İftira; birinin üzerine suç atmak, yalan üreterek birisini suçlu göstermektir.
Eskiler buna “Bühtan” da derlerdi…
Haliyle, iftira atana da “Müfteri” denir…
Demek ki ortada bir “İftira/Bühtan” olabilmesi için…
1.) Doğruluğu kanıtlanmamış bir bilgi…
2.) Ya da doğruluğu yargı tarafından tescil edilmemiş bir eylem…
3.) Ve buna rağmen o eylemi “gerçekmiş” gibi anlatarak/göstererek birini suçlamak fiili olacak…
Örnek mi?..
İstifa etmek zorunda kalan dört bakan ve çocuklarına yönelik yapılan yargısız infazlar…
Örnek mi?..
Başbakan Erdoğan ve oğlunun olduğu iddia edilen konuşmalar üzerinden “hüküm” vermeler…
Ve…
Örnek mi?..
Kamuoyunu aylarca meşgul eden kasetlerin ve kayıtların Gülen’in emriyle üretildiğini iddia edip Hocaefendi’nin bir terör örgütünün şefi olduğunu ileri sürmek…
Oysa…
Hem modern hukuk kurallarına ve yürürlükteki kanunlarımıza…
Hem de Şeriata göre:
Kim ki henüz ortada bir yargı kararı olmadığı halde dört bakan ve bakan çocuklarının “suçlu” olduklarına hükmediyorsa o kişi/ler “Müfteridir”/ler…
Kim ki henüz ortada bir yargı kararı olmadığı halde Başbakan Erdoğan ve oğlunun olduğu iddia edilen konuşmalar üzerinden Başbakan’ı ve oğlunu mahkûm ediyorsa o kişi/ler “müfteridir”/ler…
Kim ki henüz ortada bir yargı kararı olmadığı halde, kamuoyunu aylarca meşgul eden kasetlerin ve kayıtların Gülen’in emriyle üretildiğini ileri sürüp Hocaefendi’nin bir “Suç Örgütü Lideri” olduğunu ilân ediyorsa o kişi/ler “müfteridir”/ler…
Yani…
Meydanlarda, ekranlarda ve gazete köşelerinde Başbakan Erdoğan için “Başçalan” gibi yakışıksız bir iftirayı atanlar ne kadar müfteri idiyseler…
Meydanlarda, ekranlarda ve gazete köşelerinde Gülen’in “Suç Örgütü lideri” olduğuna hükmedenler de o kadar müfteri idi…
Buraya kadar mutabık mıyız?..
Peki o zaman…
Şimdi artık, Hüseyin Gülerce’nin bir suç işlemiş gibi aktarılan sözüne geleyim…
Mealen şöyle diyor Gülerce:
“Ortada dolaşan kasetlerin Hizmet Hareketi tarafından kaydedildiğini iddia etmek Müslümanlara iftiradır…”
Peki…
Bu cümlenin içinde “Başbakan” var mı?..
Yok…
“Erdoğan” var mı?..
O da yok…
Eeeee….
Hani Gülerce, başbakan Erdoğan’a “müfteri” demişti?..
Yalan…
Evet…
Ortada bir “iftira” var…
Evet…
Ortada bir “müfteri” de var…
Ama…
O müfteri Gülerce değil; “Gülerce başbakan Erdoğan’a ‘müfteri’ dedi” diye iftira atan kadın…
Şimdiiiii....
Geleyim Gülerce’nin söylediğinin
"suç" ya da "günah" veya
"ayıp" olup olmadığına…
Gülerce hiç kimseyi kapalı kapılar ardında, sinsice ve hakaret ederek eleştirmiyor ki…
Hükümet’in en samimi destekçilerinden biri olan ve Melih Gökçek’in oğlu tarafından yönetilen Beyaz TV’de yapıyor o itirazını…
Buna rağmen…
Gülerce’yi itibarsızlaştırmakla “görevlendirilmiş”…
Sağda solda, kimi özel bloglarda, bir sokak
serserisinin ağzına bile yakışmayacak ana avrat küfürleri dolaşan
bu kadın;
Gülerce gibi:
İtidal sahibi,
şiddeti değil dostluğu,
kavgayı değil barışı,
hırlaşmayı değil uzlaşmayı tavsiye eden bir meslektaşımıza
“alçak” diyor yazısının bir yerinde…
Neymiş…
Gülerce Başbakan Erdoğan’a hakaret etmişmiş ve daha önce o bunu bilmiyormuş…
Peki nasıl hakaret etmiş Gülerce Başbakan’a?...
İşte onu yazmıyor…
Neden yazmıyor?..
Çünkü ortada bir hakaret yok…
Çünkü…
Gülerce onun "yaptı" dediği
hakareti asla yapmıyır...
Aksine...
Kanunen suç, dinen günah, ahlâken de ayıp olan
müfteriliği, müfterileri eleştiriyor
Gülerce…
Tıpkı...
Başbakan ve oğluna ait olduğu iddia edilen
konuşmalardan hareketle Başbakan'ı ve oğlunu
yargılamadan infaz eden vicdansızları, müfterileri
eleştirirken yaptığı gibi...
Ey güzel insanlar!..
Ey medya yöneticileri!..
Bu zehirli dillere sahip kişileri istihdam ederken kısa bir süreliğine kişisel öfkenizi tatmin edebilirsiniz…
Ama…
Lütfen not edin…
Bu “süreç gazeteciliği”nin sonu felâkettir…
Bu “süreç gazeteciliği” sonunda gelir ve hem gazeteciyi, hem ona bu fırsatı veren medya yöneticisini ve hem de bu tetikçinin yemini veren patronunu vurur…
Gülerce veya bir başkası?..
Kim olursa olsun…
Eğer şiddet yerine sevgi…
Hırlaşma yerine uzlaşma…
Savaş yerine barışı hedefliyorsa yazılarında ve söylemlerinde…
Hukuka, yürürlükte olan yasalara sahip çıkıyorsa…
O meslektaşımız hangi mahalleden olursa olsun yapmamız gereken; destek olmak, moralini yükseltmektir…
Barış ve sevgi dilini kullandığı…
Hukuka, yasalara sahip çıktığı…
Yargısız infazcıları (Hangi mahalleden olurlarsa olsunlar) itidale davet ettiği için teşvik edilmelidir…
Ey bu küfürbaz kadının yöneticileri!...
Ey bu küfürbaz kadının yeni patronu!..
Unutmayınız ki mesleği tetikçilik olanlar; devran değiştiğinde ilk olarak bir önceki patronlarını vururlar…
Ve yine unutmayınız ki…
Sizin bu tetikçiniz bundan önceki patronunu da o dönemdeki patronu adına vurmuştu…
Nasıl mı?..
Sizden önceki patronunuzun babasının birikmiş elektrik faturasını ödeyemediği haberini yapıp ”Elektrik Hırsızı” ilân ederek…