İlk Balyoz darbesini NOKTA dergisi vurmuştu hatırlarsanız.
O darbe, askeri bugünkü hale getirmedi ama
sendeletti. Taraf gibi bir gazete yoktu çünkü. NOKTA'nın
patronu ise, sendelenen askerden zılgıtı yiyince dergisini kapatmak
zorunda kaldı.
Beyaz TV ekranlarında bu mesele tartışıldı dün gece...
Nokta'nın vurduğu ilk Balyoz darbesi gündeme gelince,
programın konuğu sevgili arkadaşım Barış Yarkadaş, Türkiye'de
gazeteciliğin içine nasıl edildiğini anlatan bir konuşma
yaptı.
- Nokta'nın o haberine şüpheyle bakıldı.
- Neden?
- Cemaatten kaynaklı...
- Eeee
- Bir de askerin tavsiyesi gündemdeydi o
sıralar...
Affedersiniz Türkiye'yi bok götürüyor, bu konuda gerçekler
gün yüzüne çıkarılıyor ve bizim anlı şanlı medya o gerçeklere şüphe
ile yaklaşıyor.
Çünkü gerçekleri ortaya çıkaranların Cemaat'le bağlantısı
olabilir!
Pes!
Peki kardeşim gazetecinin görevi bu mudur?
Şüphe ile mi yaklaşmak mıdır bizim görevimiz?
Yoksa şüphe duyduğun her şeyin üzerine gitmek
midir?
NOKTA kapanınca...
Ve her şeyin üzerini, şüpheye yer bırakmayacak şekilde
birileri örtmeye çalışırken..
TARAF gibi bir gazete çıkıyor ortaya...
Şüpheleri yok ediyor...
Gerçekleri belgeleriyle ortaya koyuyor...
Türkiye'yi bir beladan kurtarıyor...
Hal böyleyken...
Hala şüpheciler işbaşında...
- Balyoz'daki son darbe çok ağır oldu...
- Belgeler sahte...
Yahu arkadaş mahkeme kararını vermiş, doğru
yanlış...
Bir bekle, bir sabret...
Daha bu işin Yargıtay aşaması var...