Tarifi olmayan bir suç.
Bu sitede “siyaset” yapmıyoruz…
Tabii ki siyasetçileri eleştiriyor veya takdir ediyor ya da söylemleri üzerinden yorum yapıyoruz…
Ama…
Bunların hiçbiri “siyaset” amaçlı değil…
Ya?..
O söylemlerin medya ayağıyla ilgiliyiz biz…
Şu andan sonra okuyacaklarınızın da yazılış amacı “siyaset” yapmak değil…
Medyanın çok büyük bir bölümünün yaptığı haksızlığı bir kere daha kınamak içindir…
Nedir o haksızlık?..
Kime karşı yapılmıştır?..
Söyleyeyim:
Hukukun evrensel kurallarının ve bizim kanunlarımızın “siyasi amaçlı” olarak ayaklar altına alınmasıdır…
Ve…
Genelkurmay eski başkanlarımızdan emekli Org. İlker Başbuğ’a karşı yapılmıştır…
Evrensel hukuk kuralları ayaklar altına alınmıştır zira “tarifi olmayan bir suç” üzerinden yargılama yapılmış, usul hukuku hiçe sayılarak sonunda İlker Başbuğ’a müebbet hapis verilmiştir…
Evet…
Hukuk mezunu değilim ama aldığım üniversite eğitimi gereği dört yıl hukuk okudum…
Hukukun felsefesini bildiğimi düşünüyorum…
Bana hiçbir hukukçu, İlker Başbuğ’un yargılanmasında evrensel hukuk kurallarına uyulduğunu somut gerekçelerle anlatamaz.
Evrensel hukuk kuralları kanunen tanımı yapılmamış bir suçtan yargılama yapılamayacağına hükmeder…
Unutmayınız ki bu ülkede internet ilk kullanılmaya başladığında internet ortamında işlenen suçlar yargılanamıyordu…
Neden?..
Çünkü suçun tanımı yoktu…
İlker Başbuğ’a atılı suç da aslında kanunlarda tanımı olmayan, savcı ve yargıçların yargılama sırasında ürettikleri bir suçtu…
Yani yargılama yok hükmündeydi…
Bunu defalarca yazdım ama anlatamadım…
Bu satırları yazarken, Cemaatçi bir eski savcı; İlker Başbuğ’un tahliyesinin kanuna uygun olmadığını iddia ediyordu…
Yani...
"Paşa, paşa; seni oraya biz tıktık; tahliyene
sevinme" demek ister gibiydi...
Samimiyetle söylüyorum ki tahliyenin kanuna
uygun olup olmadığını bilmiyorum…
Ama tahliyenin hukuka uygun olduğundan eminim…
Ve…
Beni şu anda hukuk ilgilendiriyor…
İlker Başbuğ’un tahliyesine, 26 ay yatmak için girdiğim cezaevinden sekseninci gün tahliye olduğum günkü kadar sevindim…
Ve bu konuda daha fazla yazmak benim için çok zor…
Çünkü…
Başbuğ’un, benim yatmam için
kesilen ceza kadar haksız yere o küf kokulu koğuşlarda
geçirdiği 26 ayın telafi edilemeyecek
olması beni kahrediyor...
Her aklıma gelişinde de kahretmeye devam edecek…
Kara cübbe giymiş kimi hukuk barbarları özgürlüğünü çaldılar Başbuğ’un…
Bu öyle bir hırsızlık ki; çalanın bir saniyesini bile geri vermesi mümkün değil…
Geçmiş olsun Sayın Başbuğ…
Umarım; bundan sonrası için gerçek hukuk ve gerçek
hukukçular girer devreye ve bir daha o çileleri çekmek zorunda
kalmazsınız…
Ve siz ey siyasetin medyaya çöreklenmiş kirli
tetikçileri!..
Gidin şimdi bir aynanın karşısına geçin ve gücünüz yettiği kadar
tükürün...
Yok, hayır...
O tükürük yüzünüzün temizlenmesi için değil...
Belki utanırsınız
diye...