Can Dündar, Yılmaz Özdil ve muhalif olmak...

Can Dündar, Yılmaz Özdil ve muhalif olmak...

Ne sadece demokrat olmak yeterli bizim ülkemizde, ne yalnızca cumhuriyetçi olmak.
Ülkemizin konumu ve geçmişimiz gereği hem cumhuriyetçi olmalıyız hem demokrat
Çok mu iddialı oldum?..
Kabul ama çok iddialı olmak için söylemedim bunu;
kendi pencerem ve ülke penceresi böyle gösteriyor…
Eğer yanlışım varsa siz söyleyin bakalım:
İran veya Suriye tarzı cumhuriyet Türkiye’ye uyar mı?..
Efendim, efendim?..
“Uyar” diyenlerdenseniz siz yolunuza ben yoluma…
Nasıl olsa siz de daha sonra benim gibi makul milyonların gittiği hedefe varan yollardan birine gireceksiniz…
Ve sizi bekleyeceğiz…
Peki…
İngiltere tarzı bir demokrasi işimizi görür mü?..
Yani;
Bir padişahımız olsun Çankaya’da ama temsili olarak bulunsun köşkünde…
Ne etliye karışsın ne sütlüye…
Hükümeti kurmakla görevlendireceği başbakan adayını da anayasada tarif edilen kişiler arasından tayin etsin…
Ben istemem…
Her 100 kişiden 82’sinin de istemeyeceğini TESEV’in son yaptırdığı kamuoyu araştırmasından biliyorum…
Yani;
Batı Avrupa ve ABD demokrasilerine erişme hedefimiz doğrudur…
Şimdi de bu girişin nereden icap ettiğini anlatayım…

İkisi de Ak Parti Hükümeti’ne muhalif iki değerli yazarımızın demokrasi anlayışlarından söz edeceğim…
İnanç özgürlüğüne bakış açılarının genişlik ya da darlığından...
Can Dündar ve Yılmaz Özdil’den…

Can Dündar hem cumhuriyetçi hem demokrat…
Hatta lâkaplarından biri “Romantik demokrat”tır…
Hem sekuler hem laik sistemin abartısız, cumhuriyeti dinleştirmeden uygulanmasından taraf…
Hem Atatürk’e hayran ama hem de asla Kemalist değil…
Bir başka deyişle Mustafa Kemal Atatürk’ün statükoyu değil, sürekli gelişimi hedeflediğine inananlardan…
Hem Liberal ve hatta (bence) hem de sosyal demokrat…
İkisi bir arada olur mu demeyin?..
Öyle bir olur ki…
Ama…
Uygulayabilecek kadar zihni ve ufku açık sol politikacı ve teknisyen var mı bilemem…
Ve…
Can Dündar yeni kıyafet yönetmeliği için şöyle diyor:
“Ama ben, ‘Başörtüsü taktıracaklar’ korkusuyla önlüğe taraftar olmayacağım gibi, ‘Önlük yasağı kalkacak’ diye de üniversite öncesinde başörtüsünü savunmam.”
Bu cümlenin özü şudur:
İnançlara saygı, hoşgörü…
Kısaca; demokrat olmak…

Yılmaz Özdil’e gelince…
Sadece cumhuriyetçi…
Kemalist…
Atatürkçülük dükkânı
ndan ihtiyacı olan alışverişi yaptıktan sonra çekip gidenlerden…
Nitekim önümüzdeki ders yılında uygulanacak kıyafet yönetmenliğine de her konuda olduğu gibi temel insan hak ve özgürlükleri, karakterli nesil yetiştirme pencerelerinden bakmıyor Yılmaz Özdil…
Onun tek penceresi var: Cumhuriyetçi Laikçilik…
Ona göre yönetmelikle, “etekler çevrilip başörtüsü yapıldı”…
İlk okuduğunuzda “kıçlar açık başlar örtülü” demiş olduğu düşünülüyor ama sanırım Özdil öyle çirkin bir yakıştırmayla eleştirmez yeni yönetmeliği…
Espri (çok çirkin de olsa) yapmış olsa gerek…
Çünkü…
Ne etek boyuyla uğraşan var ne de ilk 12 yılda türban serbest…
Zaten Can Dündar’ı “aklı başında kılan” da sadece kıyafet özgürlüğünü sahiplenişi değil;

“Kıyafet özgürlüğü” adı altında “çocuk yaştaki” kızlarımızın başlarının örtülmesine karşı çıkışı…
“Ama ben ‘Başörtüsü taktıracaklar’ korkusuyla önlüğe taraftar olmayacağım gibi, ‘Önlük yasağı kalkacak’ diye de üniversite öncesinde başörtüsünü savunmam” deyişi…

Evet efendim…
İki hükümet muhalifi…
Birisi (Can Dündar) hem demokrat ama hem de Atatürk ilke ve inkılâplarının tavizsiz sahiplenicisi…
Diğeri Yılmaz Özdil, özgürlüğü sadece “kökten laikçi cumhuriyetçiler için talep eden” bir Kemalist…
Siz hangi taraftasınız?..
Söyleyin efendim; hangi taraftan olursanız olun saygımız eksilmez…
De…
Sadece zihninizin duruluğu açısından fikir sahibi oluruz…

[email protected]