Bakın Cengiz Çandar’ın kitabında neler gördüm

Bakın Cengiz Çandar’ın kitabında neler gördüm

Senin kendi yolun vardır benim kendi yolum. Doğru yola, haklı yola, tek yola gelince, öylesi yoktur.

                                                                                                                Friedrich Nietzsche

Cengiz Çandar’ın hayat serüvenini anlattığı Mezopotamya Ekspresi’ni okudum. Kitap gerçekten güzel yazılmış. Çandar, Ortadoğu’da neler olup bittiğini, Kürt meselesi serüvenini, ABD’nin bölgeyle ilişkilerinin arka planını bir roman tadında anlatmış. Kitabı okurken olaylar film şeridi gibi akıyor insanın gözünün önünden.

Cengiz Çandar’ın hayatını okurken meselelerin arka planını da görme şansınız oluyor.

Kitapta dikkatimi çeken sizin de ilginizi çekecek birkaç ayrıntıyı paylaşmak istiyorum.

- 1991’de Özal’ın “Uluslararası arenada etkin olmamız gerek” motivasyonu ile ABD Irak’a savaş açsın diye ciddi bir gayret göstermiş.

 - Tereddütler geçiren, işi ağırdan alan Bush’u cesaretlendirip motive etmek ve Güvenlik Konseyi’nden Irak’a yaptırım kararı çıkarmak için herkesten daha fazla uğraşan Özal olmuş.

-“Ama Saddam PKK’ya destek veriyor” tezi Irak’ın işgali döneminde de sık sık tedavüle sokulan bir motivasyon cümlesiymiş.

 -Irak savaşı başlayacağı zaman bugün Suriye’de olduğu gibi “Saddam’ın sayılı günleri var, Irak’ta etkin olmalıyız" diyerek Barzani ve Talabani’nin de dahil olduğu Irak muhalefeti Özal tarafından Ankara’da ağırlanmış.

 -Talabani bıkmadan usanmadan 1992’den beri Türkiye ile PKK arasında arabuluculuk kartını oynamış.

 -Özal’ın karar alma süreçlerini, kamuoyunda günlerce tartışılan adımlarının arka planını görünce Türkiye’de “devlet aklı” diye bir şeyin olmadığını, cesareti olanın Türkiye’yi peşinden sürüklediğini anlıyor insan.

 -Başbakan Erdoğan 2005’de Diyarbakır’da ilk kez kullandığı “Kürt sorunu” tanımlamasından daha Diyarbakır'dan dönerken uçakta “yanlış yaptık, Kürt sorunu dememem lazımdı” diyerek caymış. (Halbuki Yeni Şafak yazarı Ahmet Taşgetiren başbakanın ‘Kürt sorunu’ tanımını kullanmasını eleştirdiği için gazeteden gönderilmişti)

 -1 Mart tezkeresinin geçmemesinden ABD’liler daha çok Abdullah Gül’ü sorumlu tutyormuş.

 -“Suriye’de bizim için önemli olan halkın tercihidir” diyen Ahmet Davutoğlu Irak seçimlerinde ABD ile beraber başbakanlık için İyad Allavi’yi, cumhurbaşkanlığı için de Haşimi’yi desteklemiş. Bu koalisyonun kazanması için “milletvekili listelerini kendi evinde hazırlamakla” övünüyormuş.

-Türkiye’nin ABD ile beraber "Iran’a yarıyor" diye Şii iktidarı engellemek ve Sünnilerin iktidara gelmesi için ciddi çaba göstermiş. (Maliki'nin Türkiye öfkesinin nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor)

-Hem Türkiye, hem de ABD Talabani’nin cumhurbaşkanı olmasını engellemek için uğraşmış.

-Cengiz Çandar gibi birçok savaş taraftarı batılı aydın ve entelektüel, Iraklıların gösterdiği büyük direniş karşısındas ciddi bir hayal kırıklığı yaşamış.

 -Ne ABD, ne de savaşa destek veren gazeteci ve aydınlar Irak’ta bir mezhep savaşı çıkacağını hesaba katmamış.

 -Başbakan Erdoğan “Evet, Esad benim dostum ama Türkiye’nin çıkarları ile benim dostluğum çelişirse Türkiye’yi tercih ederim” demiş.

 -Hem dışişleri bürokratları, hem de birçok siyasi, Suriye meselesinden sonra ne Suriye Kürtlerinin, ne de “Türkiye Kürtlerinin artık Irak’dakinden daha azına razı olmayacağına” inanıyormuş. 

Yanıtsız sorular

 Çandar'ın kitabında yanıtnı bulmadığım sorular da var.

 -Cengiz Çandar’ın düşünceleri Türkiye ile hiçbir zaman uyuşmazken niçin hep ABD'ninkiyle örtüşüyor?

 -Yaptığının "normal gazetecilik" olmadığını söyleyen Çandar  kendine neyi ‘misyon’ ediniyor?

 - “Misyon gazeteciliği” yaptığını söyleyen Cengiz Çandar, mesela Jonathan Randal gibi ABD’li gazetecilerle bir "misyon çatışması" yaşadı mı?

 -İlgi duyduğu konularda Türkiye hep kaybeden taraf olurken, bu ülkenin aydını olarak hep itibarı artan, el üstünde tutulan pozisyonda olmasını  nasıl açıklıyor?

 -Kürtlerin huzuru için çabalarken bu çabasının Kürtler üzerinden bölgeye dönük  hesapları olanların işine yarayıp yaramadığına dikkat ediyor mu?

  -Çandar, "Kürtler için Irak'a ve Suriye'ye dış müdahaleye taraftar olduğunu" söylüyor. Peki Türkiye Kürtleri için bu olasılığa nasıl bakıyor ve böyle bir durumda alacağı tutum ne olacak?

 -22 yaşında Filistin kamplarında İsrail’e karşı savaşla başlayan Mezopotamya Ekspresi'nin 40 yıl sonraki durağının, "babası siyonist Yahudi" olan, kendisinin de bunu önemsediği belli olan Poul Wolfowitz'in düşünceleriyle örtüşen bir istasyona gelmesi nasıl bir duygu?
Benzer bir çok soruya yanıt bulamadım çünkü okuduğumuz kitaplarda verilen çabaları, yapılan konuşmaları, kurulan ilişkileri görebiliyoruz ama niyetin ne olduğunu anlayamıyoruz. 
Bundan dolayı bunlar gerçekten zihnimi meşgul eden sorular. Yoksa bir itham veyahut ima niyetiyle sormuş değilim.  

Belki birgün bunları Cengiz Çandar'ın kendisine de sorma fırsatı bulurum.  twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın