Eğer liberal demokratsanız, size sevimsiz
gelebilir...
Ama...
"Vesayet" de bir kurumdur...
Bir "Güç"ün, bir başka
"güç" üzerinde tahakküm
kurmasıdır...
Onu yönetip yönlendirmesidir vesayet...
Liberal demokratların gerçekten de adını
bile duymak istemedikleri bir kurumdur...
Ve fakat...
Lâkin...
Ama...
Hem Müslüman demokrat(!)lar...
Ve dahi...
Hem de ulusalcılar "vesayet" isimli
kuruma âşıktırlar...
Onun tutsağıdırlar...
Birinciler...
Cami vesayetine tutkuludurlar...
İkinciler ise kışla vesayetine
bayılırlar...
Birinciler cumhuriyet tarihi boyunca, son 11 yıldır olduğu
kadar güçlü iktidar olamadılar.
İşin fenası(!)..
Kışlanın vesayetini sevmese de onunla birlikte yaşamak
zorunda kaldıkları için mümkün olduğunca Kışla ile iyi geçinmeye
çalışan sol ve sağ merkez partilerin yanında çok
küçük ortak oldular...
Bir defa da "Ana Ortak"
oldular...
Ama...
Başlarına gelmeyen kalmadı...
Bir post - modern darbe ile kaçıp
gittiler hükümetten...
Derken...
Seçim sisteminin azizliği; Bahçeli'nin
aculluğu sayesinde % 35 oyla tek başlarına hükümet
kurdular...
Yani...
Demokrasi tarihimizde sadece DP,
AP ve ANAP'a nasip olan o sihirli ve
sınırsız gücün sahibi oldular...
Erdoğan da, merkez siyasetin birbirini
yediği 1994 yerel seçimlerinde sadece %
25'le İstanbul Büyük Şehir Belediye
Başkanı olmadı mı?..
Gelin görün
ki...
İktidar oldular olmasına ama...
Muktedir değildiler...
Muktedir olabilmeleri için kışlanın
vesayetini ortadan kaldırmaları şarttı...
Daaaa...
Nasıl?..
O arayış içinde olduklarını sandıktan değil de kasadan
çıkan ortaklarıyla (Cemaat Holding'i yönetenlerle)
paylaştılar...
Holding'de en az (Belki daha çok)
Makyavel kadar zeki, entrikayı bilen, paranın
tozunu da kokusunu da yutmuş strateji dehaları vardı...
Bir senaryo yazdılar...
"Bu senaryodan çekeceğimiz filmi gösterime alacak
sinema bulursanız, biz bu filmi çekmeye hazırız"
dediler...
Muktedir olamayan iktidar senaryoyu okur okumaz keyiften
dört köşe oldu...
"Armutu sever misin?" diye sorulan ayının
gülmekten cevaplayamadığı gibi oldular...
Ağızlarının kenarlarından zevk suyu akıyordu...
Cemaat Holding Makyavelleri onların
gülmekten cevap verememelerini "kabul" olarak
anlayıp filmi çekmeye başladılar...
Yıllardır işte o filmi hep birlikte
izliyoruz...
Biliyor musunuz?..
Bu fukara o filmin çekimini gördüğü anda hemen yazdı ama
dinleyen olmadı...
Cemaat Holding'in medya ayağını
yönetenler salya sümük saldırıya geçtiler...
Neden?..
Çünkü...
Ayaklarına basmıştım...
Çünkü...
Oyunlarını görmüş, senaryolarını okumuştum...
Çünkü...
Fukara, inançlı, temiz kalpli Gülen gönüllülerinin
üç kuruş tasarruflarının üzerine yatılacağını
haykırıyordum...
Görüyordum ki...
İnançlı, temiz yürekli, dindar Müslüman
milyonların küçük tasarruflarından oluşturulan devasa
holdingleri yönetirken muhteşem servetlere de
sahip olmuşlardı...
O kadar ki...
Cemaat'e ilk intisap
ettiklerinde...
Hocaefendi'nin elini ilk öptüklerinde
varlığına inandıkları ahretteki cenneti unuttular...
Hakiki cennetin bu dünyada olduğuna
inandılar...
İktidar olup muktedir olamayan yeni siyaset tacirleri de
bu dünyadalki cenneti önce yaşamak istiyorlardı...
Aralarında, "ya öbür tarafta yoksa; yazık olur bu
dünyadaki cenneti kaçırırsak" diyerek kahkahalarla
gülüyorlardı bir birleriyle yalnız kaldıklarında...
Ama...
Kamuoyuna karşı milyonlarca fukara
Müslüman'a "sıkın dişinizi... Bu dünyada her şey
geçici... Ne kadar çok sıkıntı çeker, emir-ül umeraya ne kadar
itaat ederseniz ahrette o kadar çok yeriniz olur cennette... Bu
ahir dünyada bol toprak sahibi olanlar ise öbür tarafta cehennem
ateşinde yanacaklar" diyerek onları
kandırdılar...
Yani...
İktidarın sandıktan çıkanıyla...
Kasadan çıkanın tek ortak noktaları vardı: Kutsal
kitapta yazan cenneti fukara Müslümanlara...
Bu dünyadaki cenneti ise kendilerine
müjdelemek...
Hâsılı...
Çok önce yazılan ve Türkiye'yi bütün
kurumlarıyla ele geçirebilme mücadelesi veren iktidar ortaklarından
sandıktan çıkanlar kışla yerine cami vesayetini getirmeye
çalışırken...
Kasadan çıkanlar ise vesayetçi değiller...
Onlar bütün kurumlarıyla birlikte bütün
Türkiye'yi istiyorlar...
Ya ulusalcılar?..
Onlar halen bir umutla kışlanın vesyeti gelir umuduyla beklemedeler
efendim...
Daha çoookkk beklerler...