Başbakanın ‘ecdadımız’a yaptığı kötülük

Başbakanın ‘ecdadımız’a yaptığı kötülük

Biliyorum Başbakan Erdoğan yazıları sizi sıktı. Gerçekten ben de sıkıldım.

Fakat ne yapabiliriz ki? Türkiye’de Başbakan Erdoğan’ın yaptıklarında, söylediklerinden başka tartışma konusu var mı?

Siyasette, sanatta, iş dünyasında, medyada sözü, davranışının anlamı, karşılığı olan kimse kaldı mı?

Hatta Türkiye’de başbakandan bağımsız ne kaldı ki?

Zerrin Özer’in kaseti, dizilerin içeriği, medyanın etkisizliği ve değersizliği, ‘Kürt sorunu’nunda yapılması gerekenler, kimin kaç çocuk yapacağı, binaların yüksekliğinin sınırı, kürtajın zarar ve faydaları, nereye ve nasıl bir mimari ile cami yapılacağı gibi birçok konu Başbakan Erdoğan’ın aldığı tutuma göre şekil alıyor.

Ne dizilerin toplumu bayağılaştıran içeriğini, ne medyanın etkisizliğini, çöküşünü, ne de köşe yazarlarının durumunu rahatça tartışamıyoruz.

Başbakan Erdoğan her konuyu bir kavga malzemesi yaptığı için yapacağımız her eleştiri, her sözümüz bizi ya başbakanın karşısına ya da yanına itiyor.

Zaten, Başbakan Erdoğan’dan bağımsız ne sinema, ne sanat, ne mimari, ne din, ne hayat, ne iş dünyası, ne de eğitim konuşulamıyor, tartışılamıyor. Tartışılsa da bir anlamı yok. Çünkü tek belirleyici o.

Başbakan Erdoğan her meseleyi siyasetin malzemesi yaptığı için ister istemez bütün köşe yazarları da siyasetin değirmenine su taşıyan pozisyonunda.

Bu tablodan kendimi beri tutacak durumda değilim. Eminim siz de tutamıyorsunuz.

Böyle olunca hep beraber bu ıstıraba katlanmaya devam edeceğiz.

Gelelim asıl meseleye.

Başbakan Erdoğan “ecdadımızı" koruma "refleksi"yle başlattığı tartışma "ecdat" için bir kabusa dönüştü.

Muhteşem Yüzyıl dizisi üzerinden başladı, giderek bütün Osmanlı İmparatorluğu'nu kapsadı. Şimdi bütün padişahların mahrem hayatı ortaya saçılmış durumda.

Artık her gün bir gazetede padişahların hayatındaki ‘defolar’, kimseye faydası olmayan mahrem bilgiler, bir tarihçinin yazısıyla veya röportajıyla  ifşa olunuyor.

Kardeşini öldürenler, homoseksüelller, İslamcı bilinen ama içki de içenler… Gazete sayfaları, köşeler, Padişahların gizli, mahrem tarihleriyle doldu.

Başbakan Erdoğan Kanuni’yi koruyayım derken büyün padişahları siyasete yem etti.

Olacak iş mi bu?

Velev ki yazılanlar, çizilenler yalan ve iftira. Ne olacak şimdi?

“Uydurma tarih dizisi” ile bir tek Kanuni hırpalanırken şimdi bu “uydurma” bilgilerle bütün padişahlar hırpalanıyor, değersizleştiriliyor.

Tarihin sayfalarında kalması gereken mahrem bilgilerin başbakanın ağzının payını vermek adına hepsi birer birer ortalığa serpiliyor.

Velev ki bütün padişahlar içki içerdi, velev ki bütün padişahlar iktidar için kardeşini öldürttü, velev ki birçok padişahın cinsel tercihlerinde erkekler ağırlıktaydı veyahut hiçbiri hacca gitmemişti.

Bugün bunları tartışma malzemesi yapmanın kime ne faydası var?

Bütün padişahları “muhteşem Müslüman” gösterme çabası ile hepsinin birer ‘katil’ veyahut ‘homoseksüel’ olduğunu ortaya çıkarma çabası arasında ne fark var Allah aşkına? 

Bana göre ikisi de ucuzluğun bir ürünü.

Padişahların gerçek yaşantılarının ortaya çıkmasından rahatsızlık duyanlardan değilim.

Çünkü ne tarih sayfalarındaki kahramanlıklardan, ne de dini şahsiyetlerden kendime itibar beklentim yok. Tarih kitaplarında var olan bilgilerin bu kadar ucuz bir tartışmada malzeme yapılmasıdır beni rahatsız eden.

Diğer taraftan Başbakan Erdoğan’ın ‘iyi ve faydalı bir iş’ yaptığını sanarak başlattığı tartışmanın yol açtığı tahribata da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Başbakanın olur olmaz el atarak tartışma malzemesi yaptığı meselelerin nasıl ucuzladığını  göstermek istiyorum.

Başbakan Erdoğan toplumun 'ortak değerlerini’ siyaset sermayesi yaparak, değersizleştirdiğini ne zaman anlayacak?

Gerçekten çok merak ediyorum.  twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın