ABD ve Rusya'nın önerisiyle Suriye sorununu çözmek için Cenevre'de bütün tarafların katılacağı bir toplantı yapılacak.
Türkiye, ilk başlarda Başbakan Erdoğan'ın "Cenevre'de toplantı ipe un sermektir. Esad'ın acilen gitmesini sağlayacak bir çözüm bulunmalıdır." diyerek toplantıya mesafeli durmuştu.
Başbakan, Obama ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada: “Cenevre konusunda fikrim değişti, buna gelişti de diyebilirsiniz. Toplantıyı önemsiyoruz" diyerek tutumunu değiştirdi.
Şimdi kimlerin katılacağı tartışılıyor.
Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu Ürdün'e yapacağı ziyaret öncesi yaptığı açıklamada “Eli kana bulaşmamış, 100 bin kişinin ölümünde sorumluluğu olmayanlar katılmalı” diyerek Cenevre toplantısına katılacaklarda aradığı şartı açıkladı:
Davutoğlu'nu dinlerken aklıma Hz İsa'nın "taşı içinizdeki en günahsız olanı atsın" hikayesi geldi.
Sahi Ortadoğu'da eli kana bulaşmamış kimse kaldı mı?
Kimin bu felaketin büyümesinde yayılmasında sorumluluğu yok? Hangisinin eli temiz?
Katar’ın mı? Yoksa Sudi Arabistan’ın mı? Ya Türkiye? Hadi Esad'ın eli kanlı peki ya muhaliflerin?
ABD'nin eli temiz mi? İran? Hizbullah? Ürdün? Kim? Hangisinin sorumluluğu yok?
Hangisi o toplantıya gitmeyi diğerinden daha fazla hak ediyor?
Söyleyin Allah aşkına kim var temiz kalan? Suriye ateşine odun taşımayan tek bir ülke söyleyin Cenevre'ye onu gönderelim.
Savaşan taraflardan birine silah veyahut silah alımı için yapılan maddi yardımlar kanı daha da artırmadı mı?
Mesela Türkiye olarak bizim muhaliflere verdiğimiz silah ve lojistik destekle o kana bulaşmadığımızı mı sanıyoruz?
Orada her iki taraftan da ölen o masum insanlar bizim verdiğimiz destekle daha fazla birbirlerini öldürmediler mi?
İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre Suriye’de bugüne kadar 94 bin kişi öldü. Bunların 42 bini Nusayri, 52 bini ise Sünni. Kimin silahları ile öldü bu insanlar?
Türkiye'den, Katar'dan, Sudi Arabistan'dan, Ürdün'den ABD'den ve diğer batılı devletlerden giden maddi yardımlarla alınan kurşunlar kimin kanını akıttı? Suriye'de vatanını koruduğunu düşünen gariban askerlerin, masum çocukların, çaresiz halkın değil mi?
Ölenlerin hepsi Baas militanı mıydı? Kendinizi böyle mi teselli ediyorsunuz?
Mesela Hizbullah'ın "Suriye'de savaştığı" söyleniyor. Kimi öldürüyor?
Mesele kimin haklı kimin haksız olduğu meselesi olmaktan çıktı. Masum insanlar, gariban askerler, özgürlük savaşı verdiğini sanan muhalifler ölüyor hem de bizim kurşunlarımızla.
Bu kana bulaşmak değil de ne?
Hepimiz Suriye'de boğazımıza kadar 'kan'ın içindeyiz. En önümüzde de Ahmet Davutoğlu.
Ha diyeceksiniz ki "bizim niyetimiz Suriye halkına yardım etmekti. Halkın taleplerine destek olmaktı."
Bahreyn’de, Sudi Arabistan'da, Katar'da Ürdün'de halkın talepleri yok mu? Onlara niçin destek olmadınız?
Suriye halkına yardım etmekle silahlı muhaliflere destek olmak arasındaki çizgiyi ayıramayacak kadar zekadan yoksun değiliz. Suriye halkına insani yardım yapmakla eli silahlı muhaliflere silah vermek aynı şey değil. Öyle değil mi?
Kaldı ki ne demişti Said Nursi: "Cehennemin yolu iyi niyet taşları ile döşeli."
Yani diyeceğim o ki "Cenevre'ye eli kana bulaşmamış, sorumluluğu olmayanlar katılacak" diyerek kendinizi, ABD'yi, Katar'ı, Sudi Arabistan'ı insan kalbi yiyen muhalifleri, İran'ı, Esad'a silah satan Rusya"yı bulaştığı ‘kan’dan temizleyemezsiniz.
Cenevre'ye hepiniz üzerinize bulaşmış Suriyeli çocukların kanıyla gidiyorsunuz.
İçinizde en masum, en temiz, en günahsız kimse bir adım öne çıksın da hepimiz onun peşinden gidelim.
Bütün Müslümanları el birliğiyle kan deryasına attınız.
Rahat uyuyabiliyor musunuz? Twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın