Amerikalı gibi başla, Türk gibi bitir!

Amerikalı gibi başla, Türk gibi bitir!

Tarih profesörüne göre "Süleyman Şah, Osman Gazi'nin dedesi değil." "Diriliş" dizisini izleyenlere göre ise dedesi.

Kanımca dedesidir dedesi. Hürrem'den bu yana. Dizilere göre yazılan bir tarihimiz var malumunuz.

Süleyman Şah Türbesi. Yine yollara düşmüş. Tarihin tek taşınabilir toprak parçası bizim olsa gerek.

(Türkiye sınırları dışında neden toprağımız var, neden orada karakolumuz var? Anlamak zor.)

Operasyon yapıldı. Işid var. PYD var. Suriye var. ABD var. Türkiye var. Herkesin herkesle konuştuğu iddiası var. Ama kimse kimseyle konuşmamış.

Fotoğraflar. Ekip başı Başbakan. Bilgi verilen Cumhurbaşkanı. Genelkurmay Başkanlı basın toplantısı. Hepsi tamam.

Operasyon süper. Kastettiğim askeri operasyon değil. İletişim operasyonu!

Çok Amerikanvari hareketler bunlar.

Bir tek, son karede. Bayrağı göndere çekselermiş, önceden bayrak takılmış direği dikmek olmasaymış iyi olurmuş.

Operasyonun iletişimi Amerikanvari yönetilmiş. Ama. O kare. Tam bizlik işte.


ANLATMA, İNANMAM

Bülent Arınç'a suikast iddiaları ortaya yayıldığında. Suikastçilerin, Arınç'ın adresini ezberlemek yerine kağıda yazdıklarını, yakalandıklarında da adres kağıdını yutmaya kalktıklarını okuyunca. Odatv'de, "Marslılar Suikast mi Düzenliyor?" başlığıyla bir yazı yazmıştım. Mutlaka okuyunuz.

Şimdi de. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızına suikast planlıyorlarmış. Paralelciler ve CHP'den Umut Oran!

Tamam, paralelciler tekin adamlar değil. Peki o meşhur zekaları nereye gitti de CHP'de bula bula Umut Oran'ı buldular?

Umut, birlikte çalıştığımız dönemde. Beyefendiliğiyle. Sakinliğiyle. Nezaketiyle. Beni zıvanadan çıkarmayı başarmış kişidir.

"Kalk şuna cevap ver" desen, vereceği cevapla kaç kişinin kalbini kıracağını hesap eden bir adam.

Genel başkanlığa aday olmuşluğu vardır. Oy veren bile çıkmamıştır. Sevmediklerinden değil, fazla efendi bulduklarından.

Elbette her türlü suikast ihtimali dikkatle araştırılmalı. Ama lütfen biraz daha ciddiyet.

Umut Oran ve bir suikaste ortak olmak? Pardon kuzum, ne içtiniz siz?

Okuruma not: Paralelciler bana iftira attıklarında o Umut Oran tek cümle kurmamıştı.

OLSA OLSA KADIN KISKANÇLIĞIDIR

Kepez'de. Lisede. Müdür yardımcısı erkek öğrencilerden, "kız öğrencileri taciz timi" kurmuş.

Öğretmen erkek olsaydı ya "sapık"tı ya da "din polisi." Kadın olunca. Fotoğrafına baktım, hiç öyle günah avcısına benzemiyordu.

Fotoğrafından yaşını çıkarmaya çalıştım. Alnında çizgiler. Çenede sarkma. Yanaklarda çökme. Tahminimce menopoza merdiven dayamış olmalı.

Yüzünde mutsuzluğun izleri var gibiydi. Zihniyet sorunundan ziyade, ruh sağlığının bozuk olma ihtimali vardı.

Kadınlar menopozun eşiğine gelince. Kendisi gidiyor, diğerleri kalıyor hissine kapılabiliyor.

Cilt yer çekimine yenik düşünce. Genç ve güzel kadınlara karşı haset olabiliyor. Kendisi yolcu, genç kızlar hancı sanabiliyor.

Öyle olunca. Kızların giyimlerine, nasıl göründüklerine kafayı takabiliyor.

Üstelik. "Öğrencimle konuştuklarım benim özelimdir" diyen bir öğretmen sağlıklı olabilir mi? Öğrenciyle konuşulan hiçbir şey öğretmenin özeli olamaz, olsa olsa öğrencilerin özelidir.

AKLIMDA KALAN

"Pardon" demek gerek hissi:   Pardon, kavganızı bölmek gibi olmasın ama söylemem lazım. Sizler perde önünde yaka paça kavgalar edip, perde arkasında keyifli muhabbetlerdesiniz ama. Bir çocuk öldü. Ege Üniversitesi'nde. Pardon da. Ölen bir çocuk. Genç bir adam. Türk, Kürt, sağcı, solcu. Önemli değil. Her çocuk ölümü toplu ölümdür. Çocuk. Annesi. Babası. Varsa kardeşi. Ölürler. Pardon da. İktidar savaşlarınızın arasına girmek gibi olmasın da. Üniversiteler. Gergin. Bir saman çöpünü bekler gibi kasıp kavurucu yangınlar için. Pardon da. Biz. Acun'gillerin televizyonunda tuhaf bir macera yarışmasında değiliz. Üniversitelerde. Çocuklar. Sizin oyunlarınızdan habersiz, çılgın atlar gibi uçuruma doğru koşmaktalar. Üniversiteler diyorum. Üniversitelerin ateşi var. Bilseniz iyi olur. Fark etseniz...