Bir muhalefet lideri düşünün ki...
Konuşacak başka bir şey bulamıyor ve Ahmet Davutoğlu'nun geri çekilmesiyle teselli buluyor.
Bir muhalefet lideri düşünün ki...
Kendisinin yapamadığını yapan, kendisi gibi içeride ayrı, dışarıda ayrı konuşmayan Ahmet Davutoğlu'nun gidişine hayıflanıyor.
Bir muhalefet lideri düşünün ki...
Liderine kafa tutmadı diye Ahmet Davutoğlu'na verip veriştiriyor.
Ve bir muhalefet lideri düşünün ki...
İktidarın 1 Kasım'da aldığı oylarla, çekip giden Başbakan'ın arkasından ağlıyor:
- O oyları sıfırladın!
Vah vah...
Ah be Kemal Bey, siyaset denilen mereti bir türlü öğrenemedin, öğrenemeyeceksin!
Siyaset ne yazık ki, kürsüde bağırmaktan ibaret değil.
Bir siyasetçi bir laf ediyorsa o lafının nereye gideceğini hesap etmeden konuşmamalı. Ama Kemal Kılıçdaroğlu, hesapsız kitapsız konuşuyorve hem kendisine hem de partisine her geçen gün zarar veriyor.
Eğer sen, bir partinin aldığı oy sayısı üzerinde siyaset yaparsan, diline doladığın o partinin temsilcileri sana sorarlar:
- Sen niye o oyları almadın?
24 milyon küsür oy fazla geldiyse eğer, yarısını alsaydın bari.
Başkasının oyuyla siyaset yapılmaz!
Kemal Bey'in kulağına birileri bu sözleri fısıldasa iyi olur.
Ayrıca...
Ne güzel işte... Ahmet Davutoğlu direnmediği için halktan aldığı oylar sıfırlandı madem... 2019'a şunun şurasında az bir zaman kaldı. Sıfırlanan oyları sen topla ve Ahmet Bey'in yaptığını yapma.
Halktan aldığın oyları (alabiliyorsan) sen sıfırlamamış olursun!
Bir şey daha var...
Ahmet Davutoğlu, çok ilkeli bir duruş sergiledi. Vuruşmak yerine geçti halkın karşısına, meramını anlattı. Ahmet Davutoğlu konuştukça, halk onu daha çok sevdi. Recep Tayyip Erdoğan'a olan bağlılığını bir kez daha açıkladı diye, AK Partililer'in nazarında daha da büyüdü.Fitne ve fesata kapılarını kapatınca, takdir gördü, itibarı daha da arttı.
Özeti...
Ahmet Davutoğlu, çekilme kararını önceden vermişti. Erdoğan'ın yanına gittiğinde kararlıydı. Beştepe'de, Erdoğan'ın gözlerinin içine bakarak, "Aday değilim" dedi..
Dışarı çıktığında, içeride söylediklerini tekrarladı.
Yani...
İçeride "aday değilim" deyip, dışarıda "adayım" demedi...
Türkiye bunun tam tersi bir film izlemişti vaktinde.
Deniz Baykal vardı filmin başrolünde...
Yardımcısı ise Kemal Kılıdaroğlu'ydu..
Hatırladınız değil mi?
İçeride aday olmayan, dışarıda bal gibi aday olan Kemal Kılıçdaroğlu...
İşte o Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu'na akıl veriyor:
- Direnmeliydin!
Ya he Kemal Bey, he he...
Ahmet Davutoğlu'nun koltuğuna oturacak isim kim olacak?
22 Mayıs'ı kimse beklemiyor.
Herkes söz birliği etmişçesine soruyor:
- Başbakan kim olacak?
Benim gönlümdeki Başbakan Binali Yıldırım'dan başkası değil.
Zira, Binali Yıldırım denilince...
Marmaray geliyor aklıma...
Körfez geliyor aklıma...
Kanal İstanbul geliyor aklıma...
Üçüncü köprü geliyor aklıma...
Üçüncü havalimanı geliyor aklıma..
Binali Yıldırım denilince İnternet geliyor aklıma...
Teknolojideki baş döndürücü hız geliyor aklıma Binali Yıldırım denilince..
Binali Yıldırım'ı ahaliye soruyoruz, herkes aynı şeyi söylüyor.
CHP'li Mehmet Sevigen bile...
Diyor ki:
- Gönül ister ki CHP'den biri Başbakan olsun. Ama olmayacağına göre, Binali Yıldırım olsun.
- Niye?
- Binali Yıldırım denilince hizmetleri ve uzlaşmacı yanı aklıma geliyor çünkü.
Bu açıklamanın ardından fazla söze gerek var mı?