, sorumsuz adamın tekiydi...
Gül'ün hem cumhurbaşkanı hem de siyasetçi olarak
sorumlulukları var...
Sezer gibi davranamaz yani...
Hem;
Abdullah Gül o makama AİHM yargıçlığından getirilmedi
ki?..
Bir siyasi parti milletvekili olarak aynı zamanda dışişleri
bakanıydı...
Yani partisinden istifa etti ama partisinin
ideolojisinden istifa etmedi ki...
Neymiş?..
O makama oturduğundan bu yana "Ak Parti'nin
cumhurbaşkanı" gibi davranmışmış...
Ya ne yapacaktı?.
CHP'li, MHP'li veya BDP'li gibi mi
davranacaktı?..
Yahu cumhurbaşkanlığı makamı siyasetin tam da göbeğindedir ve öyle
olması da gerekmektedir...
İdeolojisi olmayan cumhurbaşkanı olur mu?..
"Tarafsız" zannıyla cumurbaşkanlığına
getirilen A. Necdet Sezer makam
arabasıyla kırmızı ışıkta duruyor, markete gidip bizzat alışveriş
yapıyordu ama milyonluk Ayvazovski tablosunu da "çöpe"
atmaktan utanmamıştı...
Ama Emin bu işte...
İttihat Terakki döneminde bile yapılmayan
gazetecilik zihniyetinin günümüz temsilcisi...
Alışmış cumhurbaşkanlarının emekli paşalar arasından atanmasına
halen orada duruyor...
Sivil cumhurbaşkanını kafası almıyor,
alamıyor...
İstiyor ki sivil cumhurbaşkanı da
asker cumhurbaşkanları gibi önlerine gelen bütün kanunları kendi
kafasına göre imzalasın veya veto etsin...
Sorumsuz paşa cumhurbaşkanının demokrasi ve halk egemenliği
umurunda olmazdı ki...
Emin yine o günlere dönülsün istiyor...
Hooopppp Emin...
Uyan gardaş da kiraza gidelim...
Tak sepeti koluna, düş peşime...