Bu haberi başka hiçbir yerde okuyamazsınız…

Bu haberi başka hiçbir yerde okuyamazsınız…

Nerede o eski günlerin Yeni Şafak’ı…

Nasıl da bağlıydı hukuk devleti ilkelerine…

Nasıl da samimiyetle demokrasiyi savunuyordu…

Ne ötekileştiriyordu başkalarını…

Ne de ötekileştirilmeye izin veriyordu…

Başı örtülülerin özgürlükleri kadar değerliydi başı örtüsüzlerin özgürlükleri…

Müslüman demokratlar kadar en az saygıdeğerdi liberal demokratlar…

Kimler yoktu ki yazarları arasında…

Mehmet Barlas, Fehmi Koru, Dücane Cündioğlu, Koray Düzgören ilk anda aklıma gelenler…

 

O yeni Şafak yok artık…

Siyasal iktidarın amigosu var…


Sözcü 44.359, Star 72

Geçtiğimiz hafta merkez (operasyonları olduğu gibi veren) ve muhalif gazeteler 166.000 yeni tiraj aldılar…

İktidar medyası (operasyonlardan hiç söz etmeyip sadece dış mihrakların Erdoğan’a tuzak kurduğunu savunanlar) ise sadece 17.000 yeni tiraj alabildi…

Şöyle de diyebiliriz…

Operasyonları “Yolsuzluk” açısından veren gazetelerin kazandığı her 10 okura karşılık operasyonların “yolsuzluk” yönünü hiç görmeyen Erdoğan’a nasıl tuzak kurulduğunu anlatan gazeteler sadece 1 okur kazandılar…

Bu arada çok dramatik bir kıyaslama da yapayım…

Müzmin muhalif Sözcü gazetesi 44.359 yeni okur kazanırken; iktidarın sözcüsü Star gazetesi ise sadece 72 (Evet; yetmiş iki) yeni okur kazanabildi…

Bu kadar gözle görülür, inkârı imkânsız gerçeğe rağmen halen kamuoyunun Hükümet’i haklı bulduğunu; iktidar medyasına inandığını iddia etmek akılla bağdaşır mı bilmiyorum…

Demokrasinin değil, iktidarın doğrularını haber yapıyor…

Hukukun değil, siyasetin üstünlüğüne önem veriyor…

Haber peşinde koşmayı bıraktı…

Haber üretiyor…

Meselâ şöyle bir haber yayınladı yılın son günü…

 

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Demir, içinde bazı yargı mensuplarının da olduğu bir yapının Başbakan Erdoğan'a darbe yapmak istediğini belirterek, "Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına inanan hâkim ve savcılara" darbeye karşı çıkma, seslerini yükseltme çağrısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a darbe yapıldığı belirterek gündemi sarsan Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Demir Adalet.org'dan bir açıklama daha yaptı.

 

Haber, “Cumhuriyet Savcısı” olarak başlamış “Cumhuriyet Başsavcısı” olarak bitmişti…

Başlangıçta “Basın Açıklaması” gibiydi (Zira 2. Yolsuzluk Operasyonu’nu yürütürken görevden alınan savcı Muammer Akkaş basın açıklaması yapmıştı) sonuna geldiğinizde haberin “Adalet.org” isimli bir sitede yapıldığını görüyordunuz…

İşin ilginci…

Başka hiçbir gazetede yoktu o haber…

Hani Şeytan(!) o haberin ısmarlanmış olabileceğini bile düşündürtüyordu insana…

Neyse…

 

Haberi okuduktan sonra düşündüm…

Savcı Mehmet Demir eğer Savcı Muammer Akkaş’tan alınan dosyalara bakacaksa; zanlıların gözü aydın…

Neden mi?..

Haklarında “Takipsizlik” kararı verileceği belli oldu da ondan…

Yani…

O dosyada “Zanlı” olarak gösterilenler yurt dışına kaçmaya falan çalışmasınlar…

Delilleri karartmak için çaba gösterip kendilerine yormalarına ve stres yapmalarına da gerek yok…

Nasıl olsa o “suç delilleri” bizzat savcı tarafından karartılacak…

 

Ne güzel yargımız var yahu!..

Bir de kimi münafıklar bu güzel ve eğlenceli yargımızdan (savcı ve yargıçlarımızdan) şikâyet etmiyorlar mı; delirecek gibi oluyorum…

Yahu daha ne istiyorsunuz?..

Ortada bir takım suç ve suçlular olduğuna inanıp mesai harcayarak suçları ve suçluları tespit eden savcı; tam da “gözaltı” istediği için görevden el çektirildiğini, dosya ve delillerin başka savcılara (şüphelilerin dostları olma ihtimali bulunuyormuş) verildiğini kamuoyuyla paylaşınca , “yargının Yüz Karası” ilân edilmedi mi?..

Edildi…

Sonra…

Bir başka savcı çıkıp (İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir) o savcıyı ve HSYK’yı yerle bir etmedi mi?..

Etti…

Eeee…

Bundan güzel yargı olur mu yahu?..

 

Bakın işte herkes ne kadar özgür…

Hatta şüpheliler bile…

Dünyanın hangi hukuk devletinde hukukçular (bilhassa savcı ve yargıçlar) bizim hukuk devletimizdeki kadar özgür olabilir?..

Kendi soruma cevap vereyim: Hiçbiri…

Bizden başka hangi hukuk devletinde yürütmenin başı, yargının en tepe idari kurumuna hakaret edebilir?..

Hiçbirinde…

Bizden başka hangi hukuk devletinde yürütmenin başı bir yolsuzluk soruşturması başlatan savcıya “Yargının Yüzkarası!” diyerek hakaret edebilir?..

Hiçbirinde…

Bizden başka hangi hukuk devletinde yürütmenin başı, “telâfisi mümkün olmayan duruma imkân vermemek için yürütmenin durdurulması kararı” alan bir üst yargı kurumunun yetkilerinin elinden alınması için kanun çıkarma hazırlığı yapabilir?..

Hiçbirinde…

Bizden başka hangi hukuk devletinde bir adalet bakanı, o ülkenin HSYK’sına müdahale edip, yasal hak sınırlaması getirebilir?..

Hiçbirinde…

 

Yani…

Eğer o ülke geçekten “Hukuk Devleti” ise hiçbirinde…

Mısır ise söz konusu orada yürütmenin başı her türlü yürütmede bulunabilir ve yargı kendisini yargılayamaz…

Peki kim yargılar?..

Allah yargılar sadece…

Elbette öbür dünyada…

Mısır tipi demokrasilerde yürütmenin başını bu dünyada kimse yargılayamaz…

İyi ki demokrasimiz ve hukukumuz “Mısır Tipi” değil…

İyi ki savcılarımız ve yargıçlarımız bağımsız

İyi ki yürütmemiz yürütürken yürütmüyor…

İyi ki adalet bakanımız mesleğinde zirve yapmış, dünya çapında bir hukukçu…

Allah korusun…

Kasabalı bir boşanma avukatı da olabilirdi adalet bakanımız…

O zaman ne yapardık hiç düşündünüz mü?..

Sakın düşünmeyin…

Bugün 2014’ün ilk günü…

Moraliniz bozulur vallahi…

Bu arada dua ile bitireyim:

Yani yılda herkes “Yeni Şafak” okur inşallah(!..)