Başbakan Erdoğan terör olaylarının artması üzerine yaptığı açıklamalardan birinde “Bizi çekmek istedikleri tuzağa gelmeyeceğiz” diyerek bir tuzağın varlığına dikkat çekmişti.
Türkiye’de aklıselim sahibi birçok aydın, yazar, bilim adamı da PKK terörünün son dönemdeki tırmanışını benzer bir gerekçeye, Türkiye’nin bataklığa çekilmek istenmesine bağlıyorlar.
Ben de bu görüşü paylaşanlar arasındayım. Ortadoğu’da çeşitli hesapları olanların, Başbakan Erdoğan’ın direncini kırmak için Türkiye ile örtülü bir savaşa girdiklerini düşünüyorum.
Fakat Başbakan Erdoğan’ın Çarşamba günü yaptığı konuşmayı dinleyince tuzağı kimin kime kurduğu konusunda kafam fena halde karıştı.
Başbakanın konuşmasını dinlerken zihnim allak bullak oldu. İlk verdiğim tepki “Bu; ülkesine, halkına ve kendisine tuzak kurulan bir başbakanın yapacağı türden bir konuşma mıdır Allah aşkına?” oldu.
Muhalefete “Terörden nemalanıyorlar”, medyaya “Teröre taşeronluk ediyorlar” BDP’lilere “Kandil’e gidin” diyerek ve CHP’nin 1945 yılındaki ‘günahlarını’ ortaya dökerek ayrılığı daha fazla derinleştirmekten başka hiçbir karşılığı olmayan türden bir konuşmadan ne fayda bekliyor olabilir ki?
Başbakan Erdoğan bu üslupla, bu tarzla önce kendine sonra da Türkiye’yi belalardan kurtaramayacağını bir an önce görmeli.
Etrafımda Tayyip Beyi çok seven, eleştiren, hiç benimsemeyen, farklı düşüncelerde birçok insanla konuştum. Gerçekten Başbakan Erdoğan’ın kullandığı dili, yaptığı vurguları, güttüğü siyasetin amacını kimse anlamış değil. Ne yapmak istiyor, nereye varmak istiyor kimse çözemiyor.
Eskiden “Bu tür konuşmaların toplumda ‘siyaseten’ bir karşılığı var” denirdi. Fakat artık Türkiye’de siyaset yapma değil, Türkiye’nin canını, geleceğini, birliğini kurtarma zamanı.
Siyaset Türkiye için yapılır. Yoksa Türkiye siyaset için feda edilmez öyle değil mi?
Her gün onlarca insanını teröre kurban veren, etrafı ateş çemberine dönüşmüş bir ülkede çatışmacı bir üslup sayesinde gelecek daha fazla oy’un kime ne faydası var ki?
Başbakan Erdoğan gücünün zirvesine çıktıkça daha müşfik, daha birleştirici, daha bağışlayıcı, daha kucaklayıcı, daha sorumlu olacağına daha fazla kızıyor, bağırıyor, eleştiriyor ve ötekileştiriyor.
Zaman zaman tam da tuzak kuranların işine yarayacak bir ‘dil’e teslim oluyor. Sanırım, başbakan bu dil ile Türkiye’yi, tuzak kuranların istediği yöne ittiğinin farkında değil.
Tamam, BDP’lilerin PKK’lılar ile kucaklaşması hepimizi sarstı. O fotoğraflar canımızı sıktı ve bütün ayarımızı bozdu.
Buna rağmen BDP konusunda öfke ile atılacak adımın fazlasıyla zarara sebep olacağını düşünüyorum.
Dokunulmazlıklarını kaldırıp BDP’lileri hapse atmak birçok kimseye iyi bir fikir gibi görünebilir.
Fakat bu cezanın öfkeyi dindirmekten başka neye yarayacağını kimse bilmiyor. Başbakan Erdoğan gibi dirayet sahibi bir lidere yakışan, sıradan vatandaşın bile aklına gelen bir yöntemi uygulamak değil, sağlam argümanlar ve üzerinde düşünülmüş bir tutumla bu sorunun üstesinden gelmesidir.
Çünkü Ortadoğu kan gölüne dönüştürülmüş durumda. Müslümanlar birbirlerinin kanını döküyor. İran Türkiye ve Mısır ile, Türkiye İran, Irak, Suriye ile Suriye Türkiye ve Mısır ile neredeyse kanlı bıçaklı olacak. Bütün Müslüman ülkeler teker teker Irak’a benzetilmeye çalışılıyor. Mezhep savaşı olanca hızıyla yayılıyor. Suriye meselesi, bölgede büyük bir acı ve gerilime sebep oldu. Birbirine güvenen iki Müslüman ülke neredeyse kalmadı.
İçeride durum daha vahim. Her gün onlarca genç ölüyor. Toplumun sinirleri harap oldu. Umutsuzluk had safhada. Kimse olayların nereye varacağını bilmiyor.
İşte hem bu tablodan dolayı hem de Başbakan Erdoğan’ın dikkat çektiği ‘tuzaklardan’ yüzünün akı ile çıkması için tatlı dilli, müşfik, merhametli, öfkesini değil aklını kullanan bir liderliğe ihtiyaç var.
Türkiye’nin içinden geçtiği sürece, yaşadığı olayların vahametine bakınca, Erdoğan’ın siyasetine hakim olan bu dil ile siyasi anlamda intihar ettiği hissine kapılıyorum.
Başbakan Erdoğan bilmeli ki kendisi siyaset sahnesini kırıp dökerek bu kaotik ortamdan geçip gidebilir. Ama Türkiye’yi belalardan kurtaramaz.
Halbuki bu toplum ondan kendini değil ülkeyi kurtarmasını bekliyor. twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın