Jascha Heifetz’in güzel bir sözü vardır. “Çekişmenin hangi tarafında olursanız olun yanınızda daima karşı tarafta olmasını umduğunuz bazı insanlar bulursunuz”
Bugün medyadaki, siyasi tercihlere göre oluşan kamplaşmayı görünce aklıma hep bu söz geliyor.
Ne tuhaf bir durum değil mi? Yanınızda sizi destekleyen birçok gazeteci, köşe yazarı, danışman var ama size bir faydaları dokunmuyor.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenleri şöyle bir gözünüzden geçirin. Bakın bakalım bu arkadaşların varlığı Kılıçdaroğlu açısından iyi sonuç mu doğuruyor yoksa kötü sonuç mu?
Ya da şöyle diyelim: Kılıçdaroğlu’na cansiperane destek veren medya mensupları desteklerini çekerse, Kılıçdaroğlu’na halkın desteği artar mı azalır mı? Mesela Soner Yalçın ve sitesi, Oray Eğin, Ümit Zileli, Can Ataklı, Mustafa Mutlu gibi üslubu sorunlu kişilerin desteklediği bir partiye oy verir misiniz? Ya da halkın yüzde kaçı bunlarla aynı yerde bulunmak ister?
Aynı şey hiç kuşkusuz Başbakan Tayyip Erdoğan için de geçerli.
Bugün Erdoğan amigoluğu yapan isimlere bakınca, insanın içinden AK Parti’ye nefret duymak gelmiyor mu? Mesela Mehmet Altan, Oral Çalışlar, Emre Aköz, Rasim Ozan Kütahyalı gibi rahatsız edici bir üsluba ve tutuma sahip olanlarla aynı partiye mensup olmayı kendinize yakıştırır mısınız?
düşünüyorum da, Başbakan Erdoğan bir gün ‘Arkadaşlar beni desteklemeyin. Sadece doğruları yazın. Benimle ilgili meselelerde siz taraf olmayın, ben kendi işimi hallederim’ dese daha karlı çıkmaz mı?
Erdoğan’ın yüzde yüz haklı olduğu bir tartışmada, destekçilerinin üslubu yüzünden kamuoyu nezdinde haksız pozisyona düşüyor mu düşmüyor mu?
Ama bu arkadaşlara ‘Niçin böyle yapıyorsunuz?’ diye sorarsanız ‘Tayyip Erdoğan’a iyilik yapıyoruz ’ diyeceklerdir.
Bir de ideolojik olarak Erdoğan’la ortak geçmişten gelmeyen, hala da aynı istikamete yürümeyen yazarların abartılı övgü ve ‘yandaşlıklarını’ görünce aklıma şu soru geliyor:
İdeolojik olarak Erdoğan'la aynı geçmişten gelen yazarlar, trene sonradan binen ama daha ‘fanatik’, daha ‘yandaş’ olan bu yazarların tutumlarına 'helal olsun' mu diyorlar? Yoksa içten içe nefret mi ediyorlar?
Şöyle örneklendireyim. Hani kız kardeşiniz veyahut erkek kardeşiniz nedeniyle evinize bir damat veya gelin gelir. Bir bakarsınız bu damat veyahut gelin, sizin 30 yıllık annenize ve babanıza şöyle hitap etmeye başlar: “Anneciğim.. tabii tabii haklısın bir tanem’ veyahut “Allah sizi başımızdan eksik etmesin anneciğim”, “ Babacığım… Senin gibi güçlü bir babam olduğu sürece…” gibi... Sizin 30 yıl boyunca isteyip de söyleyemediğiniz cümlelerin hepsini 3 günlük damat veyahut gelin rahatça kullanmaya başlayıverir.
Ne hissedersiniz böyle durumlarda? ‘Helal olsun adama! Ne çabuk da aileden biri oldu’ mu dersiniz? Yoksa ‘Vay be, kızımızı /oğlumuzu bir yalakaya verdik’ mi dersiniz?
Yani haksız mıyım? Sizce de her iki tarafın destekçileri de böyle rahatsız edici, ‘keşke karşı tarafta olsa’ dedirten türden kişilerden oluşmuyor mu?
Peki bu tip damat ve gelinlerin evliliklerinin sonu ne oluyor dersiniz?